25

2.8K 219 217
                                    

"Sana demiştim, değil mi?"

Ensemden tutup,beni kendine yaklaştırdı.

"O günün yakın olduğunu, sana demiştim Levi."

Yanağımdan öperek geri çekildi, masasına oturdu. Bir süre gözlerini etrafta gezdirdi. Gülümsüyordu, ilk defa bu kadar sıcak ve samimi bir şekilde güldüğünü fark etmiştim. O, çok mutluydu. Ve onu öyle görmek, beni de mutlu ediyordu. Gözlerini kısarak kıkırdadı.

"Hâlâ deli diyecek misin?"

Gözlerimi kaçırarak, dudağımı büzdüm.

"Ne yani, demeyeyim mi? Hala deli olduğun aşikâr."

Oturduğu sandalyeden kalkarak yanıma geldi, üzerime doğru eğildi.

"Sana deli olduğum doğru."

Göz devirerek, ittirdim.

"İşinin başına dön, deli doktor."

Oflayarak masasına oturdu.

"Azcık işten kaytarsam olmaz mı?"

Kollarımı göğsümde kenetleyerek kafamı olumsuz bir biçimde salladım.

"Hem, sen neden başımda dikiliyorsun?"

Gözlerimi kaçırarak, kollarımı gevşettim.

"Belki bir şeyi yanlış yaparsın, kim bilebilir?"

Muzipçe gülümsedi.

"Beni mi özlüyorsun?"

"Hayır."

'Evet.'

Hayır dedim. Sen neden jenerik müzik gibi atlıyorsun?

"Hm, öyle olsun bakalım."

Kapı bir hışımla açıldı, içerisi hangi nedenden dolayı olduğunu bilmediğim çığlıkla dolmuştu. Evet, bu Hanji'ydi.

"Tanrım! Çok romantiksiniz!"

Gerileyerek masaya yaslandım.

"Bizi mi dinliyorsun?"

Hanji kızarmış yüzüne bir sırıtma ekledi.

"Ama çok romantikti! Ah, Eren sen tam bir romantizm adamısın! Bu odun ile nasıl anlaşabiliyorsun anlamıyorum!"

'Hayır, aslında Eren daha odun.'

Eren yanıma geçerek sırıttı.

"Ufak tefek cezalar veriyorum."

Eğer Hanji biraz daha dinleyecek olsaydı, sanırım kan kaybından ölecekti. Ve... Arkasında ki veletler... Tanrım, burada canlı şov yapmıyoruz.

Mikasa Armin'in omzuna tutundu.

"Hey, Eren! Burada bizim gibi insanları düşünerek konuşmalısın!"

Armin sağ elini kalbine koyarak yüzünü buruşturdu.

"Ah, kalbim bu acıyı kaldıramıyor. Sevgilim gelsin!"

Mikasa kafasını Armin'in omzundan çekti.

"Armin, senin sevgilin yok."

Armin ağlar gibi yapmıştı.

"Biliyorum, biliyorum...Belki birisi çıkar gelir diye düşünmüştüm, şansımı deneyeyim dedim."

Tanrım, sap olmak zor olsa gerek.

Hanji'de o ikisine katıldığında garip garip sesler çıkarmaya başladılar, insana ait sesler olmadığında emindim. Daha sonra Zeke gelerek güldü.

"Tanrı aşkına, ne oluyor?"

Eren elini hareket ettirdi.

"Üzerlerine gitme, zor bir durum."

Zeke kafa sallayarak Eren'in yanına geçti. Hayır, neden onun yanına geçiyorsun? Benden korkuyorsun değil mi? Ya da sevgilimden beni ayırmaya çalışacaksın değil mi? Aptal şey.

~

Pieck güldü.

"Gerçekten benziyorsunuz."

Eren gözüne gelen saçı geriye attı.

"Ben daha yakışıklıyım."

Zeke çıkıştı.

"Kim diyor onu? Pieck, ben daha yakışıklıyım değil mi?"

Pieck gülümseyerek elini çenesine koydu.

"Evet."

Connie gülümsedi, elinde ki kahve bardağını masaya koydu.

"Bu hastane uzun zamandır böyle değildi."

Jean'da Connie'ye bakarak onayladı.

"Evet, herkesi bir arada görmek çok güzel."

Evet, herkesi böyle görmek çok güzeldi. Hastanedeki o kasvetli hava, yok oluvermişti sanki. 

Hanji o sırada gözünde ki yaşı sildi. Diğerleri de ağladı ağlayacaktı. Kafamı Eren'den tarafa çevirdiğimde, gülümseyerek bana bakmakta olduğunu fark ettim. Elimi tuttu.

"Sana gerçekten deli oluyorum, doktor."

Umutsuz Vaka | Ereri ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin