"Y-yavaş olsana!"
Yavaşça elini sırtımdan çekti.
"Ah, üzgünüm doktor. Kendimi kaptırdım sanırsam."
O kocaman elleriyle zavallı minik sırtımı az kalsın kırıyordu.
"Hem masaj yapmak istediğini söylüyorsun, hem de beceremiyorsun."
Elini çenesine koydu. Muzipçe gülümsedi.
"Becerikli olduğum başka konular var. Denemek ister misiniz?"
'Sapık.'
"Jaeger, seni hemen şurada gebertebilirim."
Bir kaşını havaya kaldırdı.
"Siz mi? Hem neden öyle bir şey yapasınız ki? Beni çok özlediğinizi söylüyordunuz."
Kafamı başka tarafa çevirdim.
"Öyle bir şey söylediğimi hatırlamıyorum."
Yanıma gelip yanağımdan öptü.
"Utanınca ayrı bir tatlı oluyorsunuz."
'Tch.'
'Tatlı falan değilim, aptal'
"Eren."
"Evet?" anlamından gözlerime baktı.
"Bana siz diye hitap etmemeni istiyorum."
Kollarını belime doladı.
"Neden? Daha mı samimi olmak istiyorsunuz?"
Hayır diyerek kollarını ittirdim. Çok yakın duruyordu.
"Peki, artık o şekilde hitap etmem. Ama alışamayabilirim."
Tamam anlamında kafamı sallayarak sırtımı koltuğa yasladım. Yorgundum ve yavaş yavaş gözlerim kapanıyordu..
Uyandığımda yanımda Eren vardı. Kafamı omzuna koyarak uyuyakalmıştım. Gülümseyerek bana bakıyordu.
"Ne zamandır beni izliyorsun?"
Hafif yanakları kızardığında güldüm. Çok tatlıydı.
"S-siz...güldünüz!"
Yanakları daha çok kızarırken suratım eski hâline dönmüştü bile. Niye bu kadar abartıyorlardı? Alt tarafı gülmüştüm.
"Ne var bunda?"
"Gülümseyince karşı konulmaz oluyorsunuz. Sadece benimleyken gülmelisiniz."
'Şimdide kıskanıyor mu? Bu deli, ne tür bir dönemden geçiyor?'
Kaç saattir beni izlediğini bilmiyordum ancak izlemekten yorulduğu belliydi. Bana sarılmıştı ve kafası benden tarafa dönüktü. Gözleri kapalıydı.
'Uyuyor sanırım.'
Elimi kafasına koyup koymamakta tereddüt ettim ilk başta. Elimi saçlarına geçirip okşamaya başladım. Gülümsediğini hissedebiliyordum. Yavaşça yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kapattı ve dudağımdan öpüp geri çekildi.
Kalbimin daha hızlı atmaya başlamıştı. Sanki elimi oraya koymasam, yerinden çıkacak gibiydi. Sakinleşmek için nefes verdim. O ise o şekilde uyuya kalmıştı.
~
"Levi."
Gözlerimi aralayarak sesin sahibini aradım. Tam net göremiyordum ancak karşımdaki kişiyi hemen tanımıştım... Hanji?
Mırıldanır gibi konuşmaya çalıştığımda Hanji bir bana bir de yanıma baktı.
'Yanıma neden bakıyorsun?'
"Eren mi o? Aman tanrım! Sanırım sizi bastım!"
Gözlerimi irileştirerek kaşlarımı çattım.
"Sessiz ol uyandıracaksın."
Kafasını yere eğerek gözlüklerini düzeltti. Gözlüğüne ışık vuruyordu. Yanakları kızarmıştı.
"Levi, Eren için endişeleniyor...Ah, çok hoş."
Sırıttı.
"Uyurken masum duruyor, uyandığında bizi ne bekliyor olacak? Ah, bu arada ilkin mi Levi?"
Anlamamış gibi kırmızı suratına baktım.
"İlkin mi derken? Onunla sevgili falan değilim. Sadece uyuyakalmış."
Hanji gülerek kafasını yanımda yatan Eren'e çevirdi.
"Doktor."
Kafamı yan tarafıma çevirdiğimde Eren'in uyumuyor olduğunu ve sırıtarak bana baktığını fark ettim. Hanji konuştu.
"O nasıl buraya geldi? Yine kaçtı değil mi?"
Eren onu duymamazlıktan gelerek, elimi tutup öptü. İçim bir hoş olmuştu.
"Sevgili olabilir miyiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umutsuz Vaka | Ereri ✔
FanfictionLevi Ackerman, bir hasta ile tanışır. [eren X levi] • attack øn titan fanfictiøn •