"ASLINDA BU ROMANIN KÖTÜ KARAKTERİ BENİM."

30 4 2
                                    

"Bazen rüyalarıma giriyor. 'Seni çok seviyorum canım kızım.' diyor. Ben cevap vermeden yok olup gidiyor.' 

   Çatıya çıkarken aklımdan Fırat  geçiyordu. Kim bilir nerede uyu... Bir dakika orada biri mi vardı? Elimi yumruk yaptım. Ve yavaşça ilerlemeye başladım. Bir yandan da düşünüyordum. Kesin Kaya uykuya dalmıştı. Çocuğun işini bitirdikten sonra Kaya'dan nöbeti alsam iyi olurdu. Ve dikkatli olması konusunda onu uyaracaktım. Tam aklımdan bunları geçiriyordum ki çocuğun sesini duydum "Dicle, herhalde bana vurmayacaksın değil mi?" 

   Ay ödüm kopmuştu. Bu kişi Fırat'tı. "Gelsene yanıma, ne duruyorsun orada?"

   Yavaşça yanına oturdum. Yanına oturmak bile beni heyecanlandırmaya yetmişti. Fırat elindekileri bana gösterdi. "Ben de tam sana bunları göstermek istemiştim. Baban bunları görmeni istemişti." Şaşkınlıkla elindeki kutuyu elime aldım. Bu arada ellerimiz temas etmişti. Hızlıca ellerimizi çektik. İkimizin de yüzü kızarmıştı. "Neden babam bunları senin bana vermeni istesin ki?" "Sanırım içindeki mektubu okuman gerekiyor ilk başta..." "Mektup mu?" 

   "İçindeki..." 

   İncitmekten korkar gibi kutuyu açtım. Kutudan eski bir mektup çıktı. Şöyle başlıyordu mektup:

   "Sevgili kızım;

   Bu mektubu bulduysan eğer Fırat oğluma kavuşmuşsun demektir. Ona güven ve sımsıkı sarıl. O senin bu hayattaki tek dostun ve tek sığınağın. Bak senin hayatına bütün belaları açan benim kızım. Aslında bu romanın kötü karakteri benim. Meraklandığını hissedebiliyorum. O yüzden her şeyi baştan anlatacağım. Gençken çok uçarıydım. Kulüplerden kulüplere koşardım. Babam - yani rahmetli deden - çok zengin bir iş adamıydı ve ben de bunun tadını fazlasıyla çıkarıyordum. Zekiydim ama zekamı kullanamıyordum. Şirket batma noktasına gelmişti. Babam eğer evlenip bir yuva kurup akıllanmazsam bana asla bir kuruş koklatmayacağını söyleyince evlenmek zorunda kaldım. Ama hayatımda o kadar  kadın vardı ki... Allah' tan babam beni beşik kertmesi yapmış (!) Annen Aysel'in kahveyi getirişinden anladım para sevdalısı olduğunu. Hayatımdaki diğer kadınlardan bir farkı olmadığını. Babama kaç kere evde bu kız olmaz diye direttiysem babam benim asıl istediğim kızı istememişti. Benim beğendiğim kız ... Neyse boşver ... Sen bana çekmişsin. Fırat sana söyler. Babası Selim'den bile sakladım o kızı. Doğduğunda seni ona benzettim  hep. Zaten baba olmanın mutluluğunu tadında Aysel umrumda olmadı bile... Seni hep onun gazabından korumaya çalıştım. Ama bu mektubu bulduğuna göre ben görevimi halledemeden vefat ettim ve annen dur tahmin edeyim ... Evleniyor değil mi? Tekrardan özür dilerim kızım Dicle'm"

                                                                                                                                            AYKUT ACAR 

    Soran gözlerle Fırat' a baktım. "Kim olduğunu merak ediyorsun değil mi? Ve söyleyeyim mi annem de senin gibi güzelmiş." 

   "Dur bir dakika... Annenden mi hoşlanıyordu?" 

   "Evet. Ama deden, annem fakir olduğu için evlenmesine izin vermedi. Baban da benim onun emaneti olduğuna inandığı için babamla beni evimizden çıkan bir yangın sonucu, evimizin kullanılamaz hale geldiğini görünce yanına aldı. Ama annen de biliyordu ve beni çekemedi. Babama söyledi ve bizi ayırdı Dicle. Hem babalarımız hem biz ayrıldık. Babam çok sinirliydi. Arabayı o kadar hızlı kullanıyordu ki kaza yaptık." dikişini gösterdi. "E ne diyorsun?" Ağlıyordum."Bazen rüyalarıma giriyor. 'Seni çok seviyorum canım kızım.' diyor. Ben cevap vermeden yok olup gidiyor.' dedim. Ve devam ettim. "Bir daha gelecek diye uyuyamıyorum." 
 

DİCLE VE FIRAT(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin