Bölüm ~2~

4.3K 308 392
                                    

Alec Benjamin - Water Fountain
(Şarkıdan çıkamıyorum,💜)

James gözlerini açtığında Gryffindor yatakhanesinin tanıdık tavanıyla karşılaşınca derin bir iç çekip doğruldu.
Hayattan bıkmış gibi hissediyordu. Cidden ama, bir kızın onu bu derece yıkmasına nasıl oldu da izin vermişti?

İçerideki sessizlikten herkesin kahvaltıda olduğunu anlayıp yataktan inmek için ayaklarını aşağı sarkıttı ve çıplak ayakları soğuk zemine değip onu üşütürken umursamayıp komodinin üstünden gözlüğünü alıp taktı, kafasını kaldırıp sessiz sessiz oturan ve dikkatle kendisine bakan üç kişiyi görüp çığlık attı.

"Sizin ne işiniz var burada?!"

Sirius yattığı yerden omuz silkti, "Kahvaltıya inmedik."

"Siz? Neden?"

Remus elindeki kitabı kenara bırakırken gülümsedi.
"Seninle beraber mutfağa inip bir şeyler yeriz diye düşündük."

Peter da elindeki keki ısırırken katılırcasına başını salladı ama o daha çok James'in uyanmasını bekleyememiş gibi görünüyordu. Yüzünde öyle bir ifade vardı ki eğer morali bozuk olmasa gülerdi.

"Saçmalamayın, kahvaltının bitmesine ne kadar var? Yetişelim de bir şeyler yiyip öyle girelim derse." dedi James ve arkadaşlarına arkasını dönüp formalarını giymek için aramaya başladı.

Zaten giyinmiş olan üçlü ayaklanıp James'in arkasından kapıya ilerlerken Sirius elini James'in omzuna koyup dikkatini çekti ve kısık seste mırıldandı.
"Dostum, iyi misin?"

"İyiyim Pati. İki gün oldu hadi ama." dedi hiç sorun yokmuş gibi ama ne Sirius'u ne de kendini kandıramamıştı.

İki gündür berbat haldeydi. Yemek de yememişti. Bugün sırf o yesin diye arkadaşları da yemeğe inmemişti. Onlara hep yanında oldukları için minnettardı. James derin bir nefes alırken Sirius da omzunu destek olurcasına sıktı.
"Biz yanındayız Çatalak, biliyorsun değil mi? Ne olursa olsun buradayız." dedi içten bir şekilde ama sonra ufak bir düzeltme yaptı.
"Belki Remus'ı kütüphanede, Pete'i mutfakta, beni de cezada ya da güzel kızların yanında bulabilirsin ama sonuç olarak hep yanındayız."

James gülerek başını iki yana salladı, "Yanımda olduğunuzu biliyorum dostum, size teşekkür ederim."

Arkadan onları dinleyen Remus sırtına vurdu yavaşça, "Saçma saçma konuşma! Ne teşekkürü? Bu bizim kardeşlik görevimiz," dedi ve kolunu Peter'ın omzuna atıp gülümsedi.

Sonunda büyük salona girdiklerinde James gözünü çok fazla etrafta gezdirmeden Sirius'un sürüklediği yere oturdu.
Lily'i görmek istemiyordu. İlk defa cidden onu görmek, sesini duymak istemiyordu.

Oturduğu anda önüne yığılan yemeklerle gözlerini devirdi.
"Göz devirme bana! Hepsi bitecek onların," dedi Remus sahte bir kızgınlıkla. Genelde anne tavuk James olurdu, şaşırtıcı bir şekilde, ama ilk defa bu görev onun için arkadaşlarına düşmüştü.

James kafasını eğip yemeğini yemeye başladı. Hiçbir şey yapası gelmiyordu.
Bir süre sonra Sirius'un aniden yüksek perdeden çıkan sesiyle irkildi.
"Oha! Sümsükus'a ne olmuş öyle?" dedi hayret içinde.

James de ne olduğunu anlamayarak kafasını kaldırdı ve epey kişinin dikkatini çeken ikiliye baktı.
Lucius Malfoy her zamanki gibi dik, kibirli ve mesafeli olmasının yanı sıra tam bir Slytherin'di ama bugün ek olarak heyecanlı duruyordu. James'in gözleri onun biraz arkasında durup kimseye bakmadan yürüyen uzun çocuğa kaydı.

Flower Boy's Love (𝑺𝒏𝒂𝒎𝒆𝒔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin