6

3.1K 294 443
                                    

Marketteydim. Dün eğer Hanji gelmeseydi, alışveriş yapacaktım fakat gelmişti.

Yiyecek bir şeyler alarak kasaya yöneldim. O sırada aklıma hem hoş, hem de garip bir fikir geldi. Hanji, yarın Eren'nin doğum günü olduğunu söylemişti.

Evet, biliyordum bir hastaya ne olursa olsun eşya, alet ve benzeri şeylerin verilmesi yasaktı.

Ama Eren'inde benim gibi, her doğum gününü yalnız geçirmesini istemezdim. Belki benimkini birkaç kişi kutluyordu fakat Eren.. Birçok kişinin gözünde lanet, ucube bir akıl hastasıydı.

Kasada ödemeyi yaparak, marketten çıktım. Aslında ne alacağım hakkında pek bir fikrim yoktu. Çünkü Hanji dışında, ilk defa birine bir hediye alacaktım.

Eren'in neleri sevebileceğini düşündüm. Eren'in elinden hiç düşürmediği bir defteri vardı.

Bu da demek oluyordu ki, ya not tutmayı seviyordu ya da defterleri seviyordu. Evet, defteri bir kenara yazsam iyi olur.

Hastanede birisi vardı. Eren ile ilgilenen başka bir doktor. Galiba benden öncede Eren ile ilgiliydi. Adı da Mikasa'ydı. Belki onunla konuşabilirim.

Vazgeçtim. Konuşmayacağım. Aslında, böyle aptalca bir fikri hangi ara düşünmeye başladım?

~

Eren'e ne alacağıma karar verdiğimde, çok gecikmiştim. Çünkü lanet olası bütün mağazalar kapanmıştı.

Nasıl geçtiğini anlamadığım zamana söverek, evin yolunu tuttum.

Yolda giderken kafamda bir ıslaklık hissettim. Evet, yağmur yağıyordu.

Şansımı sikeyim..

Adımlarımı hızlandırarak, kapüşonumu kapadım.

Sitenin kapısına geldiğimde, koşarak binaya girdim ve kapüşonumu açtım. Cebimden anahtarı çıkararak kapıyı açtım ve içeri geçtim. Sinirli bir şekilde sırılsıklam üstümü koltuğa fırlattım.

"Lanet olsun.. Islanmaktan nefret ediyorum.."

"Ben de."

İçeriden ses gelmişti. Tanrım.. Umarım şu an bir kâbusun içindeyimdir.

Sessiz ve yavaşça odama doğru ilerledim. Koridordaki komodinin üzerinde duran vazoyu alarak birden odaya girdim. Kimse yoktu.

"Sadece bir hayaldi, aptal.."

Somurtarak arkamı döndüğümde, kapıya yaslanmış olarak duran Eren'i gördüm.

"Sence de hayal miydi, doktor?"

Tam şu anda korkmanın sırasıydı. Eren yine sırıtıyordu ve gerçekten hoş durmuyordu. Tam ağzımı açıp konuşacakken sözümü kesti.

"Biliyorum, ne işim var burada?"

Güldü.

"Ne yani, en sevdiğim doktoru ziyarete gelemez miyim?"

Yaslandığı kapıdan kolunu çekerek, bana yaklaştı ve önümde durdu.

"Evinize bayıldım, doktor. Aynı sizin gibi kokuyor. Her yer."

Bu iltifatlar ne anlama geliyordu? Tam olarak kavrayamamıştım olayı. Konuşamıyordum da. Ne olmuştu bana?

Yatağa oturdum ve etrafa bakındım. Ne yapsam kurtulurdum şuan?

"Doktor, beni korkutuyorsunuz."

Ona "Asıl sen beni korkutuyorsun lanet olası piç!" demek istiyordum. Fakat adı üstünde, demek istiyordum.

"Eren.. Hastane bilmiyor, değil mi?"

Dudağı kıvrıldı.

"Siz bana, benden nefret etmediğinizi söylediğinizde mutlu olmuştum."

Nefes verdim. Umarım bu şekilde devam etmezdi.

"Eren, eğer fark ederlerse senin için iyi olmaz."

Bir kaşını kaldırdı.

"Sonra da kendime sordum, acaba ben size karşı ne hissediyorum diye."

"Eren, beni dinliyor musun?"

Elini çenesine koydu.

"Ah, nasıl anlayamadım.."

"Eren!"

Sesli güldü.

"Ben size aşıkmışım, doktor."

Söylediği kelime defalarca beynimde yankı yaparken, Eren gülümseyerek bana bakıyordu.

"Sen, ciddi misin?"

"Hiç olmadığım kadar."

Eren'in kolundan çektim ve dış kapıya yöneldim. Kapıyı açarak dışarı ittim. Kapıyı kapatacaktım fakat Eren araya ayağını koydu.

"Neden beni kovuyorsun?"

Daha demin gülümsemesiyle meleği andıran çocuk şimdi şeytandan farksızdı.

"N-ne demek niye kovuyorsun? Belli değil mi? Seni sevmiyorum."

Kaşlarını çattı.

"Yalan söylüyorsun. Sen bana, benden nefret etmediğini söyledin."

"Ama sevdiğimi söylemedim!"

Eren kapıyı ittirdi. Ben ise yere düştüm. Sızlayan belimi tutarak Eren'e baktım.

"Sorunun ne Eren.. Neden ben?"

Hâlâ ifadesizce bakıyordu. Eğilerek beni yerden kaldırdı. Ben ise soruma bir cevap bekliyordum.

"Ere-"

Eren çenemde olan elini kendisine doğru çekerek, dudağımdan öptü. Evet, tam şu anda onu öldürebilirdim.

"Sorunuzun cevabı bu, doktor. Siz mükemmelsiniz."

Kulağıma eğilerek fısıldadı.

"Ah, tabi hediye seçme konusunda biraz amatörsünüz, ama olsun."

Umutsuz Vaka | Ereri ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin