24.Bölüm- FİNAL

232 10 6
                                    

Eveet, çok beklenildi ama beklenildiğine değecek bir final geldi. Şimdiye kadar yazdığım en uzun bölümdü ve finale doyamadım. Bölüm sonunda aldığım sürpriz kararı da açıkladım. Umarım beğenirsiniz.

İyi Okumalar!

Bölüm Şarkısı; Billie Eilish - Watch acoistic

24.Bölüm; ' Teşekkürler '

"Uzun zaman oldu Aslı."

Uzun zaman olmuştu. O kadar uzun zaman olmuştu ki Fatih'in yokluğuna kanıp hayatıma devam edecektim. Yoktu çünkü. Bizden kaçtığını düşünüyorken aslında bu kadar dibimizde olması, bulunduğumuz durumdaki en korkunç şeydi sanırım. Titrek bir nefes aldım. Ali'nin yanına koşmak istiyordum. Koşup öylece beni arkasına alıp saklamasını istiyordum.

Aramızdaki bir kaç adımı kulaklarımda yankılanan ayak sesleriyle kapatıp masaya doğru eğildi ve iki elini masaya yaslayarak bana yaklaştı. Bakışları elimdeki telefona uzanıp alırken fazla ağır bir şekilde aramayı kapadı ve telefonu masaya bırakıp geri çekilerek karşıma oturdu.

Bedenim donmuştu. Hareket edemeyecek kadar şaşkındım. Aklıma her şeyi yapanın Fatih olduğu birbir doluşurken neler yapabileceğini bilmek daha çok korkuttu beni.

"Kazayı bilerek yaptırdın." Dedim inanamayarak. Dudaklarım aralanırken bu kadar plan yapmış olmasına akıl erdiremiyordum. Keyifli bir şekilde güldü ve alayla konuştu. "Yani, seninle konuşmamın en kolay yolu seni kendi mekânıma getirmekti Aslı." Kendi mekânı? Cidden bu kadar güçlü müydü? Aranan birisi olmasına rağmen elini kolunu sallayarak burada gezecebilecek kadar.

"Dışarıda bir sürü polis var. Birinden birisi seni tutuklayacaktır." Tek kaşi tehditkâr bir şekilde havaya kalktıktan sonra dudak bükerek kendinden emin bir şekilde konuştu.

"Bende polisim Aslı, unuttun mu?" Bu saçmalıktı. Ve daha fazla dinlemeyecektim. Ona bakmayı keserek ayağa kalktığımda benimle birlikte kalkarak kapıyla arama girdi. Refleks olarak bir adım geri çekildiğimde ondan korkmam onu mutlu etmiş gibi gülerek konuştu.

"Daha konuşmamız bitmedi. Bir anlaşma yapmalıyız Aslı." Kaşlarım havalanırken kafamı iki yana salladım. "Seninle anlaşma yapacak kadar kafayı yemedim ben. Oğlunda sende katilsin. Ona yardım etmen seni temiz yapmıyor Fatih sen polistin nasıl bir cinayetin üzerini örtebilirsin?" Bakışlarım üzerinde tiksinircesine dolaştı. Kendine ihanet eden bir adamdı Fatih.

Kelimelerim onu sinirlendirmiş gibi bana doğru bir adım attı ve dişlerinin arasından konuştu.

"Oğlumu korudum lan ben. Katilse katil. Öz evladım benim. Seçme şansım yoktu. Beş yıldır senin yüzünden içeride. Kafayı yemek üzere. Bundan korumak istedim ben oğlumu." Harika bir baba rolüne mi bürünüyordu? Belki de bu yüzden 'baba' kelimesinden nefret ediyordum. Canı isteyen oluyordu, canı isteyen kaçıyordu. Bazısı bu kelimenin altına sığınıp kötü şeyler yapıyordu. Sonunda ise incinen bir sürü kişi oluyordu.

"Bebeklerinden para kazandığın kızların babaları ne olacak Fatih? Oğlunu kurtarmak için mi yaptın?" Bağırmamıştım. O kadar sessiz söylemiştim ki bunları belki de bağırmamdan daha çok etkiliydi. Suratının düştüğünü gördüğümde düşüncelerimde haklı olduğumu anlamıştım.

Kaşlarını çattı ve kendini zor tutuyormuş gibi konuşmaya devam etti.

"Seninle bunları konuşmaya gelmedim. Alper'i çıkaracaksın. Başka seçeneğin yok. Yoksa.." Üzerime doğru bir adım atıp saçlarımdan çıkan bir kaç teli parmağının ucuna doladı ve hafif bir gülümsemeyle devam etti. "O çok sevdiğin arkadaşlarından birinin mezarında bulursun kendini." Nefes alamadığımı hissetmiştim o an. Bedenim kasılırken belki de şuanın kurtarıcısı olabilecek tek şey oldu ve kapı hızla açıldı. Daha Fatih çekilmeye fırsat bulmamıştı ki Kadir abinin sesini duydum.

ÜVEYLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin