"Gözlerin, gözlerin bana aklımı kaybettiriyor ama ancak İncilerinle buluşunca yolumu bulabiliyorum. İnci, ben sana bakmazsam kaybolurum. Issız sokaklarda kaybolacağıma senin her karesi sedef dolu ömründe kaybolmaya ilk gün razı geldim ben. Seninle h...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
💔
Bence, aç ayı gayet de oynayabilir!
Sinirliyken ya da stres içerisindeyken etrafa saldırıp zarar veren insanlara gerçekten saygı duyuyordum. Sonuçta bir eşyaya zarar veriyordun. Yerine getirilebilir bir şeye. Benim gibi daha önce tarifi bile denenmemiş kekler, yemekler yaparak insanları zehirlemiyorlardı.
Gecenin bir yarısı hastanelik olmuştuk. Kardeşlerim kusmaktan bitap düşmüş halde serum yerken babam beklemekten sıkılmış koridorda ileri geri turlayıp duruyordu. Onlara suikast düzenlediğimin bilincindeymiş gibi kekten tek parça almamıştı. Fakat hayatlarında hiç kek görmemiş gibi keke saldıran kardeşlerimi de durdurmamıştı. Bir dilim onları hastanelik etmeye yetmişti. Benim ise tek yaptığım şekil bakımından keke benzeyen ama tat konusunda Eda'nın söylemlerine göre çamaşır suyundan farksız olan şeyi, imha etmek oldu.
Çöpe bile atmadım. Sonuçta onu kurcalayacak hayvanlara yazık olsun istemem. Kardeşlerime de olsun istemezdim. Belki...
Belki para karşılığında Çınar'ı eve almalarının hesabını tamamen bilinçsiz ve isteksizce sormuş olabilirdim.
Gözümü hangi noktaya sabitlersem sabitleyeyim her yere virüs gibi yayılmış beyaz renkler boş midemde çalkantılar yaratıyordu. Babamın adımları da beynimi ezmeye başladığında ayaklarımı kapısı açık odaya sürüdüm. Gülmek için uygun bir ortam olmadığını bilsem de kardeşlerimin limondan bile ekşi ve sarı suratına bakarken kendinizi tutmak pek mümkün olmuyor. Yine de ciddi olacağım.
"Neden ellerinde kelepçe yok? Polisler neden hala gelmediler? Mirasa tek başına konmak için yaptın değil mi?"
Kanına narkoz bile karışmayan Eren'in saçmalıklarına gözlerimi devirdim.
"Bir daire ve değeri yüz bin bile olmayan araba mı miras diye bahsettiğin şey?"
"Bu kadar fakir olduğumuzu bilmiyordum."
Kısık sesiyle ve karnındaki eliyle can çekiştiği her halinden belli olan kız kardeşim isyanını içinde tutamıyor. İğneden deli gibi korkar ve bunu on beş dakikadır takılı duran iğneye kolunu delen bir matkap gibi bakarken oldukça belli ediyor. Niyeyse intikamının acı olacağını düşünmeden edemiyorum. Böyle konularda oldukça kindar bir yapıya sahibiz.
"Ben de benim ölmeme bu kadar meraklı olduğunuzu bilmiyordum."
Sonunda beyaz mermerlerin esaretinden kurtulmayı başaran babam, kolları göğsünde bizi dinlediğini belli eden sözleriyle odaya giriş yaptı.
"Sen sus baba. Bilerek yemedin değil mi?"
Ve bir öğürme sesi. Neyse ki boşaltacak bir midesi kalmamıştı. Ağzını açacak hali olmamasına rağmen bize laf yetiştirmesi sadece ona has bir özellikti. İki yatağın ortasına giren babam ayakta dikilmeye devam etti ve bir şey söyleyeceğini belli edercesine omuz silkti.