İyi okumalar!
Bölüm Şarkısı; The Rose- You make me back
21.Bölüm;' Cam Kırıkları'
Elinizde bir cam bardağın parçaları olsa, o parçaları birleştirmek için ne yapabilirdiniz? Ben ellerim parçalanıp kanlar akıncaya kadar sıkıca tuttum. Onları yapıştırmam zaman alacaktı çünkü. Ama hiçbir parçayı da kaybedemezdim. O yüzden, sadece sıkıca tuttum. Hiçbir parçayı kaybetmemek için uzun süre yavaş yavaş kan akıtacaktım.
Ali dağılmıştı. O bardağın parçaları gibi apayrı parçalara bölünmüştü. O gün, her ne kadar kollarımda acısını ortaya dökse de kendini toparladıktan sonra beni eve bırakmış ve gitmişti. Kızgındı, üzgündü ve en çok da hayâl kırıklığına uğramıştı. Söylediklerini dinlememem onu sinirlendirmekten çok kırmıştı sanırım. Ve bunun için bağırıp çağırmak yerine gitmeyi tercih etmişti. Sanırım bu bağırıp çağırmasından daha fazla yakmıştı canımı.
Üzerimdeki hırkayla kollarımı birbirine dolayıp yorgun bir nefes bıraktım ve bıraktığım nefes bir sigara dumanı gibi havada yükseldi. Bakışlarım Ali'ye ulaşmaya çalıştığımdan beri olduğu gibi sokakta gezindi. Gelmesini bekliyordum. Kırgında olsa, üzgünde olsa bana gelmesini bekliyordum.
Üşüyen parmaklarımla telefonu kavrayıp ekranını açtım. Saat ikiyi geçmişti. Ali ne aramalarıma cevap veriyor, ne de mesajlarıma bakıyordu. Bu endişelenmeme neden oluyordu. Kızgın da olsa mesajıma cevap verip iyi olup olmadığını bilmeme izin vermeliydi.
Telefonun ekranını kapatırken elimde hissettiğim sızıyla bakışlarım elime gitti ve derin bir nefes aldım. Parmaklarımın arasındaki hafif morartıları farkettiğimde beni daha fazla zorlamaması için ayağa kalktım ve balkon kapısını açtım. Bir şeyler sararsam kısa süreliğine beni idare eder diye düşünüyordum.
Salona girdiğimde yüzüme vuran sıcak hava içimin ısınmasına neden oldu. Kapıyı arkamdan kapayıp mutfağa yöneldim. Mutfak kapısından girecekken bakışlarım çaprazdaki anneannemin odasını buldu. Uyuduğunu farkettim. Bir kaç gündür Ali'de kaldığımı bilse de bana hiçbir şey dememişti. Ezgi yanına uğrasa da beni merak ettiğini biliyordum.
Dudaklarımın arasından verdiğim nefesle mutfağa girdim ve ilk yardım kutusunun olduğu dolaba ilerledim. Mutfak zeminin çıplak ayaklarımda yarattığı yakıcı soğuk parmaklarımı içeri büküp titrememe neden olsa da umursamadım.
Dolabı açıp ilk yardım kutusunu aldım ve ortadaki tezgaha koyup sandalyeye oturdum. Kutuyu açıp içinden ince bir bandaj çıkartırken duyduğum adım sesleriyle beraber anneannemin uykulu sesini duydum.
"Ne yapıyorsun kızım?" Bakışları kutuya sonra da elime giderken hafif bir telaşla yanıma geldi ve ellerinin arasına elimi aldı.
"Ne oldu eline?" Onu endişelendirmemek için alayla konuştum. "Önemli bir şey değil anneanne, sinirlendim birine yumruk attım." Arkasından güldüğümde bakışları biraz olsun yumuşadı ve elimdeki bandajı alıp yanımdaki sandalyeye oturduktan sonra dikkatlice elimi sarmaya başladı.
"Kime attın bakayım o yumruğu, eve geldiğinden beri de çok sessizsin. Ali oğlumla kavga mı ettiniz." Ali'nin yanına eklediği kelime dudaklarımın kıvrılmasına neden olurken istemesem de kafa salladım.
"Ali'ye zarar veren birine yumruk attım. Ali'de bana kızgın zaten. Ali'den duymam gereken bir şeyi başkasından duydum anneanne ve bu konuda hatalıyım. Bana söylediklerini dinlemedim. Ve şimdi çok acı bir şeyden haberim var. Ne yapacağımı bilmiyorum." Sessiz mırıltımla elimi hafifçe sarmayı bitirmiş ve sargıyı sabitlemişti. Beni çok engelleyerek birşey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEYL
Romance"Ali." Bakışlarım büyük eline giderken kuruyan dudaklarımı yaladım ve uzattığı elini sıktım. "Aslı." Kalbim bu kadar hızlı çarparken neler olacağını bilmiyordum. Bu adamın hayatımın dönüm noktası olduğundan haberim yoktu. Yaşım büyük olsa da hayat...