İyi okumalaar!
Bölüm Şarkısı; Car, The Garden- Tree
15.Bölüm; 'Kızlar'
Elindeki kutuya baktım. Bencillik edip sadece yüzüğü alsam olmuyor muydu? Çünkü çok güzeldi. Ama teklif. Olmazdı. Şuan olmazdı. Şuan evlenemezdik. Bu kadar şeyin ortasındayken.
"Ali." Dedim kafamı kaldırıp yüzüne bakarken. Gözlerindeki okyanus bir ayna kadar duru ve pürüzsüzdü. Durulmuştu şuan. Bu iç çekmeme sebep oldu. Ve Ali sanki bunu bekliyormuş gibi kutuyu kapatıp uzanarak elimi tuttu ve elimin içine bıraktı kutuyu. Bakışlarım şaşkınca ona giderken sanki reddedeceğimi anlamış gibi dudak büktü.
"İstemiyorsan da, istediğin gün gelene kadar kalsın. Bu yüzüğü parmağında gördüğümde anlarım ben." Kuruyan dudaklarımı yalayıp kafa salladım yavaşça ve kutuyu tuttum sıkıca. O günün bir an önce gelmesini istiyordum. Her şeyin bittiği, o günün.
"Gidelim." Dediğinde bakışlarımı üzerinden çekip kutuyu cebime koydum ve o arabaya ilerlerken uzanıp elini tuttum. Bu adımlarının durmasına neden olurken omzunun üzerinden bana baktı.
Bakışlarım biçimli yüzünde dolaştı. Şu sıralar kilo vermiş gibiydi. Çene kemikleri daha belirgin yüzü daha çöküktü. İç çekip elimi uzattım ve yanağına yasladım. Kirpikleri titredi. Onu o kadar çok seviyordum ki, kelimelerim yetmiyordu. Ali kısacık zamanda hayatımın merkezi haline gelmişti.
"Herkes cezasını çektiğinde hâlâ böyle bakarsan bana, o yüzüğü parmağımda göreceksin söz veriyorum." Gözlerinin kenarları kırışacak şekilde sevimli bir şekilde güldü ve elini kaldırıp yanağındaki elimi tuttuktan sonra indirip parmaklarımızı birbirine geçirirken mırıldandı.
"O zaman o yüzüğü takacaksın ufaklık. Çünkü sana hep böyle bakacağım. Tek ışığım senmişsin gibi. Çünkü öyle. Şu hayatta yüzümü aydınlatan tek şey senin ışığın. Sakın ışığını esirgeme benden Aslı." bakışları bir anda mutluluktan sıyrılıp puslanarak baktığında parmaklarımı daha sıkı tuttu ve devam etti.
"Birgün sana yalan söylersem, bil ki korktuğumdandır. Seni kaybetmek istemediğimden." duraksadım. Bunu kendisine zemin edinmiş gibi konuşuyordu. Açıkçası bu beni korkuttu. Kaşlarımı çatıp anlamayarak baktım ona.
"Benden birşey mi saklıyorsun Ali? Yoksa bütün bunlar o sır hakkında mı?" derin bir nefes verdiğinde söyleyip söylemeyeceği arasında tıkandım. O an herşeyi dökülecekmiş gibi geldi ve bundan ölesiye korktum. Cansu gibi bir kadını korkutup kaçıran şeye bana neler yapmazdı. O yüzden dişlerimi sıkıp bekledim. Ama söylemedi. Sadece sıkıntıyla bir nefes verip elimi bıraktı ve bana arkasını dönerek arabaya ilerlerken mırıldandı. Bu tuhaf bir şekilde içimi rahatlatmıştım.
"Herşey bittiğinde güzelim. Herşey bittiğinde." İç çekip o arabaya binerken bende arkasından ilerledim ve arabanın önünden dolaşıp yolcu koltuğuna oturdum. Bindikten sonra kemerimi takıp göz ucuyla Ali'ye baktım.
Bana bakmadan arabayı çalıştırıp ani bir manevrayla park yerinden çıktığında yola döndüm. Ellerimi birbirine geçirip derin bir nefes verdim ve omzumun üzerinden Ali'ye baktım. Baktığımı hisseder gibi olduğunda göz ucuyla bana baktı.
"O yüzüğü takıcam biliyorsun değil mi?" Dediğimde derin bir nefes verdi ve göz bebeklerindeki dalgalar eskisi gibi heyecanla hiddetlenirken boğuk bir sesle konuştu.
"Biliyorum." Tekrar yola dönerken mırıldandı.
"Bildiğim için sana bu zamanı tanıyorum güzelim." Dudaklarımda beliren gülümsemeyi saklamadan önüme döndüm ve parmaklarıma baktım. Soğuktan kızarmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEYL
Roman d'amour"Ali." Bakışlarım büyük eline giderken kuruyan dudaklarımı yaladım ve uzattığı elini sıktım. "Aslı." Kalbim bu kadar hızlı çarparken neler olacağını bilmiyordum. Bu adamın hayatımın dönüm noktası olduğundan haberim yoktu. Yaşım büyük olsa da hayat...