Gök.

652 50 128
                                    

Bugün demir attı limana hüzün gemileri. O yüzden eğlenceli bölüm yazamam.. Hadi bakalım.

Sen bana nefes, ben sana herkes.
Bir daha gelmem, karşındayım son kez.

Sen bana yara, ben sana merhem.
Görmüyorsun, hiç bakmadın zaten.

Gediz|

"Hesaplaşmamız gereken konular var, sabah saat sekiz, eski marinada."

Mesajı sesli şekilde yine okudum. Benim numaramı nerden bulduğunu sorgulamayacaktım.
Zaten bulması zor da değildi.

"Ulan Sancar.. Ağzına tükürmeye geliyorum, bekle."

Telefonu cebime attıktan sonra hızlıca arabaya bindim. Kemerimi takıp yola koyuldum. Fazla agresif davranıp can yakmak istemediğim için radyoyu açtım. Çalan şarkıyla mırıldandım.

"Sümbüllendi yine,
Elini tutan ellerim.."

Gülümseyerek duraksadım. Sümbül, 6 yıl önce bu şarkı göz yaşlarıma ne kadar eşlik etmişti..

"Düşünme Gediz.. Düşünme.."

Kendi kendime yeniden mırıldanmaya başladım.

"Nasıl yapardım böyle sensiz?
Kimsem de yok sessiz sessiz.."

Tekrardan durdum, bu şarkı beni agresiflikten kurtarmanın da ötesinde ağlatacaktı.

"Kaş yaparken göz çıkarıyorsun Gediz!"

Radyoya ilişip kapattığımda zaten olacağım yere vardığımı farkettim. Kendimi arabadan çıkardıktan sonra güneş gözlüklerimi taktım. Mor paltomu düzelttikten sonra ellerim arkamda yavaşça ilerlemeye başladım.
Karşıdan bana doğru koşarcasına gelen adamı görünce durdum. Benim zahmet etmeme gerek yoktu zaten, kendisi geliyordu. Tam karşıma dikilip yakamı tuttu, tuttuğu gibi arabaya yasladı.

"Ulan şerefsiz! Neden geldin neden!?"

Gözlerine baktım, öfkesinden alev alev yanan, nerdeyse kırmızı olacak gözlerine.

"Aaaa ben buraya senin çayını içmeye geldim, sen beni kırıyorsun."

"Sen kemiklerini kırmadığıma dua et! Dua et yakında düğünüm var! Yoksa seni kendi ellerimle gebertmesini bilirdim ben!"

Eskiden sevdiğini iddia ettiği kadını alıp buralardan götüren adamın, şuan sevdiği kadınla yakında düğünü olacak diye öldürmediğine dua etmesini istiyordu.
Farkındayım evet, gayet karışıktı.

"Düğünün varsa neden benle hesaplaşıyorsun dengesiz herif!"

Yumruğunu bana doğru kaldırdığında bileğini tuttuğum gibi çevirdim. Acıyla inleyerek geriledi.

"Ne yaptın lan bana!"

Omuz silktim. Yavaşça ona yaklaştım.

"Nareden uzak duracaksın. Ben onu senin bataklığından kurtarmak için altı yılımı verdim!"

Bana sorar gözlerle baktı.

"Bataklığım?"

Sinirlerime hakim olamayıp bir hareket yaparım diye korkuyordum. İşin sonu yine Narede bitiyordu.

"Senin o geri kafalılığın, iğrenç zihniyetin.. Sadece kırmızı kuşaktan ibaret olan o ahlak ölçün.."

Yakasını kavradım. Kendime yaklaştırarak haykırdım yüzüne.

"O kadın çok acı çekti lan! Çok acı çekti! Tecavüze uğradı! Sevdiği adam kapının önüne koydu!"

Sancarın gözlerinde en ufak bir suçluluk duygusuna rastlayamamak o kadar değişikti ki.

"Bir daha senin yüzünden ağlamayacak! İzin vermem duydun mu?!"

Ses çıkartmamasıyla daha yüksek sesle bağırdım.

"Duydun mu dedim!"

Daha fazla durursam elimde kalacaktı. Yakasını bırakırken ittirdim. Arkamı dönüp arabama bindim. Onu ezip kaçma fikri çok güzel olabilirdi aslında..

Arabayı sert bir şekilde deniz yoluna sürdüm. Kol saatime baktım. Nare henüz uyanmamıştır dedim içimden. Sorguya çekilmemek için o uyanmadan evde olmalıydım. Arabayı kenara bir yere çekip yürümeye karar verdim. Yürürken yüzüme çarpan yel kendimi özgürmüşüm gibi hissetmeme neden oluyordu. Evet, tutsak değildim belki, ama bu his gerçekten farklıydı. Tam huzura kavuştuğumu düşünüyordum ki, bir kadının ağlama seslerini işitti kulağım.

Hiçbir kadının ağlamasına dayanamıyordum.. Hiçbiri ağlamamalıydı..

Bir bankta yalnız başına ağlayan kadını görünce yavaşça yanına oturdum.

"Merhaba."

Yüzüme baktığında gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

"G-Gediz bey.."

Gözlerine baktığımda siması çok tanıdıktı.

"Çıkaramadım?"

Gözlerindeki yaşları sildikten sonra gözlerini gözlerimden çekmeden konuştu.

"Menekşe b-ben. Narenin evindeki hizmetçi."

Derin bir nefes alıp mırıldandı.

"Sana olan aşkıyla alev alev yanan kadın ben."

Bölüm Sonu.


Sümbül | NarGedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin