Nayino.

1.1K 71 304
                                    

Evet bu diğer bölüm dönüm noktanız olacak. O yüzden bu bölüm hüznün tadını çıkarın.

"Bugün doğum günün sevgilim.."

Yine mektubunun en güzel satırlarını yazıyordu genç adam. Asla sevdiğine veremeyeceği bir mektup tutuyordu ellerinde..

"Bu sefer yapmalısın Gediz."

Kendine ne kadar öğüt versede cesaretini toplayamıyordu. Nareyi kaybetme düşüncesi kalbindeki aşkı bastırabiliyordu.

Biliyordu ki o nasıl Nare olmadan yaşayamıyorsa, Nare de o olmadan yaşayamazdı.

Bugün her zaman olduğu gibi Nareye destek olacaktı. Onun evlenmesine destek olacaktı.. Bir insan için en büyük acı sevdiğini başkasına vermek miydi? Değildi tabiki de. Ancak Gediz için öyleydi.

Sancar ve Narenin gözlerindeki mutluluğu gördükçe içindeki duygu soğuyordu belki, ama o kadar acı çekiyordu ki.. O rengarenk ruhu tamamen siyaha bürünmüştü bugün. Ama bu gecenin sonunda onu neler beklediğini bilseydi, kesinlikle siyahtan kurtulup kırmızı olurdu.

Şayet bu gece onların yıllarca lanet edeceği geceydi.

Narenin 18.yaş günü...

Bir Gün Sonra|Gediz|

Beyaz elbisesiyle kendi etrafında dönen yeşil gözlüme baktım. Ona anlattığım efsanelerdeki prenseslere benzemişti.
Onları kıskandıracak kadar güzeldi saçları, elleri.

"Nasıl olmuşum Gediz?"

Ona döndüğümde gözlerinin içine bakmak kalbimi titretmişti. Gözlerimi kaçırdım.

"Harika olmuşsun.."

"Gediz sen iyi misin?"

Bir anda gelen soruyla afalladım. Kafamı kaldırıp yeşillerini kahvelerimle buluşturunca o endişeli halini farkettim.

"Ha? Efendim?"

"Sen iyi değilsin.. Babanı mı düşünüyorsun?"

Verecek bir cevabım yoktu, ne diyebilirdim ki?

"Evet, evet babam.."

Yumuşacık elleri yavaşça omzuma dokunduğunda derin bir nefes aldım, başımı eğdim.

"Gediz bunu yapma kendine, neden sorunlarını benle paylaşmaktan çekiniyorsun ki?"

Yeni yeni çıkan sakallarını hafifçe sıvazladıı, genç adam.

"Çünkü bugün senin mutlu olman gerek, baksana muradına ereceksin."

^Ben bunları yazarken Tuğkan canlıda Kırmızıyı söylüyor, duygulandım. İlk bölüm müziğimdi.^

Nare yavaşça döndü etrafında, aynaya baktı. Saçlarını düzeltti.
Dışardan gelen at sesiyle Sancarın geldiğini anladık.

"Sancar geldi!"

Hızla dışarı çıktı. Bende arkasından, kenarda duran kırmızı kuşağı aldım. Ve ağır ağır kulübeden çıktım.

Karşımda sakallarını tıraş etmiş, eski bir takım giymiş olan Sancar duruyordu. Ve ona gülümseyen Nare. Yavaş yavaş aralarına girdim. Nareye döndüm.Salavat ve tekbirden sonra kuşağı hazıladım.Hafifçe kollarını kaldırdıktan sonra kuşağı beline sardım.

Bu kuşak bizim geleneğimizdi, tabi ben bu olaydan nefret ederdim. Bir kızın bekareti ile ölçülmesi, bana göre aşağılayıcı bir durumdu.
Bu kuşak ilk çocuk doğuncaya kadar saklanırdı. Çocuk erkekse kuşaktan bir parça, ceketine dikilirdi. Kız ise erkek doğana kadar kuşak saklanmaya devam ederdi.

Kuşağı bağladıktan sonra resmi nikah yarın olacağı için, dini nikah olmalıydı, kulübeye geçtik. Sancarın kabul etmesiyle, Narede kabul ettiğini belirtmişti.

"Sen Güven kızı Nare, Efe oğlu Sancarı eş olarak kabul ettin mi?"

"Kabul ettim, kabul ettim, kabul ettim."

İmam, kızın tek yakını olduğum için bana döndü.

"Mehir olarak ne istiyor musunuz?"

Sancarın zor durumda kalmasını istemiyordum.

"Hiçbir şey istemeyiz."

İmam uzunca duasını yaptıktan sonra, ayağa kalktı.

"Tamam o halde, Allah mutlu etsin, Allah evliliğinize nazar değdirmesin.."

"Amin amin."

Kulübeden çıkan imamın arkasından baktım, daha sonrada dini olarak evlenen ikisine.

"Narenin eşyaları nerde?"

Yüzüne bakmadan cevapladım.

"Arabamda, ben alır getiririm."

Cevabını bile beklemeden dışarı çıktım, derin bir nefes aldım ve sakince dışarı bıraktım. Arabay doğru yürüdüğümde ağacın üstündeki kazınmış yazı gözüme çarptı.

"Sancarın Naresi.."

Adeta yere saplanmıştım, hareket edemiyordum. Ensemde bir soğukluk hissetmemle ağacın yanına çöktüm. Ve birkaç haftadır ilk defa gözlerimden yaşların boşanmasına izin verdim. Kendimi olduğum yere bıraktım.

Ağaca yaslanmam aslında bir işaretti.
Sancar benim kardeşimdi, Nare en yakın arkadaşımdı.
Onlardan başka tutunacak dalım yoktu.

Ani bir sinirle ağaçtaki yazıyı silmeye çalıştım, ellerimi kanatma uğruna, o kadar ağladım ki..

"O kadar kahkaha attılar ki, ağlama sesimi duymadılar.."

Bölüm Sonu.

Sümbül | NarGedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin