17| ERDENET

12.5K 910 299
                                    

Sürücü koltuğunun hemen yanında oturan Gökalp'in arkasındaki koltukta oturmaktayım. Cam hafif açık. Rüzgarın etkisiyle uçuşan saçlarım görüş açımı kısıtlasa da önemli bir iş üstündeyiz.

Kod adı ; Erdenet.

Necdet Erdenet. Nam-ı diğer patronum. Hani şu Tarık'ın azılı düşmanı olan. Hah ! İşte soteye yatmış onu bekliyorum. Daha doğrusu bekliyoruz. Ben, Gökalp ve Kaya. Ha bir de yanımda tırnaklarını yemekle meşgul olan Tarık var. Onu saymasam da olur. Çünkü ecel terleri döküyor. Yapabileceği konusunda da inancı sıfır. Oysa alt tarafı Gökalp ve Kaya'yı dövecek. Üstelik onlarında dayak yeme konusunda müthiş bir isteği varken bunu yapacak. Fakat bu Tarık işte. Dayak atarken bile kendi yumruğunun hedefi olma potansiyeline sahip bir kişilik.

"Devrim , görünürde hiç kimse yok."

Dikiz aynasından yansıttığı bakışlarını yüzüme diken Kaya ile kısa bir an göz göze geldik. Fakat bunu daha fazla sürdürmeyip kafamı çevirdim. Doğrusunu söylemek gerekirse gelmelerinden memnun değildim. Eğer Necdet Erdenet'in kurtarılmasına yönelik bir plan yaptığımız için dövülecek iki tane izbandut gibi adam bulabilseydik onlara ihtiyacımız olmazdı. Yalan yok. Tam bir hafta Ufuk ile beraber
Tarık'a karşı koymadan yelkenleri suya indirip , dövülmeye razı olacak adam aradık. Birkaç tane bulduk da. Fakat prova esnasında Tarık'ın gevşek konuşmalarına katlanamadılar , bizimkini döve döve olay mahalini terk ettiler. Hal böyle olunca son çare konuyu Gökalp'e açtım. Planı desteklemese de beni yalnız bırakmamak için gönüllü oldu sağolsun.

"Ufuk takipte. Bir sıkıntı çıkarsa bizi arayacaktır."

"Şu saate kadar aramadığına göre daha büyük bir sıkıntı çıkmış olabilir."

Gökalp'in net ses tonu bende karşılık bulamazken Tarık'ın panik dolu ifadesiyle , "Devrim ne diyor bu ? Sahiden de başımız belaya girmiş olabilir mi ?" dedi. Hayda ! Kafamı Tarık' a çevirip sakinleştirici ifademi yansıttım.

"Saçmalama ! Hiçbir şey olmayacak. Bugün sorununu kökünden halledeceğiz."

Gözlerimin ta içine baktı. Baktı. Tam tatmin oldu diyordum ki Gökalp sağ kulvardan , "Böyle davranmaya devam ederse daha çok kökünden sökülecekmiş gibi güzelim." diye bastırmasın mı ?! Telaş yeniden kapıda. Tarık'ın yelkenler yeniden fora.

"Devrim?!"

Kaşlarımı çatıp Kaya ile birlikte kahkaha atmakla meşgul olan Gökalp'e ,"Korkutmasana çocuğu !" dedim. İşlemedi. Kıkırtıları kulağıma yeniden dolmaya başlarken onlara aldırış etmeden Tarık'ın elini tuttum.

"Tarık ,sakin ol. Ben yanındayım."

"Geçen sefer de yanımdaydın ama dayağı yiyen ben oldum."

"Gerizekalı senin hatan yüzünden ben mi dayak yiyecektim ?"

Kafasını olumsuz manada sallayıp , "Hayır ama ikimizde o dayağı yemeye bilirdik ." dedi. Elimi havaya kaldırıp kafasına beş kardeşi geçirdim.

" Hak etmiştin. Adamın düğününü mahvettin. Hastanelik olmadığına şükret."

Gözlerini devirip , "Hastanelik olmadık ama dişçilik olduk." dedi. Sırtını yeniden araba koltuğuna yaslarken , "Bak baştan anlaştık. Eğer yeniden dişlerimi elime vereceğini söylerse topuklarım." diye ekledi. Bıkkınlıkla ofladım. "Tamam,Tarık. Tamam," dedim.

Arabanın kapı koluna uzandım. İçerinin boğucu atmosferinden çıkmak için kapıyı açtım ve kendimi dışarıya attım.

Sakin olmalıydım. Alt tarafı minik bir oyundu bu. Sonunda Necdet Bey ile aramızdaki buzları kırabileceğimiz küçük bir oyun. Kollarımı göğsümün altında bağlayıp bakışlarımı tam karşımdaki telefon kulübesine sabitledim. Ufuk'un şimdiye kadar ya araması ya da gelmesi gerekirdi. Fakat ne ses vardı ne de seda.

GÖĞÜN KALP ATIŞLARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin