Bazı hayaller, gerçek olmayı çok fazla hak ediyor...
Cahit Sıtkı Tarancı🌸
Bu zamana kadar annesizliğin hep büyük bir eksiklik olduğunu düşündüm. Öyleydi de. Fakat bunun yanında inandığım başka bir şey varsa o da bunun ayıp olduğuydu. Utanç duymam gerektiği çevremdeki bilinçsiz veletler tarafından öyle aşılanmıştı ki beynime, buna bir dur diyemedim. İnandım, kabullendim. Utandım. Hatalı ürün olarak gördüm kendimi. Dünyaya fazla, insanlar tarafından hor görülmüş bir neyse saydım.
Annemi affetmeyerek kendime iyilik yaptığımı düşünmüştüm. Asıl kötülük yaptığımı fark edemeden. Annem ben de açtığı yarayı bilerek, bundan memnun olmasa da, onu hep düşüneceğimi sandı. Bazı sebepleri kendimde aradığımı bildiği halde sesini çıkarmadı ve yükünü azalttı. Zihnimin içi bunları fısıldayıp duruyor kulağıma, çünkü artık gerçekleri görebildiğimi düşünüyorum. Beynime Çınar ile beraber bir format atılmış gibi.
Ben, annemin utanmadan yarısını bana yüklediği yükü bugün ona devrettim. Nasıl mı? Aradım. Hiç ayrılmamışız gibi, geçmişin benimle asla alakalı olamayacağını anlatan bir masumluk ve neşeyle, araya sevgi sözcükleri sokmadan fakat hayatımla ilgili şeyleri anlatırken neler kaçırdığını gözüne sokan bir sohbet gerçekleştirdim. Çınar'dan bahsetmedim. Ondan, hayatımda olup biten en büyük şeyi sakındım. Kapatırken öyle neşeliydim ki bunu sorgulayacağına, babamı arayacağına adım gibi eminim. Hatta muhtemelen kafayı sıyırdığımı bile düşünüyor olabilir. Ama biraz da o düşünsün. Ne var yani?
Düne gelecek olursak Alkan Malikanesinden ayrılırken birkaç parçamı orada bırakmam kaçınılmaz olmuştu. Mesela aklımı. Eve tek başıma dönmek istediğimi söylediğimde başta Yiğit serserisi karşı çıkmıştı. Ona ne oluyor, amacı ne inanın bir cevap bulmak zor. Peşine dedektif takmak zorunda bırakmaz beni umarım. Çınar ise onun yanında olduğum sürece evime tek başıma dönemeyeceğimle ilgili birkaç maval okumuştu yol boyu. Ona veda etmek için iyi geceler dediğimde gülümsemiş ve elime uzanıp sıcak avuçları arasında misafir etmişti birkaç saniye.
Bunu neden yaptığına bir anlam veremedim. Çınar başlı başına benim için bir anlam karmaşasıyken bunu çözeceğimi sanmıyorum fakat yine de kalbimin hiç bilmediği halde at koşturmaya başlayışı tebessümünden sonra gerçekleşmişti. Bunu biliyordum. Elimi çekmek istediğimde bir çocuk gibi mızırdandığını biliyordum. Ve Yiğit Alkan dahil, hayatıma beni gerçekten önemseyen birilerinin girdiğini biliyordum. Tüm bunlardan şikayetçi olmam herhalde nankörlük olurdu.
Düşüncelerimin arasında kulaç atarken aynı zamanda söz dinlemez saçlarıma da şekil verebiliyorum. Böyle de bir kralım işte. Prenseslik benim yanımdan geçmez arkadaşlar, lütfen. Telefonuma bildirim geldiğinde kendimi bir eşya gibi yatağın üzerine fırlatıp yuvarlanarak telefonuma uzandım. Çınar. Niyeyse ismi bile zihnimden geçtiğinde kendimi sırnaşık bir kedi gibi hissetmemem imkansız bir hal alıyor.
"Aşağıdayım, İnci Sedef."
Bu adamın adıma karşı bir zaafı olduğunu düşünmem sizce de paranoyaklık değil mi? Peki bir ihtiyaçmış gibi onu söylemeden duramadığını, her söylediğinde vurguladığını ve gözlerinin ışıldadığını söylersem şizofren olduğuma hem fikir olur muyuz? Kendi kendimden utanarak ayağa kalktım ve atmaca operasyonu yapar gibi kardeşlerimin odasına daldım. Öyle hızlı oldu ki neredeyse kapı kırılacaktı.
"İniyoruz."
Harika bir duruş, kendimi tebrik ediyorum. Lakin Dokuzuncu Kolordu Komutanı gibi davranmazsam bugün ortalığın fena halde karışacağını altıncı değil dokuzuncu hissim bile megafonla bağırıyor.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Altı
Humor"Gözlerin, gözlerin bana aklımı kaybettiriyor ama ancak İncilerinle buluşunca yolumu bulabiliyorum. İnci, ben sana bakmazsam kaybolurum. Issız sokaklarda kaybolacağıma senin her karesi sedef dolu ömründe kaybolmaya ilk gün razı geldim ben. Seninle h...