❗️❗️önceki bölüme mutlaka bakın. geçen sefer watty'de sıkıntı vardı. çoğunuza bildirim gelmemiş olabilir.bölüm şarkısı; sleeping at last
Cümlemi bitirir bitirmez, kolunu sertçe parmaklarımın arasından çekti. Büyük bir öfke ile bakıyordu gözlerime. Öyle ki daha önce onu böyle görmediğime yemin edebilirdim.
Ağzımı aralamış, öylece yüzüne bakarken sırtını döndü bana. Kendi etrafında adımlamaya başladı. Bu hal, içimi ürpertiyordu. Beynim zonkluyordu sanki. Bir yanım deli gibi korkuyordu olacaklardan.
Bakışlarımı yere dikmiş, ne söyleyeceğimi toparlamaya çalışırken hızla kollarını omzuma sardı. Yüzüne bakmama neden olacak bir bağırtı ile konuşuyordu şimdi.
"Konuştun mu onunla? Yıllar sonra hiçbir şey olmamış gibi karşına çıktığı halde konuştun mu onunla Jimin?!"
"T-taehyung sakin ol-"
"Cevap ver bana!"
Bedenimi geriye çekerek, sinirle kolunu ittirdim. Anlamadan dinlemeden bağırması yersizdi. Tamam, tüm kaygıları gerçekti ancak bu şekilde davranması sağlıklı bir iletişim kuramayacak olmamıza neden oluyordu.
"Bağırmadan konuş benimle! Bu şekilde duymak istediğin hiçbir şeyi söyleyemem sana." Sinirle parmaklarımı saçlarıma çıkartıp, önüme düşen tutamlarımı geriye doğru ittirdim. Ona doğru adımlayarak konuşmaya devam ettim.
"Ve evet konuştum! Karşıma geçti öylece evet! Dinledim onu, eteğimdeki taşları döktüm tıpkı onun gibi. Acımı paylaştım. Yıllarca içimde tuttuğum, sana bile haykıramadıklarımı haykırdım ona. Oldu mu rahatladın mı şimdi?!"
Histerik bir kahkaha döküldü dudaklarından. Parmaklarını saçlarına çıkartıp sinirle karıştırdı. Sırtımı duvara yaslamış, her bir hareketini izlerken; bakışlarını mümkün olduğunca uzak tutuyordu benden.
Kapıya doğru hızlı bir adım atıp, üstümüze kitledi. "Kapalı" yazısını dış tarafa çevirip, arkasındaki koltuğa oturdu. Elleriyle dizlerini sıvazlarken konuşuyordu şimdi.
"Anlamalıydım ya anlamalıydım! Aptal kafam!" Avuç içini alnına yaslayıp, sinirle kaşıdı.
"Onun senin karşına çıkacağını anlamalıydım. Sizi ne durdurabilir ki? Sikeyim yapacağınız işi. Hayır birde sana güvenip öptüm seni!"
Gözlerimi devirip yüzüne bakmayı sürdürdüğüm de, önüne doğru gidip tepesinde dikildim. Bu öpücük olayının üzerinde durmamaya gayret ederek, asıl konumuza odaklanmasını istedim.
"Bir sakin olabilir miyiz artık?! Çünkü tıpkı senin gibi benimde sabrım taşıyor."
"Hah! Birde senin sabrın taşıyor öyle mi? Bilmem farkında mısın, onca şeyi yaşayan ben değildim sendin."
Pekala. Öfkeliydi ve haklıydı. Öfkeliydim çünkü kendimin bile beklemediği bir sağ duyu ile karşılamıştım Jungkook'u. Kendime kızgındım, Taehyung'ın beni anlayamayışına kızgındım. Oysa ben onu anlıyordum. Benim için endişelenmesini hoş görebiliyordum ve onunla kavga etmek istemiyordum..
Bakışlarımı ondan kaçırmaya devam ederken, usulca yanına oturdum. Tam konuşacağım sırada, fısıltı gibi çıkan sesini kulaklarıma doldurdu.
"Gördüm ben onu, konuştum Jimin. Ne halde olduğunu bizzat gördüm... Ancak bu yaptığını hafifletmiyor ne yazık ki. Çekip gitti o. Bir anda... Senin sevgilinse benim de dostumdu. Kolay mı sanıyorsun ona sırt dönmek?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiss me harder • jikook
Fanfiction"gökteki yağmur sicim gibi akıyordu çıplak bedenlerimize. ay ışığının gölgesi vurmuşken tenine, fütursuzca dans ediyorduk gecede. sonra sevdim, biraz da seviştim seninle.."