Gökalp'in ellerim üzerindeki hakimiyeti yok olurken , "Sen beni mi takip ediyorsun ?" dedim. Geriye doğru birkaç adım atıp onun çekim alanından uzaklaştım. Nefesimi dengede tutmaya çalışırken öfkemin ardına sığınıp kaşlarımı çattım. Sanki az önce o cümleleri ben kurmamış o da işitmemiş gibi davrandığının farkındaydım. Olabilecek en saçma soruyu da bu yüzden sormuştum. Ellerini ceplerine yerleştirip yarım ağız gülümsedi.
"Öyle olmasını mı isterdin ?"
Normal birisiyle karşı karşıya kalsam canı gönülden , 'Evet, isterdim.' derdim. Fakat karşımdaki eli kanlı bir katildi. Eğer beni takip ettiyse , fırsatını bulduğu anda öldürebilirdi. Devrim , korkumu bir kenara bırakmalısın.
"Ne münasebet ! Hem...Hem sen dalga geçeceğine neden burada olduğunu söylesene."
Bir adım attı. Bacakları o kadar uzundu ki dibime kadar girmeyi başardı.
"Sen neden buradasın ?"
Haksızlık bu !
"Hitler bıyıklı Rıza'yı takip ediyorum. Anlaşılan senin nedenin de bu !"
Dudağının sağ köşesi kıvrıldı.
"Takip etmek mi ? Çocuk oyunlarıyla işim olmaz."
Yutkundum. Kesin Rıza'nın evine girmiş , saatlerce onu beklemiş , geldiğinde de... Geldiğinde de onu öldürmüştü.
"Yoksa...Yoksa adamı öldürdün mü ?"
Kahkaha attı. Vicdansız , güzel gülüyordu. Dinginleştiğin de , "Sana katil olduğumu söyledim. Seri katil değil." dedi. İkna oldum mu ? Tabi ki , hayır. Gözlerimi gözlerinde ayırıp bakışlarımı Hitler bıyıklı Rıza'nın evine yönlendirdim. Evde hala tüm ışıklar yanıyordu. Ama bir pencere de karanlık bir gölge vardı. Siktir ! Rıza oradaydı. İkinci katta bulunan sağdaki pencerede. O...Bize ... Bana bakıyordu. Öyle hissediyordum.
Gökalp'in montunu kavrayıp , "Haklısın." dedim. Onu çekiştirmeye çalışırken, "Hadi gidelim." diye ekledim. Benimle birlikte adımlarını hareketlendirdi.
Bahçeden çıktık.
Ben önde o arkada benim el hala onun kabanında. Öylece yürüdük.
Dakikalar sonra Gökalp, "Aptal mısın ?" dedi. Aldırmadım. Yürümeye devam ettim. Gökalp ise sorusunu genişleterek yineledi."İnsanların söylediği cümlelere balıklama atlayıp inanacak kadar aptal mısın ?"
Ardından kabanındaki elimi kavradı. Duraksadım. Kalbim yeniden tekledi. Elim ateşe dokunur gibi oldu. Yanmak istemediğim için elimi hızla çektim. Dipsiz kuyularına çekilmemek için bedenimi Gökalp'e çevirmeden omzumun üstünden, "Sana inandığım için değil, pencerede o herifi gördüğüm için gidelim dedim." dedim. Yönümü boş sokağa çevirdim. İlerleyecektim ki Gökalp adımlarımı yeniden durdurmama sebep oldu.
"Neden hapse girdiğimi sormayacak mısın?"
Bedenimi Gökalp'e doğru çevirdim. Tek kaşı havaya kalkmıştı. Yüzü önlenemez derecede ciddiydi.
"Beni ilgilendirmiyor."
"Merak da etmiyorsun yani ?"
Sen ne diyorsun Gökalp ? Köpek gibi merak ediyorum.
"Etmem mi gerekiyor ?"
Gülümsedi. Boşta kalan sağ elini yeniden cebine koydu. Bakışlarını yüzümden çekip uzanan yola yönlendirirken , "Güzel." dedi ve ekledi.
"En azından gereksiz sorularla kafa şişirmiyorsun."
Yanımdan geçip gitti. Şaşkınlıkla sırtına diktim bakışlarımı. Yürüyordu. Kazık çakmış gibi olduğu yere mıhlanan bana aldırmadan yapıyordu bunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖĞÜN KALP ATIŞLARI
Fiksi Remajaİstanbul'da garsonluk yaparak, kendine özgü dünyada yaşayan bir kızdır Devrim. Annesinin beklenmedik ölümü, babasının soğuk tavırları ve yaşadığı travmalar sonucu, sevimli ve boş şeylerle uğraşarak kendisine eğlence yaratmaya çalışsa da aslında haya...