Neye yarar hatırlamak,
Neye yarar bu cılız ışıklı bahçelerde
Hatırlamak geçmiş şeyleri,
Bu beyhude akşam bahçesinde.~
Uçağımızın, olumsuz hava koşulları yüzünden iptal edilme olasılığına karşın, annem ve babam suratlarını asmış bir şekilde dua ediyordu. Türkiye'ye sağ salim varabilmek için.
Sonunda duaları kabul olmuş, 5 saatlik Fas-Türkiye uçuşumuz başlamıştı. İlk kez uçağa binmiştim. Binmeden günler öncesinde başlayan korkum, midemde bulantılara, başımda ağrılara, bacaklarımda da karıncalanmalara neden oluyordu. Babam bu halimle sürekli bir şekilde dalga geçip eğlenirken, annem koruyucu bir melek misali kanatlarının altına almıştı beni her zamanki gibi.
Açıkçası, uçağa binmeden bir gece öncesinde sürekli dua ediyor ve uçak seferinin iptal olmasını diliyordum. Ne yazık ki istediklerim olmamış en sonunda da uçağa büyük bir heyecan ve korkuyla binmiştim. Bacaklarım tir tir titrerken Salma, emniyet kemerimi bağlıyor ve bana sakin olmam gerektiğini tembihliyordu.
"İçinden bir şarkı söyle Hümacığım, böylece uçağın kalktığını bile hissetmeyeceksin."
"Sana dün gece anlattıklarımı hatırlıyor musun? Banyo yaptıktan sonra hafiflediğin gibi hafifleyeceksin şimdi de. Bulutların üzerinde süzüleceğiz kuşum!"Sevgili anneciğim rahatlamam için, kıvırcık ve kafamda ağırlık yapan saçlarımı dizine almış, en sevdiğim ninniyi kulaklarıma fısıldıyordu. Yolculuğumuz boyunca, dedemin hikayelerinden en güzellerini anlatıyor, babamla eskileri yad ediyordu.
Annemin, sesindeki yumuşak çatallanmalar, hala kulaklarımda yankılanıyor. Hatta dün gece rüyama da uğradı Salma ve ninnileri. Çok uzaklardan hissetmiş olmalıydı, husursuzluğumu ve mutsuzluğumu. Yine, beni hafifletmek için tüm gücüyle sarılmıştı bana rüyamda. Aynı uçaktaki gibi, bir bulutun üzerinden başka bir bulutun üzerine süzülüyorduk annemle.
En sonunda dayanamamıştım, rüyamdan haykırışlarla uyanırken, annemi de yanımda istemiştim. Onu aramıştım, seher vaktinde.Uykuya dalmamın üzerinden çok az bir süre geçmesine rağmen, uykumu almış gibiydim. Belki de stresli vücudum kendini sıfırlayacak kadar rahatlamak istemiyordu, bilemiyordum.
Saat sabah 7'yi geçmiş, 8'e yaklaşıyordu. Buluşmamıza yaklaşık olarak 13 saat vardı. Gergindim, hem de gerginliğimi hissedemeyecek kadar gergin.
Gerginliğimi bir nebze üstümden atarım umuduyla duşa girerken, çantamdaki vanilya toplarını da yanıma almayı unutmamıştım. Bu da Salma'nın bana kazandırdıklarından herhangi biriydi. Rahatlamak için yastıklarımıza lavanta yağı damlatır, duş suyumuza vanilya topları atardık.
Sıcak suyun arasından, ince ince vanilya kokusu yükselirken, soluklarımı akışa bırakmış, sırtımı da soğuk banyo mermerine yaslamıştım. Soğuk ve sıcağın arasında ezilip büzülürken, vanilya topları etkisini gösteriyor ve kürek kemiklerim ıslak tenimi gıdıklıyordu.Nihayet gevşeyip, duştan çıkmıştım. Saat çoktan 9'u geçmişti. Buluşmamıza bir saat daha yaklaşmıştık. Zaman kaybetmek, kendimi oyalamak niyetiyle sallana sallana ipek ten çorabımı, bacaklarımdan yukarı doğru yavaş yavaş çekerken, dolabımın içindekilere göz atıp yepyeni kombinler yaratıyordum.
Sonunda, diz kapağımın bir iki parmak üstünde biten kısa, kloş, krem rengi eteği hemen üzerine de askeri tarzda, kendi beden ölçülerimin çok üstüne olan lacivert ceketi giymeye karar vermiştim. Belimin kıvrımlarında buluşmayan, ceket kumaşını siyah bir kemerle bir araya getirirken, aynadaki yansımama bir sağdan bir de soldan bakıyordum. Olmuştu bence, buluşmamız için göz korkutucu derecede ciddi duruyordum.
Yine zaman kaybetmek için, aynalı şifonyerin önünde saçlarımla oynarken, onları yatıştırmak yerine daha da çok kabarttığımı fark etmiştim. Ama bu görüntü hoşuma giderken aynı zamanda da vahşi duruşum beni ürkütmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
bi' adın kalmalı geriye
Romancebir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet, nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet