2| bir iş açacaksın sen başımıza. yangın mı olur artık, bahar mı?

5.2K 464 430
                                    

bölüm şarkısı; perfect

''Ah! Jimin daha hızlı lütfen, daha hızlı!''

İniltileri beni tahrik etmesi gerekmez miydi?
Bu durumun çok gerisindeydik... Bacaklarımın arasında kıvrılan vücudu, belimi saran kolları, boynuma sokulan ılık nefesi... Bunlar bile yeterdi normalde onu arzulamaya değil mi?

İşte o iş tam olarak öyle değildi...

Söylediğimden çok daha erken varmıştım yanına. Kapıyı açar açmaz dudaklarıma çalındı benimkine benzer kalın dudakları. Oysa sabahında beraberdik, neyin özlemiydi bu? Özlem miydi, yoksa ihtiyaç mı? Buna hala kesin bir cevap veremiyordum.

Konuşmadan, bakışmadan, belki de dokunmadan sevişiyorduk. Duygudan yoksun, alelacele.

Tutkuyla, doyumsuzluğun sınırlarını zorlayan öpüşmeler vardır bilir misiniz? Size soruyorum, çünkü ben nasıl bir his olduğunu halen bilmiyorum. Çok erkek geldi geçti hayatımdan, hiçbir zaman aşık olamamanın lanetini yaşıyorum. Deniyorum, denemiyorum değil. Ben mutluluğu yakalayamıyorum. Hep ofsayta çıkıyoruz ya da bana verilen 90 dakika yetmiyor, bilmiyorum...

Jongin'le, sokaktan rastgele çevirdiğiniz on çiftin başına gelmesi muhtemel olan bir tanışma hikayemiz var. Ultra sıkıcı...

Sahiden dinlemek istiyor musunuz?

2. sınıfın sonlarına doğru, ortak sanat derslerinde karşılaşıp, aynı projede yer almıştık ve aynı grupta olan arkadaşlarımızın dayatmasıyla kaynaşıp sevgili olmuştuk. İşte hikayenin başı da burası sonu da. Sonrasında bir arpa boyu yol alamayan, iki uslanmaz olarak bugünlere kadar gelmiştik. ''Hiç mi güzel anın olmadı be kardeşim?'' dediğinizi duyar gibiyim. Benim onunla hiç kötü anım olmadı.

Benim onunla hiç anım olmadı, sorun da bu ya zaten..

O sorunlardan, kaygılardan, ruha dokunan, belki de insanları birbirine bağlayan hayat hikayelerinden hep kaçtı. Ben başta anlatmaya hazırdım, bu sefer farklı olur sandım, kendimi ona anlatmayı denedim. Başka bir başarısızlığın kapısını açtım, eşiğinde kaldım; gidemedim. Sonrasında problemlerimizden, olamayışlarımızdan, bütün eksik yanlarımızdan kaçtık.
O benim kalbimde koca bir yer edinmektense, bacaklarımın arasında bir yer edinmeyi daha uygun gördü kendine. Her erkek gibi itiraz etmedim, seve seve ağırladım onu.

Sustum. Bir daha onunla kendim gibi  konuşmayı bıraktım. Sorgulamadı... Bu sessizlik, içime kapanıklığım, huzuru andırdı ona, ilişmek istemedi.

İşte tam buradayız. Her günümüz birbirinin tekrarı...

Sabah mecburiyetten aynı okuldayız, hatta aynı sınıftayız. Birbirimizi yeterince gördüğümüz için akşam üzeri 5'ten sonra gece yarısına kadar birbirimizi görmüyoruz. Belki de görmek istemiyoruz... Yokluğu, varlığının bir benzeri sanki, hiç sırıtmıyor. Ta ki vakit gece yarısını vurduğunda; ya kapımda bir el, ya da ahizenin ucunda bir ses oluyor, hiç şaşmıyor.

Islanan bedenlerin, havaya karışan nefes alış verişlerinin sahibiydik yatağın iki ayrı ucunda uzanırken. O hazzın doruğunda, gözlerini kapatmış, bir tebessüm kondurmuştu dudaklarına. Ben ise rahattım. Yalnızca bunu hissediyordum... Huzurlu ve rahattım...

Her gece beni tatmin eden ve sonucunda, kendimi gururlandıracak fırsatı veren bir sevgilim vardı değil mi? Neden huzursuz olayım ki? Az önce anlattıklarımı unutun. Zaten hiçbir zaman bu anlardan öteye gidemeyecektik... O Jongin ise ben Park Jimin'dim. İflah olmaz herifin tekiydim işte...

**

Tamam, bana kaç demişti? Dört mü, beş mi? Dört. Kesinlikle dörtte gel dedi. Evet, harika! Telefonunu açmıyor ama doğru hatırlıyorum değil mi? Harikasın Jimin. Neden bu kadar zekisin, neden neden?

kiss me harder • jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin