XXVI
Günlerini daima çok düzenli bir şekilde yaşayan Nikolay, bir gün eve alışılmadık bir şekilde çok geç bir saatte ve büyük bir heyecan içinde geldi ve içeri girer girmez, üzerini bile çıkarmadan konuşmaya başladı:
"Biliyor musun, bugün yoldaşlardan biri hapisten kaçmış. Hangisi olduğunu öğrenemedim ama..."
Ana tüm vücudunu saran heyecanla sendeledi ve bir sandalyeye çöküverdi. Zar zor çıkan bir sesle, "Pavel'ciğim olabilir mi?" diye sordu.
"Evet, elbette," dedi Nikolay omuzlarını kaldırarak. "Bu yoldaşı bulup gizlemek gerek. Saatlerdir belki rastlarım diye sokaklarda dolaştım durdum. Bu saçma bir hareket ama bir şeyler yapmak gerekiyor. Aklıma yapacak başka bir şey de gelmiyor. Tekrar çıkacağım."
Ana, "Haklısın, ben de çıkıyorum!" diye atıldı.
Nikolay, anaya, "Siz gidip İgor'a bir bakın bakalım bildiği bir şey var mı," dedikten sonra hızla evden çıkıp gitti.
Ana da çabucak başına bir örtü alıp onun ardından çıktı. Gözlerinin önünde bulutlar uçuyor, kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor ve onu olabildiğince hızlı yürümek için zorluyordu. Başı önünde, etrafındaki hiçbir şeyi görmeden umutla yürüyor, "Belki de oradadır," diye içinden tekrarlayıp duruyordu.
İgor'un evinin önüne geldiğinde sıcaktan ve yorgunluktan nefes nefese kalmıştı. Merdivenleri çıkmaya başlamadan bir süre durdu, adım atacak hali kalmamıştı. Bir anda gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi oldu ve elinde olmadan, bastırmaya çalıştığı küçük bir çığlık dudaklarının arasından fırladı ve gözlerini kapadı. Vesofçikof'un elleri cebinde kapının önünde durduğunu görmüştü. Gözlerini yeniden açtığında ise orada yoktu.
"Herhalde yanlış gördüm," diye düşündü ve dikkatle çevreyi dinleyerek, ağır ağır merdivenleri çıkmaya başladı. Sonra merdivenin kıvrımından aşağı doğru bir göz attı, çiçekbozuğu bir yüz kendisine gülümsüyordu.
Oğlunu görme umudunun yıkılışıyla içi sızlayarak, alçak sesle, "Vesofçikof!" diye seslenip merdivenlerden inmeye başladı.
Vesofçikof, ona eliyle de gitmesini işaret ederek, "Sen git!" diye karşılık verdi.
Ana merdivenleri koşarak çıkmaya başladı. Hızla İgor'un odasına daldı ve yatağında yatmakta olan adama, nefes nefese, "Nikolay burada, hapisten kaçmış," diye fısıldadı.
İgor yatakta doğrularak, hırıltılı bir sesle, "Hangi Nikolay?" dedi. İki Nikolay vardı içerde...
"Vesofçikof," diye karşılık verdi ana.
"Öyle mi? Çok iyi," dedi İgor.
O sırada Vesofçikof odaya dalmış, kapıyı sürgüleyip şapkasını çıkarmış ve saçlarını düzelterek gülmeye başlamıştı. İgor dirseklerinin üzerinde doğrularak memnun memnun başını salladı ve "Hoş geldiniz efendim," dedi.
Nikolay bütün yüzünü kaplayan bir tebessümle ananın yanına gelip elini tuttu ve "Sokakta seni görmeseydim, neredeyse hapishaneye dönecektim," dedi. "Bu şehirde tanıdığım kimse yok, bizim mahalleye gitmeye kalksam anında yakalanırım. Artık kendi kendime, 'Ahmak herif, ne diye kaçtın ki,' diye düşünmeye başlamıştım. Derken ne göreyim, sokakta Nilovna koşar adım gidiyor. Hemen peşine takıldım."
Ana merakla, "Kaçmayı nasıl becerdin?" diye sordu.
Vesofçikof sarsak adımlarla yatağın kenarına oturdu, şaşkın bir ifadeyle omuzlarını kaldırdı ve anlatmaya başladı:

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ana
Ficção GeralAna adlı roman 1868-1936, doğduğu kente sonradan Gorki adı verilen büyük Rus yazarı Maksim Gorki'nin en ünlü eseridir. Bu romanın ilk basımı 1907 yılında gerçekleşmiş daha sonra, bu romanı Gorki'yi yaşadığı kente adını verdirecek kadar büyük bi...