28

3.4K 374 460
                                    

Lisa'nın ağzından bölüm yazabilir miyim acaba

Sınır 60 vote 60 yorum

...

Jennie

Soğuk ve ıssız sokakta kalın hırkama daha çok sarıldım ve etrafıma göz gezdirdim. 

Tedirgin bakışlarım sokakta gezinirken, sokak lambasının direğine yaslandım ve rahatlamak için gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım.

Lalisa'nın, omuzları bana büyük gelen ve uzun, kalın hırkasına sarmalandım ve tedirginlikle titreyen vücudumu, sanki soğuktan titriyormuş gibi korumaya çalıştım. 

Kendimi sakin ve soğukkanlı olmaya zorladım ve bir klişe yapıp ağlamamak için kendime söz verdim. Beni ağlarken veya zayıf bir haldeyken görmesini istemiyordum. Kendisini benim karşımda güçlü hissetmesini istemiyordum. 

Bu bedenin artık bana ait olduğunun, onun sinirlenince döveceği bir oyuncağı olmadığımın farkına varacaktı. 

Mükemmel bir sihrin hakim olduğu mahallemde, renkli binaların balkonlarında gülüşen çiftlerin seslerini duyabiliyordum.

Arkama döndüm ve gülüşerek kahve içen çifti izlemeye başladım. Gülümsemem farkında olmadan suratımda yer edinmişti bile.

Gerginliğim yüzünden ürperen vücuduma, onların sıcak gülüşmeleri iyi gelmişti ve hırkamı sarmalayan kollarım iki yana düşmüştü. 

Onları izlerken birden omzuma değen el ile irkildim ve geriye sıçradım. 

Korktuğum için hızlanan kalbim ve sıklaşan nefeslerim, koyu sarı saçlarını ve tanıdık yüzünü karanlıkta seçebildiğinde düzene girdi.

Balkondaki çifti görmeden önce takındığım soğukkanlı tavıra sahip zırhı tekrar giyindim ve ifadesiz bakışlarla ona bakmaya başladım. Neden beni çağırdığını soramadan konuşmaya başladı. "Bebeğim seni çok özledim. Tanrım!"

Kollarını açıp sarılmak için bana yaklaştığında, hızlıca geriye doğru bir adım attım ve elimde dur işreti yaptım. "Yaklaşma."

Temkinli bir şekilde söylediğim cümleyeyle, tedirgin bir şekilde bir kaç adım geriledi. "Tamam yaklaşmıyorum, özür dilerim."

Özür dilemesi beni yumuşatmamıştı. Her kavgadan sonra, özür dilediğini sık sık duymuştum zaten. Samimi özürler olmadığını anlayacak kadar tanıyabilmiştim onu. 

Saklayamadığım nefretim, güzel vücudu ve rengi solmuş teninde bakışlarım eşliğinde gezintiye çıktı. "Kötü görünüyorsun."

Normalde, ona bunu söylemekten deli gibi çekinirdim. Ama bu sefer onu satın almaya zorladığım tatlı evde değil, benim ait olduğum asil sokaklardaydık. 

Hiç bir şey ifade etmediğine emin olduğum ses tonumla söylediğim cümleye umursamazca omuz silkti. "Boşanma işleri yıprattı."

Alayla güldüm ve temkinli tavrımı bozmadan cevap verdim. "Boşanmadan önceki kısım da beni yıprattı."

Başını eğdi ve mırıldandı. "Özür dilerim."

Bir samimiyetsiz özür daha. Bir zamanlar özür dilemesini çok isterdim ama artık olaylar, özürle çözülemeyecek kadar kontrol dışıydı. 

Onu hiç bu şekilde görmemiştim. Üzüldüğünü bile görmemiştim, çıktığımız zamanlarda babası öldüğünde durgundu ama bu olay bir istisnaydı. Üzülen biri değildi, kötü ve can sıkıcı olaylara bile ilk tepkisi sinirlenmek olurdu. Olayların istediği gibi gelişmemesi onu her zaman delirtmişti. 

Şimdi neydi bu pişman yüz ifadesi?

Temkinli ve nefret dolu bakışlarım hala bedeninde gezinirken, bu sefer öfkemin sesime yansımasına engel olamadım. "Özürlerinin hiç bir değeri yok."

Başını kaldırmadan yine mırıldandı "Biliyorum."

Kelimeyi duyar duymaz alayla gülerek cevap verdim. "Biliyorsun? Tanrım, çok zekisin o zaman!"

Başını kaldırdı ve ödevini yapmadığı için bahane sıralayan ilkokul çocuğu bakışını değiştirmeden devam etti. "Seni neden çağırdığımı sormayacak mısın?"

"Neden?"

Pek de meraklı gözükmeyen suratımı umursamadan bana doğru bir adım attı. "Atlatabiliriz biliyorsun değil mi?"

Hızlıca olumsuz anlamda başımı salladım ve geriye doğru bir adım attım. "Yaklaşma!"

Fakat beni umursamadan, küçük bir adım daha attı ve atarken devam etti. Kaşlarını kaldırdı. "Biz yıllardır birlikteyiz Jennie, her şeyi çözebiliriz."

Sahte bir gülüş takındım. "Çözüm anlayışlarımız uyuşmuyor."

Attığı adımlar o kadar küçüktü ki bana yaklaşması bir kaç saatini alabilirdi, yine de her adımında geriye doğru büyük adımlar atmaktan kendimi alıkoyamıyordum. "Yaklaşma."

Yine umursamadı ve adımlarını sürdürdü. "Davayı geri çek, söz veriyorum her şeyi toparlayacağım. Senden başka kimseyi hayatımda istemiyorum."

Bu sefer bağırdım ve sihirli mahallemdeki gülüşen çiftin ilgisi buraya döndüğünde, bakışlarını göz ucu ile görmem sihirin bozulduğunu düşünmeme yol açtı. "Yaklaşma."

Derin nefesler alarak tekrar ettim ve bize endişeli bir şekilde bakan balkondaki çiftin bakışlarını görmezden gelmeye çalıştım. 

"Seni çok özledim."

Bu sefer büyük bir adım attığında, geriye doğru atabildiğim en büyük adımı attım fakat tökezleyip düşmüştüm. 

Yanıma gelmeye çalıştığında elimde dur işareti yaptım ve kanayan dizimi umursamadan konuştum. "Bana bunların hiç birini söyleyemezsin. Bana beni sevdiğini söyleyip bedenimde yaralar bırakıp, o yaraların bana yakıştığını söyleyemezsin. Vücuduma her su değdiğinde canımın yanmasının sebebi olamazsın. Ağlamamı sağlayamazsın. Varlığının, içimdeki bir şeyleri tedirgin etmesine izin vermeyeceğim."

Düştüğüm yerden kalkarken ve omzundan düşen hırkamı düzeltirken devam ettim. "Beni arkadaşıma yollayıp, evime başkasıyla öpüşerek giremezsin."

Ona doğru bir adım attığımda yutkundu ve geriye çekilmeden, gözlerini gözlerime kenetledi. Kaşlarımı kaldırdım ve devam ettim. "Evime başkasıyla öpüşerek girip, beni başkasıyla olmakla suçlayamazsın."

Kollarımı iki yana açtım. "Tanrı aşkına! Sen beni hiç bir şeyler suçlayamazsın."

Yanına doğru bir adım daha attım ve ondan korkmamdan zevk alan egosunu biraz zedeledim. "Bana yaklaşma, neden biliyor musun?"

Güldüm. "Mutluyum çünkü!"

Az önce beni özlediğini zırvalayan dudaklarını bıçak açmıyordu. Fark etmezdi, dinleyecekti, bitirene kadar hiç bir yere gitmeyecekti. "Varlığın koca bir hiç olacak, benim üzerimde hiç bir etkin olmayacak. Geçmişi sorduklarında bile olmayacaksın sen. Hiç bir şeyinle beni rahatsız edemeyeceksin. Ya git bur-"

Sözümü kesti. "Ölmemi mi istiyorsun?"

Bu gece sayamadığım kadar çok kez yaptığım gibi alayla güldüm, ancak bu diğerlerinin aksine bir kahkaha kadar yüksekti. "Mutluluğumu izlemeni istiyorum çünkü bir zamanlar mutlu olmam senin elindeydi."

Ona doğru bir adım daha attım. "Şimdi ise, 7 gün sonra ismimin tek bir harfi ile bile hiç bir alakan kalmayacak."

Ondan uzaklaştım ve gözlerini gözlerimden ayırmadım. "Ya git burdan ve bir daha asla dönme. Ya da bu boşanmada zorluk çıkarma. Her türlü bu tartışmayı kaybedeceksin, mutluyum ve benden uzak dur."

Cümlem bittiği an arkamdan gelen kusursuz stabil sesle, olduğum yere çakıldım, öfkem sesiyle duruldu, sözlerinin ağırlığını umursamadan içini döken bedenim sakinleşti ve üzerine yorgunluk çöktü. 

"Jennie?"

...



umbrella || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin