Sizi bilemem ama ben bu bölüm çok çok fazla ağladım. Uzun süredir en zorlandığım bölüm oldu. Gecikme için özür dilerim. Umarım beğenirsiniz.
"Dibe vurduğunu sanıp, bir dip daha olduğunu keşfedebiliyordu insan."
- BukowskiBölüm Şarkısı; SALTNPAPER-Look at
12.Bölüm; 'Acı'
Fırtına öncesi sessizlik. Sanırım bunu yaşıyorduk. Herkes duymuştu adamın sözlerini. 'Kaybedeceksin.' Peki herkes inanmış mıydı? Neden kimseden tek ses çıkmıyordu. Neden hepimiz boş boş etrafı izliyorduk. Ben Ali'yi bırakmayacaktım. Bırakamazdım. Peki neden içime birşey oturmuştu? Sanki elimde değilmiş gibi geliyordu artık. Dedikleri çıkacakmış gibi.
"İçmiyor musun?" Ali'nin boş sesiyle etraftaki bakışlarımı çekip omzumun üzerinden ona baktım ve kafamı iki yana salladım. İmâ ettiği yarım içkimi alıp kafaya diktikten sonra masaya bıraktığında bir şey demeden onu izledim. Falcılar çoktan dağılmış davet daha eğlenceli bir hâl almıştı. Ama buna zıt olarak hepimizin suratları asılmıştı. Ceyda Alper'le fazla konuşamamış Alper arkadaşlarının yanına kaçmıştı. Bu durumda yapabileceğimiz fazla birşey de kalmamıştı. Sadece bekliyorduk. Fazla keyifsiz bir şekilde.
"Ceyda'nın yanına gidip geliyorum." Boğuk sesi kulaklarımda yer edinirken bakışlarım duraksadı. Omzumun üzerinden bana bakmayan sert çehresine odaklandım.
"Neden." Dedim tok bir sesle. Ben buradayken neden beni bırakıp gidiyordu şimdi? Tek başıma ne yapacaktım? Mikrofonlarımız vardı, ne söyleyecekse burada söyleyebilirdi. Beni bırakıp gitmesine gerek yoktu.
Kafası kısa süreliğine bana çevrildi. Duygudan yoksun bir şekilde baktı ve dudak büktü.
"Önemli bir şey değil, bir yere ayrılma." Fazla soğuk çıkan sesine rağmen uzanıp dolgun dudaklarını yavaşça yanağıma bastırdı. Normalde olsa kalbimin yerinden çıkacağı bir hareket olsa da duygusuzca olması kalbimin ezilmesine neden oldu. İç çekerken arkasına bile bakmadan gidişini izledim.
Daha sonra gözüm Ali'ye muzip bir ifadeyle bakan Ceyda'ya gitti. Sanki hissetmiş gibi Ali'nin omzunun üzerinden bana baktı ve yüzünde iğrenç bir ifade oluştu. Bu dişlerimi sıkıp ellerimi yumruk yapmama neden oldu. Her adımında Ceyda'nın ona karşı olan gülümsemesi büyüdü. Ve Ali Ceyda'nın masasına ulaştığında hiç beklemediğim bir şey oldu.
A: "Mikrofonu kapat Ceyda." Bununla beraber Ali'nin mikrofonunu kapattığını gördüm. Ve bir hışırtı yayıldı kulağımıza. Ceyda'da öylesine attı elini. Ama hiçbir şey kapanmadı. Sanki bilerek kapatmamış gibiydi. Ali'nin gergin sırtını buradan bile görüyordum. Kısa süreli sessizlikten sonra boğuk sesini duydum.
A: "Alper'le davette konuşamayacağımız anlaşıldı, ona ulaşabilecek tek kişi sensin şuan." Kalın ve içeriden gelen sesi kulaklarıma dolduğunda parmaklarım masanın kenarına tutundu.
C: "Sen nasıl istersen. Falcının dediklerini duydum, asistancık bırakacakmış seni ha?" Sertçe yutkunup davetin ortasında Ceyda'nın saçlarını yolmamak için kendimi zor tuttum. Tam şuan şiddete başvuran yanım deli gibi bunu yapmak istiyordu. Ceyda'yı altıma alıp yumruklamak, Ceyda'nın saçlarını yolup eline vermek, Ceyda'nın kafasını masalara tek tek vurmak.
A: "Burnunu sokma herşeye Ceyda. Akşam Alper'i eve çağırabiliyorsan hallet. Yapamadığın bir şey değil. Senin için çocuk oyuncağı." Dudaklarım istemsizce aralanırken Ceyda'nın ne kadar aşağılandığını ben bile hissetmiştim. Çok çirkindi. Ali için bile kaba bir üsluptu bu. Hiçbir kadına söylenilmemesi gerekiyordu. Şuan sinirli olduğu için gözünün hiçbir şeyi görmediğini biliyordum. Yine de Ali gibi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEYL
Romance"Ali." Bakışlarım büyük eline giderken kuruyan dudaklarımı yaladım ve uzattığı elini sıktım. "Aslı." Kalbim bu kadar hızlı çarparken neler olacağını bilmiyordum. Bu adamın hayatımın dönüm noktası olduğundan haberim yoktu. Yaşım büyük olsa da hayat...