1 hafta sonra...Nazlı'dan,
- Aaahh! Boynum.
Allah'ım çok acıyor. Bir yandan kalkmaya çalışıyor bir yandan da boynumu tutuyordum.
- Aaahh!, dedi Betül.
Ayyy, kesin bir yerlerine bastım kızın. İnanamıyorum, biz nasıl bu kadar dolandık birbirimize ya. Off, boynum!
- Çok özür dilerim, bir yerini mi acıttım Betül, dedim telaşla.
- Yok, yani her tarafım uyuşmuş çok acıyor. Seninle alakası yok, dedi.
- Biz ne zaman uyuyakaldık ya, dedim.
- Valla en son baktığımda saat 2'ydi. Sonrası yok. Bir dakika şimdi saat kaç? Telefonum nerde ya? Off...
- Dur dur, ben buldum.
Saati görünce gözlerim kocaman açıldı:- Kalk Betül kalk. Koşa koşa gideriz artık.
İkimiz de yerimizden fırladık.
- Ya Nazlı kalktığımızdan beri kafamda küt küt bir ses yankılanıyor. Acaba deliriyor muyum?
-Yok delirmiyorsun. Çünkü o sesleri bende duyuyorum. Ya da ikimiz birlikte deliriyoruz.
Ellerimi yüzüme kapattım. Kendine gel Nazlı. Beynimde şimşekler çakmaya başladı.
- Betül deliren biz değiliz. Kapıdakiler... Normalde yarım saat önce çıkmamız gerekiyordu evden. Kapıya yaklaştık. Emrecan bağırıyordu:
- Kızlar, bak açın artık kapıyı. Yoksa kırıcağım bakın.
Alper'in sesini duydum:
- Abi bir şey mi oldu acaba?
Kapıya yaklaşıp onlara seslendim:
- Biz iyiyiz. Ama şu an müsait değiliz. Biraz bekleyin.
Emrecan'dan karşılık geldi:
- Keyfiniz için mi bağırttırıyorsunuz bizi bir saattir burada. Ben bir içeriye gireyim var ya. O zaman göstericem size.
Ses gelmeyince Emrecan tekrar bağırdı:
- Duydunuz mu beni?
- Çoktan gittiler bence. Biraz bekleyelim.
Koşar adımlarla odama gittim. Altıma bir kot pantolon üstüme de beyaz renk bir kazağı geçirip saçlarımı taradım. Tepeden bağlayıp , yüzümü yıkamaya gittim. Odaya geri gelip dolabı açtım. Ah! Çantalarımı neden bu kadar yukarıya koymuştum sanki. Bir elimle dolabı tutup parmak uçlarımda yükseldim, diğer elimi siyah çantaya uzattım. Çantayı çekip alırken yanındaki kutuyu da çekip aldım maalesef.
- Ahhh!
Kendimi tutamadım. Ne yapayım? Çıktı ağzımdan birden. Kutu omzuma çarpıp yere düştü. Boynum çok acıyor. Resmen yaş geldi gözümden. Allahtan bir yerim kesilmedi. Kutuda cam eşyalar varmış. İçeriden gelen seslerle düşüncelerimden sıyrıldım. Evet arkadaşlar. Bir insan bir güne ne kadar şanssız başlayabilir bunu öğrendik bugün. Hadi hoşçakalın! Ne diyorum ben ya. İlk önce boynumu sonra da parfüm şişelerini kırdım. İşte ben böyle saçma sapan şeyler düşünürken:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK "Bir Polisiye Hikayesi..."
ActionFarkında olmadan hayatımızı değiştirecek bir labirente adım atıyorduk. Ya bu labirentten çıkacaktık ya da kaybolacaktık. Bu labirente ilk adımımı atıyorum. Sen de bir adım atacak mısın? Bu benim hikayem değil. Bu hepimizin hikayesi. Senin, benim, Be...