Sadece bir şey hatırlıyorum. O da alnıma konulan bir öpücüktü.
Kalktığımda yapacağımız toplantı saatine göre daha erken olduğunu fark ettim fakat uykumda yoktu. O yüzden birden aklıma kahvaltı hazırlamak geldi. Dolaplara baktığımda neredeyse evde hiçbir şey kalmadığını farkettim. Neyseki yakınlarda yeni bir market açılmıştı. Çünkü orası dışında yakında yürüyerek gidilecek hiçbir market yoktu. Menajeri arayıp ondan izin aldıktan sonra giyindim , maskemi ve şapkamı taktım. Parayıda aldıktan sonra şarkı dinleyerek yürümeye başladım. Tanınmamaya dikkat etmem gerektiğini binlerce kez söyleyen menajerime çabalayacağımı fakat birkaçının beni tanıyacağını söylediğim konuşmamız aklıma geldiğinde birilerinin beni çoktan tanıdığını fark ettim. Bana doğru bakan bir sürü insan vardı ama yanıma gelmeye hiçbiri cesaret edemiyordu. Markete girip gereken her şeyi aldıktan sonra zorlansamda belli etmemeye çalışarak torbaları taşıyarak eve doğru yürümeye başladım ki fanların takip edebileceği düşüncesi ile menajeri aramak için telefonumu aldım ki yanımda duran arabayla kafamı kaldırdığımda bizim şöförümüz olan James'i gördüm. Gelip elimdeki torbaladı arabaya koydu ve sürücü koltuğunun yanındaki koltuğun kapısını açtı. Artık bana alışmıştı ve arabada yalnızken önde oturduğumu biliyordu. Birkaç fan arabaya bindiğimde adımı seslendikten dolayı onlara baktığımda gelip gelmemek arasında kararsız duruyordular. Bende küçük bir kızın elinde bir defter ve kalemle ağlayarak bana baktığını görünce arabadan inip yanına gittim neden ağladığını sordum. Beni çok sevdiğini ve bir imza istediğini söyledi. Bende gözyaşlarını silip defterine imza attım ve sarıldım. Kalkacağımda annesi bizi fotoğraf çekebilir mi diye sorduğunda tabi dedim ve fotoğraf çektikten sonra el sallayıp arabaya bindim. "Çok teşekkürler James. Sen gelmeseydin beni takip edip evin yolunu bile bulabilirlerdi." dedim İngilizce konuşarak. James Amerikalıydı ama eşi koreli olduğundan burada çalışıyordu. Korece biliyordu ama İngilizce konuşmayı unutmamak adına onunla İngilizce konuşmayı tercih ediyordum. Eve geldiğimizde eşyaları yukarı çıkarıp gitmişti. Kızlarla hazırladığımız kahvaltıyı yapıp masayı topladık ve hazır olduğumuz zaman bizi bekleyen arabaya bindik. Şirkete gittiğimizde önce yeni şarkı çalışmalarına başlayacağımızı ve diğer idollerle bir sahne performansı hazırlıkları olabileceği bilgisini almıştık. Daha fazla tanınmamız için bize verilen fırsatları değerlendirmemiz gerekiyormuş. Rose , Exo'da Chanyeol ve Twice'dan Jihyo ile paylaşacağı bir canlı sahne performansı yapacağını ve Lisa'nın da ödül töreninin açılışını yapmak için diğer idoller ile dans ederek onlara katılacağını söyledi. Şimdilik ben ve Jisoo için bir plan olmadığını söyledikten sonra. Yeni şarkının konseptini kararlaştırdık. Lisa dans koreografisini öğrenmek için sahne alacağı idollerle tanışmak için ve Rose de aynı şekilde kendi alacağı sahnedeki partnerleri ile görüşmek için şirketten çıktılar. Jisoo ve benim işimiz yoktu bize herhangi bir görev verilmemişti bizde yeni şarkımız üzerinde çalışmak için stüdyolardan birine girdik. Şarkılarımızı genelde şirketteki producerlar yapar bizde o yüzden ikimiz hepimiz için özel olacak bir şarkı yazmak istiyorduk. Boşta olduğumuz için de onu yapmaya karar verdik. Şarkı bittiğinde Bang PD'ye göstermek için sabırsızlanıyorduk. Umarım ki güzel bir şey ortaya çıkarabiliriz ve PD de bize bu şarkıyı yayınlamamıza izni verir.
Ne üzerine yazacağımızı kararlaştırdıktan sonra birkaç melodi üzerinde çalıştım. Hoşuma giden ve Jisoo'nun da onay verdiği bir melodide karar kıldık ve telefonuma kaydettim. Ardından acıktığımızdan dolayı menajerimize haber verip yemek yemek için bir restorana gittik. Girdiğimizde devamlı geldiğimiz bir yer olduğundan garsonlar bizi karşılamadan sohbet ederek devamlı oturduğumuz masaya doğru yürürken dolu olduğunu gördük. Jisoo'da yanındaki masayı işaret edince oraya oturduk. Ardından garson geldi "Kusura bakmayın efendim her zaman oturduğunuz yer dolu. Rahat edemezseniz içerdeki özel yerlerimizden verebiliriz." Neden bizimle bu kadar ilgilendiklerini anlamamıştım ve açıkcası şaşırmıştım ve Jisoo'da pörtlettiğim gözlerimden bunu anlamıştır diye düşünüyorum. "Hiç sorun değil gayet rahatız. Siparişleri verelim biz." diyen Jisoo'nun rahatlığını sırıtarak izledim. Normalde hiç özgüvenle ve rahatlıkla sipariş veremezdi. Biraz utangaç bir kişiliği var. Siparişimi söylemek için sıra bana gelmişti. Zayıf olsam da yine salata yemeyi sevdiğimden , "Bana da bir tavuklu salata lütfen." istedim. Jisoo , garson gittiğinde , "Jennie zaten bir deri bir kemik kaldın yesene düzgün yemek. Salatayla niye yaşıyorsun." diyerek kızmaya başladı. "O kadar da zayıf değilim Jisoo. Hem ben sağlıklı besleniyorum. Salata yemeyi de seviyorum. Alt tarafı 40 kilo bir şeyim heralde." dediğimde seninle laf dalaşına giremeyeceğim bakışlarından attı. Birkaç dakika sonra birinin bana seslendiğini duydum ve kafamı çevirdiğimde bizim her zaman oturduğumuz yer olan yan masada oturan Baekhyun'ı gördüm. "İki saattir sen misin onu çözmeye çalışıyorum." diyen Baekhyun'a selam verdikten sonra ayağa kalktı kısa bir sarılmadan sonra yetişemediğim boynundan ayrıldım ve "Birbirimizi gördüğümüzde sarılma huyumuzdan vazgeçmemiz lazım bir gün kendimizi manşette göreceğiz ama o gün gelmez inşallah." dediğimde Baekhyun güldü. Ondan ayrı yan gözümle Kai'nin de burada olduğunu gördüm. "Sizde mi yemeğe geldiniz?" diye saçma bir soru sordum. Niye Kai'nin burada olduğunu farkedince bu kadar heyecanlandığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Konuyu değişmek için "Sen ilkokulda benden kısaydın ya. Niye şimdi deve gibi olmuşsun." diye sorduğumda Baekhyun bir kahkaha attı. Gülerken "Ben deve değilim sen cücesin." dediğinde sinirlenmiş gibi yaparak "Ha ha çok komik." diye cevap verdiğimde daha çok gülerek yerine oturdu sonra Kai de ona çevrilen bakışlarımı fark edince gülümseyerek kafasıyla selam verdi. Niye heyecanlandığımı bilmeden ve belli etmemeye çalışarak bende aynı şekilde selam verdim. Ardından yemeklerimiz geldi ve Jisoo'yla üzerinde çalıştığımız şarkının yazacağımız sözleri üzerinde konuşurken Jisoo'nun ancakta telefonuna baktığını fark ettim. Aklıma Jin konusunu konuşacağımızı fakat konuşmadığımız gelde ve hareketlerinden şüphelendiğim arkadaşımı sorguya çekme vaktim gelmişti. Çatalımı bıraktım ve bunu fark eden Jisoo sorgu vaktinin geldiğini anladı. "O kadar mı belli oluyor." diye sorduğumda ee yani bakışımı attığımda. "Dökül bakalım." dediğimde konuşmaya başladı. Fısıldayarak "Jin'den hoşlanıyorum sanırım. Onun da bana ilgisi var gibi geliyor. Kaç haftadır yazışıyoruz. Hani geçen yolda yürürken bir adam bana çarpmıştı ya omuz atmıştı hani istemeyerek onu anlattığımda sinirlendi adama saydırdı bir süre. Bilmiyorum o da aynı hissediyor mu. Hissetse bile şirket ne der." diye anlattı her şeyi bir çırpıda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yoonie's Story?
FanfictionKüçükken ailesi tarafından terk edilen ve psikolojik sıkıntıları olan Jennie'nin hayallerini gerçekleştirip ilk kez aşkla tanıştığı, ilk kez aşk acısı çektiği hikayesini anlatıyor.