Kai'ye karşı ne mi hissediyorum? Eskisi gibi hissetmiyordum. Yanında güvende hissettiğimi , mutlu olduğumu sandığım adamın yanında artık korkuyordum , kendimi uçurumun kenarında hissediyordum. Kimsem yokmuş , sanki o uçurumdan beni kurtaracak biri yokmuş gibi. Yaklaşık 1 senemin boşa gittiğini düşünmeye başladım. Ardından iyiki bunlar olmuş ve şu an hayatıma birilerini alırken daha dikkatli olacağım diyorum. Belki de artık birini sevemeyeceğimi , birine bağlanamayacağımı düşünüyordum. Kai'ye karşı içimde ne bir nefret ne de sevgi kırıntısı kalmamıştı. Yapacağı açıklamayı duymak istemiyordum ama o günden beri kafamdan sebeplerini düşündüm. Sarhoş olmuş olabilir. Başka da bir sebep göremiyorum. Delice sarhoş olsaydı beni fark edip arkamdan koşmazdı. Olanları hatırlayıp benimle konuşmaya çalışmazdı. Çıkmaza çıktığımdan dolayı artık bunu da düşünmemeye ve hayatıma devam etmeye karar verdim.
Sabah uyandığımda evdeki işlerimi hallettim. Şöför James geldiğinde yalnız başıma arkada oturmamak adına öne yanına oturmuştum. Artık o da bana bir abi gibi olmuştu. Olaylardan biraz haberdar olduğu için nasıl olduğum hakkında sohbet ederken şirkete gelmiştik. Ardından inip şirkete girdim. İçerde karşılaşmayı hiç beklemediğim kişiyle karşılaştım. Kai... buradaydı. Onu görmemişim gibi yaparak asansöre doğru yürüdüm. Arkamdan geldiğini görünce merdivenlere yöneldim ve çıkabildiğim kadar hızlı çıkarak belki bana yardım edebilecek birini bulurum umudu ile yorulduğum için kendi katıma çıkamadım ve 3. katta durdum. Bu katta genelde BTS ile ilgilenen çalışanlar ve onlara ait dans odaları , ve üyelerin kendi özel stüdyoları vardı. En yakın kapı Yoongi'nin stüdyosunun kapısıydı. Eğer içerde değilse kapının kilitli olması büyük bir ihtimalti. Umarım kilitli değildir diyerek içeriye girmeye yelteniyordum ki kapı açıldığında ve Yoongi'yi gördüğümde çok rahatladım. O rahatlıkla nasıl çocuğun üstüne atlayıp sarıldığımı ben bile hatırlamıyorum. Yoongi'nin kollarını da belimde hissettiğimde Kai'yi gördüğünü sıkılaştırdığı kollarından anladım. Nefes nefese kalmıştım resmen 3 katı koşarak çıkmıştım. Ne zaman kötü bir şeyle karşılaşsam , başa çıkamayacağım bir şeyle karşılaşsam hemen Yoongi'ye koşuyordum. Bana yardım edecek , benden şikayet etmeyecek tek insan oymuş gibi hissediyordum.
Yoongi'den...
Bugün show performansımız olmayacağı için şirkete gelip stüdyomda biraz çalışmak istemiştim ama Jennie'nin o evde tek başına kalmış olması aklımdan çıkmıyordu. Aklım hep ondaydı. Telefonumu yanıma almadığımı anlayınca arabadan almak için odadan çıkacağımda , kapıyı açınca Jennie'yi gördüm. Nefes nefese koşarak bana sarıldığında ne olduğunu anlamamıştım. Kafamı kaldırıp kapının oralara baktığımda Kai'yi gördüm ve o an Kai'den kaçtığını anladım. Yardım için ilk bana koşması yüzümde bir gülümsemeye sebep olmuştu. Beline yerleştirdiğim ellerimi sıkılaştırdıktan sonra ayağımla kapıyı kapattım ve Jennie benden ayrılana dek ona sarılmaya devam ettim. Farklı gelen bir his vardı. O da Jennie'nin zaten zayıf olan bedeninin daha da zayıflaması. Bunu daha sonra konuşacağımı aklımın bir köşesine not ettim. Ayrılmayınca "Jennie? İyi misin güzelim?" diye sorduğumda kollarını boynumdan çekmeden "Hıhı." dedi fark etmeden beni gülümseterek. Giderek bu kıza daha fazla aşık oluyordum ve bağlanıyordum. Biraz daha sarıldıktan sonra kollarını boynumdan çekti ve konuşmaya başladı. "Şirkete girdiğimde onu gördüm ama görmemişim gibi davrandım belki beni fark etmez diye. Asansörü beklerken geldiğini farkedince merdivenlere yöneldim. Benim odam bir kat daha yukardaydı. Aklıma sen geldin bende çok yorulmuştum bir umut içerdesindir diye buraya geldim. Onunla konuşmak istemiyorum. Yine kandırılmaktan korkuyorum galiba. Ya da beni kullandığını onun ağzından duymak istemiyorum sanırım." dedi. "Sen istemediğin sürece konuşmanıza gerek yok." dediğimde yüzüme gülümseyerek baktı. Şu an açacağım konuyu pek sevmeyeceğini biliyordum ama zorundaydım. Elinden tuttum ve sandalyeye doğru yönlendirdim oturduktan sonra karşısına ben de oturdum. "Biliyorum. Anlatmadığın çok şey var. Senin hayatın , kararların ama sağlığın söz konusu. Ne zamandır yemek yemeyi bıraktın? Fark etmememiz için bol şeyler giydiğini de biliyorum. Kaç kilo verdin?" diye sordum sakince konudan kaçmamasını umarak. "7 kilo verdim. 35 kiloyum. Neden bilmiyorum bir tek senin yanında yemek yiyorum. Bunu söylediğim için de benim yanımdan ayrılmayıp beni yedireceğini de biliyorum. Neden sana söyledim bilmiyorum. Sanırım daha fazla kilo vermekten korkuyorum." dedi gözleri dolu dolu. Yakınlaşıp kollarımın arasına aldım. Şimdi tam da yine sana yük oluyorum deme zamanıydı. "Cidden özür dilerim o kadar işinin arasında benimle uğraşıyorsun. Yine sana yük oluyorum." dediğinde yüzümdeki gülümsemeyle onun yüzünü ellerimin arasına aldım ve "2 seneyi geçiyor ve sen hala daha bana yük olduğunu düşünüyorsun Jennie. Kendini bana yük oluyormuşsun gibi hissetme lütfen. Ben istediğim için , seni sevdiğim için yanında oluyorum. Tamam mı? Artık kendini yük hissetmek yok." dediğimde "Söz veremem ama çabalarım." dediğinde gülümsedim. Ellerimi yüzünden çektim ve aç olduğunu bildiğimden dışarı çıkıp bir şeyler yemek için kalkıp kapıyı açtım ve Kai'nin hala daha orada olduğunu gördüm. Sırtımdan tişörtümün çekildiğini hissediyordum. Jennie'nin onu görmekten bile korktuğunu biliyordum. Arkamı döndüm ve elini tuttum. O da sıkıca elimi tutuyordu minik elleriyle. Odadan çıktığımızda kapıyı kilitlerken Kai'nin buraya doğru geldiğini görüyordum. Ben buradayken Jennie'nin peşinden gidemeyeceğine emin olduğum için arabamın anahtarlarını ona verdim arabaya gitmesini söyledim. Biraz tereddütte kalsa da gitti. Kai yanımdan geçip gidecekken kolundan tuttum ve kendime çevirdim. "Hangi yüzle bu kızın karşısına çıkıyorsun hala daha." dediğimde yüzüme baktı ve "Jennie'yi seviyorum." dediğinde yüzüne yumruk atmamak için zor tutuyordum kendimi. "Seven insan aldatmazdı Kai. Ne açıklaması yapacaksın çok merak ediyorum. Nedeni neydi güya sevdiğin kızı aldatmanın." diye sordum sakin kalmaya çalışarak. Soruma cevap vermiyordu ve aval aval yüzüme bakıyordu. Konuşmaya başladı ve "Artık onu sevmediğimi düşünüyordum. O zamanlar da Krystal bana yaklaşmaya başlamıştı. Kafam karıştı ama Jennie olmadan geçirdiğim günlerde hala daha onu sevdiğimi anladım." dedi. "Hala daha aldatman için geçerli bir sebep göremiyorum. Kusura bakma ama artık Jennie'yi unutmaya mı çalışırsın yoksa aşkından mı ölürsün orası sana kalmış. Çünkü artık Jennie'nin sana güvenebileceğini hiç sanmıyorum. Ha bir de bunları anlatmak için peşinde geziyorsan kızı rahat bırak hiç anlatma daha iyi. Senden korkuyor. Yine onu kırmandan , ona yalan söylemenden korkuyor. Artık Jennie'den uzak dur." diyerek yanından ayrıldım. Arabaya doğru yürürken yaklaştığımda Jennie'nin tırnaklarını yemeye başladığını gördüm. Adımlarımı hızlandırdım ve şöför koltuğuna oturdum ve ellerini tutarak ağzından uzaklaştırdım. Gergin olduğunda hep fark etmeden tırnaklarını yerdi. Tek elimle ellerini tutarken arabayı çalıştırıp kahvaltı yapacağımız yere sürmeye başladım. Elimi çekmemi istediğinde ellerini çekeceğini biliyordum ama kafamı çevirip ona baktığımda ellerimize bakarken gülümsüyordu. Bu görüntü yüzümdeki gülümsemeyi daha ne kadar büyütebilirse büyütmüştü. Geldiğimizde arabadan çıktık içeriye girmek için yürümeye başladığımda elimi tutan bir el hissettim. Baktığımda yüzü kızarmış bir şekilde önüne bakan bir Jennie gördüm ve gülümseyerek ben de elimdeki elini sıkıca tutarak yürümeye devam ettim. İlk kez insanlar ne der diye düşünmeden hareket ediyordu. Hakkımızda haber çıkarsa diye düşünmeden hareket ediyordu. Kahvaltıyı yaparken evde yalnız kalmaması gerektiğini isterse onunla kalabileceğimi ve yemek yeme düzenini konuştuk. Tabi ki onunla kalmamı kabul etmedi. Neyseki yemek yemeye başlayacağına dair söz verdirebilmiştim. Sözlerini tutan biri olduğundan içim biraz rahatlamıştı. O ne kadar gece ona arkadaşlık etmemi istemese de , kabul etmese de ben yine de onu uyurken görmeden o evden çıkmayacağımı biliyorum. Çünkü adım gibi eminim ki uyumuyor. Göz altlarını ne kadar makyajla kapatsa da gözlerinden yorgunluğunu okuyabiliyordum. Kahvaltı sonrası ikimizde şirkete gittik. Jennie'yi dans pratik odasına bıraktıktan sonra kendi stüdyoma geçtim. Elimi tutuşu , koşarak bana sarıldığı anlar aklımdan çıkmıyordu. Bugün ona ne kadar çok aşık olduğumu tekrar anlamıştım.
Akşam olduğunda Jennie'nin bulunduğu kata çıktım. Dans odasına girdiğimde yerde yatan bir Jennie gördüm. Minik bir battaniyeyi kafasının altına koymuş ve bacaklarını kendine çekerek elinde telefonla uyuya kalmıştı. Telefonunu alıp çantasına koydum ve eşyalarını da toplayıp sırt çantasının içine yerleştirdim. Çantayı omzuma taktım ve kaç gündür uyumadığı belli olan ve vücudu yorgun düşüp uyuya kalan meleğe baktım. Onu uyandırmamaya çalışarak kucağıma aldım. O kadar zayıftı ki. Sırtındaki kemikleri hissediyordum. Uyandırmamaya çalışarak 5 katı inmek için asansöre bindim ve park yerine gelince arabayı açıp Jennie'yi koltuğa koydum. Kemerini de taktım ve bende binip yemek almak için önceden sipariş verdiğim restorana sürdüm. İnip yemekleri aldım ve arabaya koydum. Eve geldiğimizde önce Jennie'nin ev anahtarını buldum ve onu da kucağıma alıp evinin kapısını açtım. Biliyorum ne kadar çocuklarla rahat etse bile uyandığında kendini benim yatağımda bulursa niye evine bırakmadığımı sorup yine her zamanki şeyleri söylemeye başlayacaktı. Onu yatağına bıraktığımda kollarını sardığı boynumdan çekmiyordu. Yatağa oturdum ve yavaşça ellerini boynumdan çekmeye çalıştım. Dolu gözlerini açtığında "Yoongi?" diye sordu hemen. Ardından beni görünce zaten boynumdan ayırmadığı ellerini sıkılaştırarak sarılmaya başladı. "Şşşh! Ben buradayım. Korkma." dediğimde sakinlemesini bekledim. Büyük ihtimal yine kabus görmüştü. Daha iyi olduğunda yemek yedik ve ardından çok uykusu olduğunu söyledi fakat yalnız uyuyamayacağını bildiğimden elini tutup odasına yürüdüm. Onu yatağa yatırdığımda bende yattım ve onun bana sarılmasını kolaylaştırmak için yanına yaklaştım. Beklemeden kafasını göğsüme yasladığında tam bir kedi gibi görünüyordu. Her hareketi benim daha da çok etkilenmeme neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yoonie's Story?
FanfictionKüçükken ailesi tarafından terk edilen ve psikolojik sıkıntıları olan Jennie'nin hayallerini gerçekleştirip ilk kez aşkla tanıştığı, ilk kez aşk acısı çektiği hikayesini anlatıyor.