ŞART

32 3 2
                                    

"Hepimiz kahkahalarımızı gözyaşlarımızla ödüyoruz."

    Düşüncelerimi Fırat'a anlattığımda gözleri büyüdü. "Olmaz!" diyor başka da bir şey demiyordu. "Neden olmaz Fırat?" dedim. Fırat biraz düşünceli bir sesle "Senin hırsızlık yapmanı istemiyorum. Anladın mı beni?" dedi. Ben de onu şöyle cevapladım: "Bu hırsızlık değil. Onlar zaten benim param. Ayrıca o paraların yerini bir tek ben biliyorum." 

    Fırat düşündü. Bir süre sonra "Tamam." dedi. Sevinçle Fırat'a sarıldım. Fırat "Tamam kızım. Boğuluyorum." demeseydi benim onu bırakmaya niyetim yoktu. "Dur ama bir şartım var! Öyle kolay kaçamazsın benden." İçimden 'Zaten istesem de senden kaçamam." desem de dışımdan "Söyle bakalım şartını.' dedim. Ve bu arada utançtan yerin dibine girdiğimi söylememe gerek var mı? Hem sevmiyorum diyorsun hem de sarılıyorsun? Yemin ederim bir kaç bölüm önceki Selin hakkındaki sözümü geri alıyorum. Zeka geriliği olan benim. "Kaya ve ben de seninle geleceğiz." 

   "Ama..." "... ama burası boş kalır." 

    "Biliyorum. Ama Ali bilmesi gereken her şeyi biliyor. Ona bırakabilirim." 

   "İyi, peki madem." 

   Kaya' yı bulduk durumu anlettık. Sıra Ali'ye geldiğinde Ali bizimle gelmekte ısrarcı davrandı. En sonunda onu da bir bahaneyle gönderince rahattık. 

   

Yolda yürürken hiçbirimiz ses çıkarmıyorduk. Kendi çapımdan olayı yorumlarsam ben biraz korkulu, biraz heyecanlı, biraz da sinirliydim. Çünkü bugün annem evleniyordu. Yani hesaplarıma göre. "Ev bu tarafta mı?" diyen Kaya'nın sorusuyla kendime geldim. Bir sağa, bir de sola bakındım.  Bilmiyordum. Bunu Fırat da fark etmişti. "Evinizin yeri değişti mi son 19 yıl içinde?" "Hayır." 

   Fırat gülümseyerek "O zaman soldan." 

   "Sen nereden..." 

  "Hayatım seni takip etmekle geçti Dicle... Ta ki sen Ali'yle çıkana kadar..."

  "Ben ... ben..." 

"Salla." Acıyla gülümsedi. "Her şey geride kaldı." Ve önümüze geçti. Gözümden bir damla yaş süzüldü. "Hepimiz kahkahalarımızı gözyaşlarımızla ödüyoruz." diyen Kaya'nın sesiyle kendime geldim. "Peyami Safa'nın bir sözüdür." diye devam etti. Gülümsedim acı acı. "Ve tam oturdu şu anki duruma." 

 "O çocuğu dövmesinin sebebi sensin." 

   Duyduğum şeyi idrak etmekte güçlük çekiyordum. "Sizi dinledim. Ve bu yüzden Fırat'ı suçlayamazsın çünkü kendine göre haklı sebepleri var." diye fısıldadı. 

   Fısıldamam gerektiğini anlamıştım ve ben de ona şöyle dedim - tabii fısıldayarak - "Neymiş peki bu kadar haklı olmasına neden olan sebepler?" 

   "O çocuğun babası mafya anladın mı? Senin de  başının belaya girmesini istemiyor. Ve bu çocuk yüzünden bir gün nezarethanede yattı." 

    Tam "Ne!" diye çığlık atacaktım ki Fırat "Geldik!" dedi. "Dicle, gizli geçitten değil mi?" Gizli geçidi nereden bildiğini soramayacak kadar şaşkın ve üzgündüm. Boşu boşuna bir aşkı başlatmadan bitirmiştim. Sırf bir kıskançlık yüzünden. O sırada Fırat' ın 'Yalvaracaksın ama!' sözü çınladı kulaklarımda. Özür dilemeliydim. Hem de hemen. Ama önce Deniz'in işini halletmeliydik.

   Girdiğimiz geçit kullanılmaya kullanılmaya eskimişti. Gelin odasının olduğunu tahmin ettiğim bir odadan annemin sesi geliyordu. "Ay Gülseren saçıma dikkat et! Bu ne biçim giydirmek Aygül! Ay vallahi çıldıracağım buralarda!" Göz yaşlarımı saklamaya çalışarak "İlerleyelim!" O sırada Bahri'nin odasından Bahri ve Ahmet'in sesleri geliyordu. "Dinleyelim!" dedim. İçime mi doğdu ne? Ahmet "Baba, Selin arıyor." Selin mi? Birbirimize baktık. "Yok ya tesadüftür." dedim. Diğerleri de beni onaylarcasına başlarını salladılar. "Ver bakayım." "Alo, Selin, ne oldu?  O kız oradayken arama demedim mi ben sana?" "Ne demek kız kaçmış?" "Nerede peki?" "Bilmiyor musun?" "Tamam, kapat hadi çok yazıyor." "Asım'ı arayacağım Ahmet. Sen kapıya bak da gelmesin şu Allah'ın cezası para avcısı!" Annem hakkında konuşuyordu pis adam. Dişlerimi sıktım. Fırat ve Kaya kolumdan tuttular. Yoksa saldıracaktım. Hem bu kızın kim olduğunu öğrenmeliydik. "Alo Asım..." Sesi çirkinin sesi, düşüncelerimi böldü. "Kız kaçmış. Demek ki çöplük boş. O zaman saldırıyı düzenleyin. Bakalım bu sefer kızın da sen de kaçabilecek misin mi  Aykut Acar? Ölmediğini biliyorum. Bakalım kızının cesedini evinin önüne atınca çıkacak mısın meydana?" Kötü insanlar nasıl gülüyorsa öyle güldü. Ahmet de aynı şekilde... "Çabuk... Hemen onları durdurmamız lazım." 

   Kaya "Selin..." 

   Fırat ise sinirli bir şekilde "Bırak şimdi Selin'i haydi kalkın." 

   Gittiğimizde kimseyi bulamadık. Ararken sağımdaki Kaya birden kayboldu. Tam sormak için Fırat'a dönecektim ki bir karaltı Fırat'ı aldı. Bana bir şey koklatıldı ve birden uykuya daldım.

    


DİCLE VE FIRAT(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin