4

7.5K 697 822
                                    

...

Jennie

İsmi hakkında hiç bir fikri olmadığım kız, beni evinin kapısına kadar getirmişti ve şu an anahtarını arıyordu.

Ben ise bana bir şey yapma ihtimalinden korkmayı sonraya saklıyor, ağır parfümünün kokusunun tadını çıkarıyordum. 

Rosalie yüzünden olsa gerek kimseye güvenim kalmamıştı. Ne güvenebiliyordum, ne de biriyle tanıştığımda, onun iyi bir insan olduğuna inancım oluyordu. Yine de hep bu hissi dizginlemeye ve kendimi insanların hepsinin kötü olmadığına inandırmaya çalıştım.

Ama Rosalie'nin etkileri, basitçe kendini kandırmaya çalışarak örtbas edilmiyordu.

Neden Rosalie'nin yaptıklarına sessiz kalıyordum diye sorduğumda acınası nedenlerimi sıralıyordum hep.

Ne başkası, ne de benim için bu nedenler gerçekten geçerliydi, sadece çok korkuyordum. Gitmekten, gelmekten; olduğum kişinin tamamen yok olmasından korkuyordum. Güzel anılarımın, bu ilişki için harcadığım tüm çabanın boşa olmasından korkuyordum.

Değiştirdiğimi düşündüğüm eşimin, aslında sadece bir süreliğine iyi biri olmaya tahammül etmiş olmasından korkuyordum.

Düşüncelerim, beni tekrar boğarken gözlerim de dolmaya başlamıştı. Bu sırada kız kapıyı açmış, içeri girmem için bekliyordu.

Bir şeyler konusunda onu uzun süre bekletmemden şikayetçi gözükmüyordu. Onu beklettiğim zamanlar asla üzerime gelmiyordu. Bana bir şeyler yapmam gerektiğini vurgulamıyordu. Sadece öylece bekliyordu. Sabırla.

Onu bekletmemek adına içeri adımlamak istedim, ancak ayaklarım çok kirli ve çamurluydu. 

Kapının önünde öylece dikilirken, o arkamda içeri girmemi bekliyordu ve ayaklarıma baktığımı görünce konuştu. "Girebilirsin."

İnsanı dinlendiren bir sesi vardı, Rosé'nin sesi de böyleydi ancak bu kızın sesi daha tek düze idi.

Rosé'nin ince ses tonunun aksine, kızın sesi hep aynı tondaydı ama bir şekilde sesinden duyguları okunuyordu. 

Fakat sesi onu anlamama yetmemişti çünkü çok zorunda kalmadıkça benimle konuşmuyordu.

Tedirgin bir adımla içeri girdiğimde, arkamdan gelen adım seslerini duyabiliyordum.

Koridoru geçtikten sonra karşıma çıkan salonun eşyaları, tamamen krem rengiydi. Koltuklar, sehpa, büyük masa ve televizyonun durduğu masa. Siyah küçük televizyon hariç her şey krem rengiydi. Duvarların son bir kaç gün içinde boyatıldığı belliydi, yüksek ihtimal kendisi boyamıştı çünkü kapının köşeleri ve tavanı taşırmıştı. 

"Otur ve bekle lütfen. Geleceğim."

Yine tek düze ama huzur dolu sesi ile ettiği ricaya uymak istedim ama oturursam kusursuz koltukları mahvolurdu.

Salonun ilerisindeki koridordan gittiğinde, onu takip ettim ve koridorun başında durdum.

Koridorun sonunda bir oda vardı ve odaya gitmeden önce, üç oda daha vardı. Koridorun sonundaki hariç sadece bir tane odanın kapısı vardı, aralık kapıdan baktığımda oranın lavabo olduğunu anlamıştım.

Kız ise mutfağa girmiş ve dolaptan iki havlu çıkarıp, koridorun sonundaki odaya adımlamıştı.

Koridorun başında ıslak kıyafetleri ile gezerken, benim aksime yerleri ıslatmanın ve kirletmenin derdinde değildi.

Her bir haraketinde nasıl biri olduğunu daha çok merak etmeme sebep oluyordu. 

Dakikalar sonra elinde kıyafetler ve iki havlu ile odadan çıktığında, koridorun başına yanıma geldi ve aramızda biraz mesafe bırakıp, elini uzattı.

umbrella || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin