Merhaba! Şu an okumakta olduğunuz bu kurgu benim ilk göz ağrım. Ergenlik ve mizahımın tam oturmadığı dönemlerde yazdığım için yalnız birkaç bölüm değil, birçok bölüm size hitap etmeyebilir. Bunu size söylüyorum; ciddi kişilikler ve sanat severler. Genç kurgu olduğu için kaale almayın ve eğlenmenize bakın. Çünkü ben de yazarken öyle yapmıştım! Lütfen önyargı ile yaklaşmayın ve okumaktan çekinmeyin. Sizden ricam yorumlarda birbirimizi kırmayalım.
Karşılık beklemeksizin seviliyorsunuz!
♡
"Kiraz Çiçeği bizim sevgimizi anlatan en güzel çiçekti sevgilim. Dalındaki en hoş zamanında ölmüştü..."
Aşk neydi sevdiğim? Kimisine göre aşk; bağlanmaktır sebepsizce. Tıpkı bir sarmaşığın yıllar geçtikçe ağacın dallarına daha sıkı sarılması gibidir. Kimisine göre ise; bir nefretten doğar. Hiç beklemediğin birine aşık olursun ve buna ne sen engel olabilirsin, ne de seni her konuda yönlendiren beynin. Kalbin onu seçmişse, herkes susmak zorundadır.
Ama bazılarına sorarsan; aşk diye bir şey yoktur. Onlar için "aşk" üç harften oluşan ve daha ileriye gitmeyen bir kelimedir sadece. İnsan, sevdikçe veya sevildikçe aşık olur. Bazen hiç düşünmediğimiz bir kişiye bile aşık oluruz prensim. Ama onlar bizden değiller. Ya onların kalbi hiç başkası için atmadı, ya da onları hakkıyla seven olmadı...
Peki ya "acı" neydi sevdiğim? Kalbimize düşen bir kor parçası mı? Yoksa yalnızca fiziken canınızın yanması mıydı acı? Bence acı; yılların yorgunluğunu içinde saklayıp, sevdiğinin ellerinden kum tanesi misali akıp gitmesinden sonra döktüğün göz yaşlarıydı. İnsanı insan yapan duyguların en kötüsüydü acı. Gözlerinden yaşlar dökülünce, burnunun direği sızlayınca, boğazında bir an dahi olsun çözemediğin bir düğüm oluşunca; seni zora götüren bir histi acı. En kötüsü de, "onun" için gözyaşı dökmekti.
Hayat, her ne olursa olsun bize gerçekleri gösterir ve yaşatırdı güzel gözlüm. Kalbimizin kırılacağını veya üzülmekten halsiz kalacağımızı dahi düşünmeden hakikati gösterirdi bize. Hiçbir insan acı çekmeden ayrılmaz bu imtihan yerinden, bunu biliyorsun. Çünkü insan; acı çektikçe olgunlaşır, olgunlaştıkça hayatın asıl amacını anlardı.
Bu soruyu sizlere soruyorum meleklerim. Peki "ölüm" neydi? Kimisine göre bir son, kimisine göre yeni bir başlangıçtı. Ya ruhen ölürsün, ya da fiziken. Hiç sevdiğiniz için öldünüz mü? Onun için her şeyi göze alıp sonsuz karanlığa kendinizi bırakmayı düşündünüz mü? Peki ya geçmişteki duyguları uğruna, onun hayatını biraz daha değiştirme fikrini elinizde tuttunuz mu? Son olarak, siz onun için tüm hayatınızdan vazgeçtiniz mi?
İnanamayacaksınız ama "o" yaptı. O benim için ölmeyi göze aldı! O benim geçmişteki duygularımın üstüne yüksek bir çarşaf çekmeye çalıştı. O, hayallerim için kendini yolumda harcadı. Ve o, benim geleceğimi değiştirmek için, geçmişten gelen yorgunluğumdan kurtulmam için, kendini soğuk mezara bıraktı...
O Merih'ti ve ben, onu koruyamadım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiraz çiçeği.
Teen Fiction"Ve bir Kiraz Çiçeği... Ayaklarımın altına son kez dökecek yapraklarını. Onun hışırtısı kulağımda bir fısıltıya dönüşüp diyecek ki usulca; Gözyaşındaki son damla döküldüğü an, Gündüz ve gece birleştiği zaman; Ben yanında olamayacağım Kiraz Çiçeği'm...