O ..... tam anlamıyla BTS'den Jeon Jungkook'du. Hepimiz birer BTS fanıydık. Daha doğrusu ARMY'iz. Yüzümüzdeki şaşkınlık kendini bırakamazken. En hızlı transtan çıkan ben olmuştum ve eğilerek selam vermiştim. Benim ne yaptığımı gören kızlar da aynı şekilde selamlamışlar ve heyecanlarını gizlemişlerdi. Ben kafenin kapısını açtım ve etrafta biri olup olmadığını kontrol ettim. Ne de olsa onlar BTS di ve tanınıyordu ve de asıl nokta aralarından birinin maskesi yoktu. Eğer başka hayranları onları görürseler peşlerini bırakacaklarını sanmıyorum. İçeri geçtikten sonra hepimiz ayakta dikilip birbirimize bakıyorduk. Tabiki bizim hayranlıkla ve heyecanla baktığımızıda eklersek daha iyi olur. İlk sessizliği bozan kişi Jungkook olmuştu. "Sanırım bizi tanıyorsunuz." dediğinde. Hepimiz dalga mı geçiyorsun bakışı atarken. "Bir zahmet tanıyalım. Dünyada en çok konuşulan ve tanınan grupsunuz." diyen Rose ile aynı düşüncede olduğumuzu belirtmek için başımızı salladık. "Neyse sizi sıkboğaz etmeyelim , oturun isterseniz." dedim sakinliğimi kızlara nazaran koruyarak. Onlar da bir yere geçtiklerinde , kızlar , siparişlerini almak için kimin gideceği hakkında tartışırken benim siparişlerini almaya gittiğimi fark etmemişlerdi bile. "Tekrardan merhaba! Ne isterdiniz?" diye sordum. Ardından hepsi siparişlerini verdi ve ben siparişleri yapmaları için kızların kavgalarını sonlandırdım. Ardından personele ait tuvalete gidip eczane dolabından Jungkook için bir tane maske aldım. Sonuçta buraya bizden başka insanlar da gelecekti veya buradan başka bir yere de gidebilirlerdi ve tanınmaları demek şuanda güvenliklerini sağlayabilecek biri olmadığından onlara iyi bir işaret olmazdı. Kızlar içecekleri her bir elden hazırladıktan sonra yine kimin götüreceği kavgasına girmişlerdi. O sırada aralarına girerek göz devirdim ve "Biraz sakin olun lütfen. Ben götürüyorum." diyerek bu tartışmaya da son verdim. Masaya ulaştığımda içeceklerini verirken Jungkook'u sona bırakmıştım. Onun içeceğinide verirken kapı açılmıştı ve içeriye genç yaşlarda oldukları belli bir kız grubu girmişti. Baktığımda gözlerinden ve saçlarından Yoongi olduğunu anldığım aynı zamanda dün bana yardım eden kişinin de o olduğunu anlamıştım. Şuan ne yapacağını şaşırmış bir şekilde birbirlerine bakıyordular. Hemen maskeyi çıkarıp Jungkook'a verdim. Hepsi minnet dolu bakışlarla bana bakarken gülümsedim ve yeni gelen kız grubunun siparişlerini almaya yöneleceğim sırada Jungkook'un yanında oturan Yoongi kolumu tutarak "Çok teşekkür ederiz. Sizin gibilerine fazla rastlamıyoruz." dedi. "Rica ederim." dedikten sonra diğer siparişleri almaya gittim. Siparişleri aldıktan sonra tam arkamı dönmüştüm ki "Oha! Kızlar BTS en son buralarda görünmüş. Bu kafeye çok yakın bir parkta görmüşler Jungkook maske takmıyormuş." demişti yeni gelen kızlardan biri. Gözlerim fal taşı gibi açılmışken içimden inşallah burda olduklarını anlamazlar diyerek yoluma devam ettim. Biraz zaman daha geçtikten sonra bizim kızların yanına gittiğimde saatin kaç olduğunu sordum. Saat 6.30'a geliyordu 7'de kapanma vaktimizdi fakat bahsettiğim kız grubu şuan BTS'in masasına bakıyordu ve şüphelenmeye başladıklarını burdan bakınca rahat bir şekilde söyleyebilirdiniz. Bu sefer Jisoo olaya el atıp kızların masasına gitti ve kapanma saatimizin geldiğini ve kibarca ayrılmalarını rica etti. Kızlar oflayıp puflasada ücretleri ödeyip kafeden çıktılar. Tam yarı yolda kafalarına dank etmiş olacak ki hızla geri dönüp kapıdan içeri girecekleri an 4'ümüz de kapı ve pencere tarafına koşarak kapıyı kilitledik ve perdeleri dışardan görünmeyecek şekilde ayarladık. Kısa süre içinde çığlık sesleri gelmeye başlamıştı. 4'ümüz de kafamızı onlara çevirip bakınca maskesinden tam tanıyamasam da Namjoon olduğunu tahmin ettiğim telefonunu çıkardı ve sanırım menajerlerini aradı. Ardından Namjoon dönüp bize bir arka kapı olup olmadığını sordu. Jisoo burayı daha iyi bildiğinden hepimiz ona baktık. Jisoo "Var ama çıkmaz bir yola çıkıyor o yüzden önce biz kontrol ederiz sonra çıkarsınız. Siz şoförü ve güvenliği oraya ayarlarsanız her ihtimale karşı daha iyi olur. Çünkü koşarak kaçmaya vaktiniz olmadan çoktan sizi fark edebilirler. " dedi. Hepsi ayaklanmıştılar ve Jisoo önde giderek onlara yolu gösterdi. Sonra Yoongi telefonunu çıkararak bir görüşme yaptıktan sonra izin alırmışçasına Namjoon'a baktı. İkisi kendi aralarında konuşmadan anlaşırken hepsinin bu kadar sakin olmasına ayriyeten farklı şaşırıyordum. Biz onların yerinde olsaydık çoktan telaştan elimiz ayağımıza dolanırdı. Arka kapıya geldiğimizde iki tane büyük arabanın kapıda beklediğini farkettik. Yoongi'nin arkasından gidiyor olduğumdan bir anda dönmesiyle az daha çocuğun üstüne çıkıyordum. Yoongi , "Bugün bizim için çok şey yaptınız , eğer sizinde izniniz olursa sizi evlerinize bırakmak istiyoruz." dedi biz şaşkınlıkla onlara bakarken. Rose , "Rahatsız etmeyelim biz sizi. Hem zaten eve gitmeyeceğiz. Prova yapmamız gerek." dediğinde hepimiz dönüp ona Ne yapıyorsun? bakışı attık o da ne dediğini yeni yeni fark ettikten sonra kendi kendine kızmaya başlamıştı. "Yani prova derken ben temizlik demek istemiştim temizlik yapmamız lazım. Yani burayı , kafeyi temizlememiz lazım." dediğinde durumu daha da kötü hale getirmeye başladığı için durumu ben kontrol altına almak amacıyla "Bizim yerimizde kim olsa aynısını yapardı. Evimiz zaten çok yakın siz riske atmayın kendinizi fanlar sizi görebilir bir an önce gitseniz sizin için daha az riskli olur." dedim fark etmeden fazlasıyla Yoongi'ye bakarak. Lisa ordan atılarak "Hem siz gittiğiniz zaman bizim kapıyı açmamız ve sizin burada olmadığınızı kanıtlamamız lazım." diyerek hayatında neredeyse ilk kez mantıklı bir cümle kurmuştu. Bize hak vermiş olacaklar ki yine hepsi teker teker teşekkür ederek çıkışa yöneldiler. Arabaya bindikleri an hemen içeriye gitmeden önce arka kapının önündeki perdeyi çektik ve ön kapıya yanaşıp kapıyı açtık. Açar açmaz içeriye tabiri caizse bizi ezerek daldılar ve her yerde BTS'i aramaya başladılar. Ben yerden kalkmadan herkesin ne yaptığını izliyordum. "Onlar nerede?" diye bağırmaya başladılar bize bakarak. Kim? bakışlarımı atarken , "Sanırım aradığınız kişi burada değil çünkü sadece biz varız burada." diyen Jisoo ile tüm gözler ona dönmüştü. "Nasıl yani? BTS burada değil mi? Ama ben eminim. Onları gördüm tam burada oturuyordular. Hatta kahve içiyordular." dedi yaşı 16 gibi görünen kız. "Bakın sizi hayal kırıklığına uğratmak istemezdim fakat BTS burada olsaydı bizim böyle sakin olabileceğimizi düşünüyor musunuz? Hepimiz ARMY'iz ve emin olun o masada oturan müşterilerimiz yaklaşık 2 saat önce çıktılar. Yanlış görmüşsünüz. Heralde yorgun düştünüz o yüzden kafanız karışmıştır ve olmayan şeyleri görür gibi olmuşsunuzdur bana da olur hep. Şimdi bizim kafeyi kapatmamız lazım kusura bakmayın. Ha derseniz ki biz kafeyi aramak istiyoruz sana inanmadık buyurun bakın ama dikkatli yerleri yeni sildim." dedim çok ama çok rahat ve normal çıkan sesime şaşkınlığımı yansıtmamaya çalışarak. Cidden bizden iyi oyuncu olurdu.
İnanmış olacaklar ki hepsi özür dileyerek kafeden ayrıldı. Kapıyı kapatmaya gittiğimde BTS'in arabalarının hâlâ daha burda olduğunu ve uzakta bir yerde park ettiklerini farkettim. Çok stres yaptığımı kanayan burnumdan anlamıştım. Hemen kapıyı kapattım ve peçete alıp burnuma bastırdım. Kızlarda her şeyini aldığında Jisoo'nun evine gitmek için yola koyulduk. Yürürken bugünün ne kadar maceralı geçtiğini konuştuk. 30 dakika sonunda Jisoo'nun evine geldiğimiz gibi dans stüdyosuna geçtik. Jisoo'nun zengin bir ailesi vardı. Babası bir şirket sahibiydi aynı zamanda şirketin CEO'suydu. Annesi de aynı şirkette babasının asistanlığını ve aynı zamanda CEO yardımcısıydı. İkisi genelde o yüzden evde olmuyordular. Hep iş sebebiyle yurt dışındaydılar bu yüzden çoğu zaman yalnız kalmaması için Jisoo bizimle kalıyordu.
Dans stüdyosuna girdiğimizde herkes esnemeye başlamıştı. Sırayla danslarımızı yaptık. Aynı zamanda yarın yapacağımız danslarım pratiğinide yaptıktan sonra grupça bir kaç şarkıya dans ettik. Yemek yedikten sonra geri dönüp vokalimiz üzerinde çalıştık. Hata yaptığımız veya daha iyi olabileceğimiz yerlerde birbirimizi uyardık ve yardımlaştık. Lisa ve ben rap çalışmamızıda yaptıktan sonra artık eve geri gitme vakti gelmişti. Bütün bu saydıklarımı 2 saat içinde gerçekleştirmiştik. Bu akşam Jisoo'nun ailesi eve geleceği için bizde onlara rahatsızlık vermemek amacıyla evden çıkarken Jisoo'nun annesi bizi gördü. Jisoo'nun annesi benim öz annem gibiydi. Yaşadığım kötü şeylerde hep bana destek olan Jisoo'nun ailesiydi. Annesi annem , babası babam , abisi abim , ablası ablam , kendide kardeş olmuştu bana. "Jen , kızım hoş geldiniz? Nereye gidiyorsunuz? Biraz daha kalsaydınız kızlar yüzünüzü görürdük." diye sordu annesi. Bende "Yarın Big Hit seçmeleri var ona hazırlandık şimdi eve geri gidecektik." diye cevap verdim gülümseyerek. "Hava çok karardı. Kalın desemde kabul etmeyeceğinizi bildiğimden en azından izin verin şöförüm bıraksın sizi evinize içimiz rahat etsin." dedi babası samimiliğiyle bize bakarken. Kabul ettik ve ardından arabaya bindik. El salladıktan sonra oradan ayrıldık ve yarının heyecanının başlamasına izin verdik. Eve geldiğimizde direkt yataklarımıza yattık. Lisa ve ben bir odada Rose ve Jisoo bir odada kalıyordu normalde ama bugün Jisoo yoktu Rose de yalnız uyumaya alışık değildi o yüzden tam uyumadan Rose kapıyı açıp içeriye geldi ve yalnız uyuyamıyorum dediğinde Lisa'ya bakmıştım. Uyuyordu. Onu uyandırmamak adına yatağımda yer açtım ve Rose'ye gelmesini işaret ettim. Gelip yattı ve direkt olarak uyuya kaldı. Bugün hepimiz cidden çok yorulmuştuk. Sabah için alarm kurmayı ihmal etmeden bende uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yoonie's Story?
FanfictionKüçükken ailesi tarafından terk edilen ve psikolojik sıkıntıları olan Jennie'nin hayallerini gerçekleştirip ilk kez aşkla tanıştığı, ilk kez aşk acısı çektiği hikayesini anlatıyor.