"Elimi tuttu. Sol elimi. Sonra... Sonra ailen olacağım dedi. Çok güzeldi ,Ufuk. Çok özeldi."
Sol elime hülyalı hülyalı bakıp iç çekerken Ufuk önlüğünü çıkardı. Yüzünde alaycı gülümsesi vardı. Göz ucuyla şöyle bir beni süzdü ve "Esaslı adammış." dedi. Yönünü tamamiyle bana çevirip, "Doğrusunu söylemek gerekirse kim olsa ani teklifini redderdi.Fakat sen iyi bir gönüle kapak atmışsın güzelim. Kıymetini bil." diye ekledi. Göz kırpıp dolabının kapısını kapattı. Önlüğümü çıkarırken genişçe sırıttım.
"Bence Gökalp'te en az benim kadar şanslı."
Dolabın karşısındaki koltuğa bedenini bırakırken yarım ağız gülümsedi.
"O ne şüphe !"
Önlüğümü dolabımın içindeki askılığa asıp kapağını kapattım. Yönümü Ufuk'a , sırtımı dolaba yasladım.
"Sululaşmasana ya ! Çok ciddiyim."
Ellerini pes eder gibi havaya kaldırdı. Sonra sağ eliyle ağzına fermuar çekip , "Tamam şampiyon. Bir şey söylemedim." dedi. Tenini ala yüzünü ciddiyete boyadı ve ekledi.
"Fakat haklısın. Hayatta şanslı olmak için doğanlar ve şanslarını elde etmekten başka çaresi olmayanlar var. Biz ikinci söylediğime yakınız."
"İşte bende bundan bahsediyorum. Gökalp şanslı çünkü o şansı ben ona verdim."
"Oooo ! Yumuş yumuş olmuş Devrim , pençelerini çıkardı."
Tıpkı bir aslan gibi pençelerimi gösterip "Rrr!" dedim. Kahkaham Ufuk'un kahkahasına karışırken Reyhan ve Tarık personel odasına giriş yaptı. Reyhan'ın gözü Ufuk'taydı. Tarık ise nefessiz şekilde bir şeyler paylaşma telaşında.
"Sen kime şekil yapıyorsun diye diklendim. İzbandut gibi dört herife böyle diklenmek her babayiğidin harcı değildir."
Tarık'ın kaşında yarık , dudağında patlak ve elmacık kemiğinin üstünde koca bir şişlik vardı. İlk gördüğümüzde kısa bir şaşkınlık yaşasak da anlatacağını bildiğimiz için sorma zahmetine girişmemiştik. Reyhan saçını geriye doğru savurup dolabına yönelirken Tarık , Ufuk'un yanındaki boşluğa bedenini bıraktı.
"Ee sonra ne oldu ?"
Önlüğünü çıkaran Reyhan'a çapkınca sırıtan Tarık kasılarak , "Üzerime saldırdılar. Bire karşı dört. Karşı koymak imkansız gibi görünüyor değil mi ?" dedi. Dirseğini koltuğun koluna yaslayıp Reyhan'a gönderdiği çapkın bakışın aynısından bana yolladı ve konuşmaya devam etti.
"Normal birisi olsa komalık olurdu. Fakat ben üstün dövüş yeteneklerimle adamları nakavt etmeyi becerdim."
Dudaklarımı birbirine bastırırken Ufuk , Tarık'ın omzuna vurup , "Adamları nakavt ettiğine emin misin oğlum ? Daha çok sen nakavt olmuş gibisin." dedi. Reyhan ile dayanamadık kahkahayı koyverdik. Tarık tabi ki de bozuldu. Yüzündeki sırıtış silindi. Yerini ciddi bir ifadeye bıraktı.
"Siz bir de karşı tarafın halini görün."
Tek kaşımı havaya kaldırıp, "Hep öyle derler." dedim. Alaycı ifadem çok geçmeden yerli yerine kuruldu.
"Üç tane insan azmanından söz ediyorum ,Devrim. Elbette dayak yiyeceğim."
"Dayak yediğine canı gönülden inanıyorum zaten Tarık. Fakat adamları haşat etmen ..."
Kıkırdadım.
"... hiç inandırıcı değil."
Çantamı omzuma asıp kulpundan kavradım. Yerinde dikleşen Tarık'ın konuşmasına müsade etmeden yeniden lafa atıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖĞÜN KALP ATIŞLARI
Novela Juvenilİstanbul'da garsonluk yaparak, kendine özgü dünyada yaşayan bir kızdır Devrim. Annesinin beklenmedik ölümü, babasının soğuk tavırları ve yaşadığı travmalar sonucu, sevimli ve boş şeylerle uğraşarak kendisine eğlence yaratmaya çalışsa da aslında haya...