İnşirah.

746 64 178
                                    

Evet siz Toliçona bölümünü yeni okurken ben bunu yazıyorum. Bölüm biter bitmez atarım zaten biliyorsunuz :)

Hadi en sevdiğiniz sk repliğini bu satıra yazın.
Benimki, "Doğru söylemiş deprem gibisin. Ama deprem yıkarken yapar da biliyorsun değil mi? göller yapar, dağlar yapar, denizler yapar, kıtalar yapar.. Dünyayı dünya yapar."

aylincakil ' a ithafen yazılmıştır.

Menekşe Palalı|

Elimdeki kalemle oynarken karşımdaki adamın ne dediğini duymuyordum bile.
Duysam bile kafam burda değildi ya..

"Menekşe hanım, iyi misiniz?"

Duyduğum isimle sonunda gözlerimi kalemden alarak karşımdakine çevirdim. Aklım hala Akındaydı..

"İyiyim Barış. Biraz kafam dağınık sadece, sen ne diyordun?"

"Önemli değil, boşverin lütfen. Size ne oldu? Özel değilse anlatabilirsiniz."

Saçlarımın diplerini sıvazladıktan sonra derin bir nefes vererek konuştum.

"Gönül işleri işte. Yıllardır koşturuyoruz."

Duyduğunda kafasını yere eğdi. Kısa bir süre sonra yine yüzüme döndü.

"Kim bu şanslı adam?"

Sözcükler boğazıma düğüm olsa da, güvendiğim biriyle dertleşmem gerekiyordu. Artık birine içimi açmalıydım.

"Belediye başkanının oğlunu bilir misin? Işıklıların tek oğlu."

Biraz kaşlarını çatarak düşünsede hatırlamasıyla normale döndü.

"Ha evet, ablası vardı Müge. Hatta yakın bir arkadaşı vardı çocuğun, adı aklıma gelmedi şimdi.."

Hatırlatmak istercesine yüzümü asarak konuştum.

"Nare."

"Hah evet, Nare."

İsmini duyduğum gibi içime çöken acıya dayanamıyordum. Ben 8 yıldır Gedizi beklerken, o kızın 8 yıl boyunca onunla beraber olması kalbimi acıtıyordu. Vazgeçmeyi denesem de beceremiyordum. Kalbim tek bir ismi bağırıyordu. Gediz Işıklı.. Sadece onu sevebilirsin Menekşe diyordu, sadece onu.

Elbette kör değildim, görebiliyordum Nare için ölüp bittiğini. Kabullenmiştim, ona aşıktı. Ama Akın aşk acısı çekmeme bile izin vermiyordu, yıllar önce bana verdiği parayı başıma kakarak kendi yöntemleriyle Nare ve Gedizi ayırmaya çalışıyordu. Akın ve klasik aptallıklarıydı.

"Gedize çok aşık oldum Barış. Ben Narenin evinde hizmetçiydim, biliyorum çok iyi bir kızdı.. Gedizde ona aşıktı, ama ondan nefret ediyordum. Sen hiç istemeden birinden nefret ettin mi?"

Sorumu cevapsız bırakmasıyla ellerimi bağladım. Masada sabit bir noktaya bakakaldım, konuşmaya devam ettim.

"Çok istedim gidip söyleyeyim, bir gün arkadaşıma anlattım, dedi ki Gediz kimseyi kırmaz, git söyle. Tam söylemek istediğim gün Gediz eve geldi. İçeri girer girmez ağlayarak Nareye sarıldığını görmemle dondum, bitti her şey."

Dolu gözlerimi sildim ve burnumu çektim.

"Söyleyemedim. Kıyamadım, orda ona söyleseydim belki beni en iyi o anlardı. Ama birde bana üzülmesine tahammül edemezdim.."

Şakaklarımı sıvazlayarak kendime gelmeye çalışıyordum.
Aşıktım, doğal olarak onun yanında olmak, sarılmak, gamzelerine dokunmak, gözlerinde kaybolmak istiyordum.

"Ne diyeceğimi bilemiyorum Menekşe h-"

"Sadece Menekşe yeter Barış."

Hiçbir şey söylemeden hızlıca çantamı alarak çıktım şirketten. Eve gitmeliydim, içimdeki yükü bırakmalıydım.

Gediz Işıklı|

Kör değildim, görüyordum. Nare yüzleşmekten çok korkuyordu. Daha Muğlaya alışmamışken ondan böyle bir cesaret beklemek hataydı. Eve giden yolun başındayken tam kafamı çevirip Nareye itiraz edecektim ki uyuduğunu farkettim. Uyuyan güzel, sessizce uyumaktan başka bir şey yapmıyordu.

Ona itiraz etmeme gerek kalmadan eve doğru sürmeye başladım. Gözüm sürekli Nareye kayıyordu, ama kendime hakim olmam gerektiğinin bilincindeydim. Ben yıllardır kendime hakimdim zaten, neden şimdi beceremiyordum?

"Korkundan Gediz, onu kaybetmeye ölesiye korkuyorsun."

İçimden gelen sesin söylediklerini düşündüm, korkuyor muydum?
Korkuyordum. Onu kaybetmekten, tekrardan kendi ellerimle birine teslim etmekten, onun yeniden birine güvenmesinden korkuyordum. Bu korku yüzünden kendimden nefret ediyordum, sonuçta her güvendiği insan kötü biri çıkmayacaktı ki, ne bu gereksiz panik diyordum kendime.

Yüzüne yavaşça baktım, örgülü saçlarının omzuna dökülmesinden rahatsız olarak yerinde dönüp duruyordu. Kısa bir süre trafiğe döndükten sonra, tek elimle saçını yavaşça sırtına attım. Bunu yapmamla sakinleşti ve yol boyunca huzurla uyudu.

Bende en güzel melodiyi, onun nefeslerini dinleyerek yol boyu huzur doldum.
Yol boyunca şarkı mırıldanarak sürdüm arabayı, camdan gelen havayla derin nefesler alırken özgürlüğüme şükrediyordum. Ancak her an Akın bizi polise ihbar edebilirdi ve ikimizde sahte evrak suçundan alıkoyulabilirdik.

Arabayı durdurduktan sonra yavaşça kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Yemyeşil bahçemize bakarken anımsadığım bir çift yeşile karşın koşarcasına Narenin tarafına geçtim. Kucakladığım gibi dışarı çıkardım. Bu kız uyumaya asla doymuyordu.
Üzüldükçe daha fazla uyuduğu için uykucu biri olması normaldi belki de.

Fakat bilmediği tek şey, hüzün gemileri sadece onun limanında gezinmiyordu.

Evet, ben geldim. Kısa bir bölüm yazmak zorundaydım.
Annemin anneannesi, elinde büyüdüğümüz, annemin kendi annesinden daha değerli gördüğü kadın, sizlere ömür.
Ve anneannem bizi sevmediği için kardeşi dahil kimseye haber vermemiş. Yani gömüldüğünü bile sonradan duyduk, başkalarından.

Her neyse, umarım siz mutlusunuzdur, bu bölümü yayımlayabiliyorum çünkü önceki günlerden taslağım vardı, birkaç kelime ekledim.

Görüşmek üzere, mutlu ve sağlıklı kalın, hoşçakalın.

Sümbül | NarGedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin