24

2K 180 194
                                    

"Ne yani? İnanıyor musun cidden bu tür şeylere?"

Kafasını benden tarafa çevirip yüzünü buruşturmuştu.

Şu anda Zeke, Eren ve ben oturuyorduk, ve yaklaşık yarım saattir Zeke bize ağlayarak gördüğü rüyayı anlatıyordu.

'Bitmiyorlar, bebek gibiler.'

"Ama ç-çok gerçekçiydi! Hem senin deli olduğunu öğrenmek üzücü olurdu..."

Eren somurtarak Zeke'ye bakıyordu.

"Sarılmayı bırak."

Zeke daha çok ağlamaya başladı. Uzatarak "Eren." Dedi.

"Sen de ölmemişsin!"

Daha sonra ağlamaya devam etti. Eren omzunda olan Zeke'nin kafasını okşadı.

"Hm, geçti geçti."

'Jaeger, o ellerini kırmamı mı istiyorsun?'

Zeke buraya sırf gördüğü rüya için gelmişti. Aslında,onu böyle görmek beni üzmüştü. Ayrıca bana bu kadar değer verdiğini bilmiyordum.

Gerçekten etkilenmiş olacak ki, üzerinde pijama vardı hatta. Tanrım, bazen kendimi başkaları yüzünden sorguluyorum.

Eren yere bakan gözlerini kırpmadan ağzını araladı.

"Rüyanda Levi beni Hanji'nin bıçağı ile öldürdü diyordun, sen nereden biliyorsun bıçağı?"

Zeke buğulanmış gözlüklerini kıyafetiyle silerek taktı, konuştu.

"Buraya geleli 1 hafta oldu. Dün Hanji'nin elinde görünce korkmuştum, Hanji de senin hediye aldığını söyledi. Aferin, aferin."

Diyerek hafifçe sırtına vurmuştu. Eren Zeke'nin elini ittirdi.

"Şunu yapmayı kes, Zeke."

"Bence de, kesmelisin."

Zeke sırıtarak bana bakıyordu. Peki... Onun yüzünü dağıtmalı mıydım?

"Peki, bir daha yapmam."

Daha sonra gelerek bana sarılmıştı. Sanırım yine ağlıyordu. Daha sonra Eren ayağa kalktı ve Zeke'yi benden uzaklaştırdı.

"Hey, temas yok."

'Beni kıskandı.'

Zeke ayağa kalkarak kapıya yöneldi. Boğazını temizledi.

"Her neyse, lütfen bunu kimseye anlatmayın."

Bunu derken Eren'e ölümcül bakışlar yollayıp gözlerini kısmıştı. Eren'in de ondan bir farkı yoktu.

"Aranızda ne yaşadığınızı bilmiyorum ancak şunu kesin."

Zeke kafasını salladı.

"Eren birine söylemesin."

Eren umursamazca kafa salladı.

"Hm, söylemem."

Zeke gittiğinde rahat bir nefes vermiştim. Eren sırıtarak bana bakıyordu.

"Levi, benim doktor olduğumu düşünsene."

'Doktor bir Eren...Tapılası bir mutant... Aynı şeyler sanırım.'

"Sen doktor olamazsın."

Niye diyerek dudaklarını büzdü.

"Çünkü ben bir deli olamam."

Gülerek yanağımdan öptü.

"Çok tatlısın."

'Bir şey mi isteyecek? İltifatlar falan?'

"Tatlı falan değilim, kör müsün?"

Göz devirerek beni taklit etmişti.

"Totlo folon doğolom, kor moson?"

Tabi buna taklit etmek deniyorsa.

'Kabul et, hoşuna gidiyor.'

Hayır, senin hoşuna gidiyor.

'Levi, biz aynı kişiyiz.'

Lanet olsun, umrumda değil.

Bana bakıyordu, ama dalmış gibiydi. Gözünü kırpmadan konuştu.

"Kaldığımız yerden devam edebilir miyiz?"

'Evet.'

Ayağa kalkarak üzerine eğildim.

"İstersen baştan alabiliriz."

Güldü.

"Neden olmasın?"

Umutsuz Vaka | Ereri ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin