"Ben en azından katilimi tanıyorum. Fakat sen bir gün sevilmediğin bir yürekte, kim vurduya gideceksin..."
"Anlıyorum seni hem de çok iyi..." Fırat'a sinirle baktım. Nesini anlayacaktı o? Anlamıyordu. Sadece beni teselli etmeye çalışıyordu. Ama boşunaydı. Ve o da gazabıma uğrayacaktı. "Allah aşkına Fırat! Ne anlarsın? Neyini anlayacaksın? Benim artık hiç kimsem yok. Ben yapayalnızım. Babam gitti, arkasında bir kız çocuğu bıraktı. Anlıyor musun beni?"
Fırat da bağırmaya başlamıştı artık "Anlamadığımı mı sanıyorsun? O kazada ne olduğunu sordun mu? Ha sordun mu! O kazada ben babamı kaybettim. Ve 'Hepsi annenin suçu!' dedim mi sana hiç! Sen hep babanlaydın. Ben ise sokaklardaydım. Kaya ile nerede tanıştım sanıyorsun? Sen okulda okumayı öğrenirken, ben burada - evet bu sokaklarda - yaşam mücadelesi vermeyi öğreniyordum! Anladın mı beni?"
Şok içinde kalmıştım. "Ben ... Ben ... Özür dilerim. Ailecek sana yaşattıklarımız için. Ve hayatına dahil olduğum için. Böyle birdenbire." Omuz silktim ve göz yaşımın akmasına izin verdim. Göz yaşım yanaklarımdan usulca süzüldü. "Merak etme. Zaten annemin boşandığını duyduğum anda gideceğim buradan."
Fırat "Dicle..." diye seslendi ama ben ayaklanmıştım bile. Bizi izleyen Kaya, Selin, Deniz ve Ali' nin yanından geçerken Selin'in "Ay Fırat'ım! Sana bir şey olmadı değil mi? Bu kız sana bir şey yapmadı değil mi?" dediğini duydum. Hemen arkamı döndüm ve şöyle cevap verdim:"Ben en azından katilimi tanıyorum. Fakat sen bir gün sevilmediğin bir yürekte, kim vurduya gideceksin..." dedim. Oğlanlar ağızlarını tutuyordu Fırat'ın korkusundan. Çünkü, fena laf sokmuştum ve Fırat' ın gözlerini açmıştım. Biraz olsun. Çünkü, Selin'in Fırat' tan hoşlandığını zeka geriliğim olmadığı için anlamıştım. Ve içimden "Biliyordum. Ali gibi yapacaktı bu da."
Sonra bir köşeye kıvrıldım ve uyumaya çalıştım ama uyuyamadım. Sabaha karşı uykuya dalmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİCLE VE FIRAT(TAMAMLANDI)
Chick-LitACABA DİCLE'NİN DİCLE NEHRİ GİBİ AKAN GÖZYAŞLARINI FIRAT DİNDİREBİLECEK MİYDİ?