21

2.2K 205 239
                                    

Şu an Armin'in evindeydik. Hanji'ye büyük bir sürpriz yapmıştık ve oldukça sevinmişti. Hatta mutluluktan ağlamıştı.

Gülümsememe engel olamıyordum, her şey gerçekten de öteydi. En sevdiklerim hep yanımdaydı.

Hanji hediyelerini açarken yüzündeki ifadesinden her şey okunuyordu. Hediyeleri oldukça beğenmişti. Gerçi, Hanji'ye kalsa hediyeye falan gerek yoktu.

Eren alışveriş merkezindeyken Hanji'ye hediye bakmaya gideceğini söylemişti, geldiğinde de ise ne hediye aldığını söylememişti. Sürpriz yapmak istiyor olmalı diye düşünmüştüm.

"Ah, üzgünüm ben vermeyi unuttum."

Kafamı arkama çevirdiğimde, Eren kendi hediyesini aramakla meşguldü. O sırada herkes birden ellerine kadehleri aldılar. Hanji gülümseyerek bir yandan da gözünde ki yaşları sildi.

"Herkese çok teşekkür ediyorum!"

Connie olduğu yerde zıplayarak.

"O halde, nice yıllarına Hanji-san!"

Kadehler havaya kalktı ve herkes birden bardaklarını birbirine vurup gülüşmeye başladı.

Ben içme taraftarı değildim, bunun sonrası da vardı. İçkiye dayanıklı olmadığımdan değil, bir kere sarhoş oldum mu ayılmam uzun zaman alıyor.

"Sonunda buldum."

Eren ayağa kalkarak paketi masaya koydu. Arkama geçerek kollarını belime doladı, kafasını kafamın üzerine koydu.

"Parti bitince hediyeyi versem daha iyi olacak sanırım. İçmiyor musun bu arada?"

"Tch, pek sevmem."

Kafasını kafamın üzerinden çekerek yanağımdan öptü.

"Sen neyi seviyorsun ki canım? Ah doğru ya!"

Kulağıma yaklaşarak fısıldadı.

"Sen beni seviyorsun."

Kulağıma fısıldaması, içimin hafif ürpermesine sebep olmuştu.

Vakit ilerliyordu ve yavaş yavaş birileri partiye veda etmeye başlamışlardı.

Saat 1'e geliyordu, aslında bende gitsem iyi olabilirdi. İçmediğim halde sersemlemiş gibi hissediyordum. Başımın ağrısından olmalıydı.

Eren yanımdan kalkarak, masanın üzerine koyduğu hediyeyi aldı ve Hanji'nin yanına gitti. Hanji sarhoştu ve aptal aptal gülerek dengede durmaya çalışıyordu.

Hanji elini Eren'in omzuna koyarak, ona dayandı. Daha sonra ağzını yayarak konuşmaya başladı.

"Aahh, sağol Eren! Ama biliyor musun onu açamayacak kadar yorgunum! Sen açar mısın benim için?"

Eren gözlerini kısarak güldüğünde gözlerini hızlıca benden yana çevirip aynı hızla hediyeyle buluşturdu. Hediyeyi açmaya başladı.

Hediye uzun, kalın bir şeydi. Ne almış olabileceğine ihtimal veremiyordum.

Hediyeyi tamamen açtığında paketini yere attı. Hanji ise yere düştü düşecek olan gözlüğünü düzeltiyordu. Ağzı yarım karış aşağıdaydı.

"Hediyeyi beğendin mi, Hanji?"

Benimde ortamda bulunanlardan farkım yoktu.

'Ne? Bıçak mı?'

Eren sırıtarak etrafa göz gezdirdiğinde, gözlerinin beni bulması fazla uzun sürmemişti.

"Ya sen? Sen beğendin mi?"

'Cidden, onun normal birisi olduğunu falan mı düşündün?'

Ortamda büyük bir sessizlik hakimdi. Eren'in kahkahası hariç.

"Neden bir şey demiyorsunuz? Beğenmediniz mi?"

Mikasa ve Armin birbirine tutunarak ne olduğunu kavramaya çalışıyordu. Connie ve Jean ise hareket etmeden pür dikkat Eren'e bakıyorlardı. Armin, kızarmış yanaklarının altında ki ağzını oynattı.

"O-onu Hanji-san için mi aldın?"

Eren bıçağı eline sürterken, gözlerini de bıçaktan ayırmıyordu.

"Evet. Güzel, değil mi?"

Bu bakışmalar sürmeye devam edemezdi. Bu yüzden ağzımı araladım.

"Bıçağı bana verir misin? Nasıl bir bıçak, merak ettim doğrusu Eren."

Eren bana yaklaşarak, baş parmağını dudağımın üzerinde gezdirdi. Sonra elini çekerek odanın ortasına geldi.

"Niye suspus oldunuz ki? Garip bir şey mi yaptım?"

Hanji sandalyeye oturarak yüzünü ovuşturdu.

"Bıçak."

Eren kahkaha attı.

"Korkuttum mu? Kusura bakmayın!"

Yere attığı paketi alarak içini bir daha karıştırdığında, eline bıçakla neredeyse aynı boyutta bir şey aldı. Kılıfı olmalıydı.

Bıçağı Hanji'ye uzattığında, Hanji bir ona bir de bıçağa bakıyordu. Tereddütle eline bıçağı aldı.

"Kadınların yabancılardan kendini savunması önemlidir, değil mi?"

'Baş belası deli... Bir şey yapacaksın sandım.'

Herkes derin bir nefes verdiğinde, Eren karşıma gelerek elini uzattı. Elini tuttuğumda da beni çekerek oturduğum koltuktan kaldırdı.

"Gidelim artık, geç oldu."

Onaylar biçimde kafamı salladım.

~

"Orada herkes bir şey yapacaksın sandı, biliyorsun değil mi?"

Eren avucunu yanağına koydu.

"Deli olduğumu her seferinde hatırlatmak zorundalar mı?"

Yüzünün asıldığını görünce, sarıldım.

"Ben seni böyle seviyorum, başkalarını boş ver."

Elini kafama atarak öptü.

"Bir tek seni düşünmemi istiyorsun yani? Olur, zaten hep seni düşünüyorum."

Yanağımdan makas alıp tekrar öptü. Oturduğumuz koltukta biraz oynaştıktan sonra açık olan televizyonda gözlerini gezdirdi.

"Evlensek mi?"

Umutsuz Vaka | Ereri ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin