Jeongin'in şaşkınca baktığı şeye bakmak için döndüğümde, benim de kaşlarım merakla havalanmıştı.
Yanlış görmüyorsam Felix ve yanında Jeongin'in abi dediği sarışın, oldukça fit bir vücuda sahip orta boylu bir adam bize doğru geliyordu.
Bize yaklaşıp önümüzde durduklarında küçük bir kafa işaretiyle selamlaşmıştık. Jeongin sorarcasına ''Abi?'' diye tekrarladığında adını bilmediğim Jeongin'in abisi gergince ''Bu ne tesadüf Jeongin!'' dediğinde Felix ve ben neler döndüğünü çözmeye çalışıyorduk.
Felix ''Siz kardeş misiniz?'' diyerek benim de düşüncelerime ses olduğunda, Jeongin ve adını bilmediğim abisinin arasında bir bakışma geçmiş, ikisi de olumlu anlamda kafalarını sallamıştı.
Jeongin ''Siz ikiniz birlikte ne yapıyorsunuz?'' diyerek imalı bir şekilde konuştuğunda, abisi "Aynı şeyi size sormalı. Hyunjinle randevuda gibi görünüyorsunuz." diyerek ikimizi işaret ettiğinde Jeongin umursamazca omuz silkmiş fakat sonra bir şey fark etmiş gibi abisine uyarırcasına bir bakış göndermişti.
Gözleriyle beni işaret ettiğini fark etmek zor değildi.
''Adımı biliyor musunuz?'' diyerek araya girdiğimde adını HALA bilmediğim Jeongin'in abisi olayı fark etmiş gibi bir ses çıkarıp kibarca elini uzatmış ve gülümseyerek ''Birden fazla ismim var ama bana Chan diyebilirsin.'' demişti.
Uzattığı eli tutup hafifçe sıkarak ''Hyunjin ama sanırım zaten biliyorsunuz, memnun oldum.'' ben de gülümsediğimde hemen ardından ''Adımı nereden biliyorsunuz?'' diye sorduğumda yine Jeongin'le aralarında birkaç saniyelik bakışmanın ardından yüzüne takındığı sırıtışla ''Jeongin senden çok bahsetti.'' dediğinde Jeongin kocaman gözleriyle abisine bakmış ''Hiç de bile!'' sinirle bağırmıştı.
''Ayrıca lütfen siz deyip durma, fazla resmiyete gerek yok daha çok görüşeceğimize inanıyorum.'' dediğinde gülüp kafamla onaylamıştım.
''Daha fazla yolun ortasında durmayalım da biz kendi yolumuza gidelim siz de randevunuza devam edin.'' gülerek söylediği sözlerin ardından Felix'in elini tutup onu bizim zıttımız yöne sürüklemişti. Bu hareketi hızla yapmasına rağmen Felix'in, elini tuttuğunda yanaklarına gelen kızarıklığı fark etmiştim.
Son söylediği şeyi beynim idrak ettiğinde kaşlarım çatılmış ''Randevuda falan değiliz biz!'' diye homurdandığımda Jeongin gülmekle yetinmişti ve yürümeye başlamıştık.
Birkaç dakikanın ardından sessizliği bozarak ''Demek beni abine anlattın. Ne dedin hakkımda bakalım?'' dediğimde hafifçe boğazını temizlemiş ''Bir şey demedim, abartıyor sadece.'' diyerek kafasını çevirmişti.
Kafasını çevirince şeyle heyecanla bana dönüp ''Dondurma alalım mı?'' diyerek beni sürüklediğinde arkasından ''Yine kendimi klişe romantik komedi filmlerinde hissediyorum.'' diye mırıldandığım sırada duyup bana tehditkar bir bakış atmış, ardından önüne dönüp tüm dikkatini dondurmacıya vermişti.
Dondurmaları alıp tekrar yürümeye başlamıştık ve evet, ben ödemiştim.
''Yine nasıl randevuya dönüştürdün olayı ama.'' diye söylendiğimde ''Hiç de bile! Alt tarafı dondurma aldık.'' diyerek inkar etmişti.
''Ve başbaşa sahilde yürüyoruz. Randevu olması için ne olması lazım? El ele tutuşmamız, ayrılırken yanağımı öpmen falan mı?'' diyerek üstelediğimde ''Bu randevu falan değil.'' diye inkar etmeyi sürdürmüştü.
''Neden utanıyorsun o zaman?'' diyerek sesimdeki eğlendiğimi belirten tınıyı saklamadan konuştuğumda ''Sus.'' diyerek kollarını göğsünün hizasında çaprazlayıp aramızda mesafe yaratmaya çalıştığında kolumu omzuna atıp onu kendime çekip seslice gülmüştüm.
''Ne oldu senin her şeyi bilen özgüvenli hallerine ya?'' diye dalga geçtiğimde bir ''Hah!'' sesi çıkarıp ''Asıl sana ne oldu? Bu ne samimiyet böyle?'' diye mızmızlandığında ''Sanki hoşuna gitmedi.'' dediğim sırada gülümsemesini benden saklamak için kafasını çevirdiğinde gördüğü bir şeyle yüzü tamamen düşmüştü.
Ne gördüğüne bakmak için kafamı çevirdiğimde boş gözüken satılık bir bina dışında bir şey görememiştim fakat Jeongin gerilmişti.
Birden durup ''Ben gitsem iyi olacak. Sen daha fazla yorulma eve dön.'' dediğinde kaşlarımı çatıp ''Ne oldu birden?'' diye merakla sorduğumda gülümseyip bir sorun yok anlamında omuz silkmiş ''Bir şey hatırladım sadece.'' dediğinde üstüne gitmek istemiştim ama aramızda o kadar samimiyet olduğunu düşünmüyordum.
''İyi, dikkat et.'' dediğimde hınzırca sırıtıp ''İyice alıştın gibi bana, önemsiyorsun bile bak.'' dediğinde ''Git artık!'' diye onu ittirdiğimde gülüp karşı çıkmadan birkaç adım atmıştı ki aklına bir şey gelmiş gibi hızla birkaç adımlık mesafeyi kapatıp yanağıma minik bir öpücük kondurduğunda, ben ne olduğunu idrak edemeden ''İşte şimdi randevu oldu.'' deyip arkasını dönüp hızla yürümeye başlamıştı.
Beni ise öylece orada gülümserken bırakmıştı.
*
Bu ne hız lan? Ne ara böyle oldu bunlar?
Hiç kontrol etmeden atıyorum saçma salak hatalar olursa özür dilerim
ULAN CHANLIX NE ALAKA HİKAYEYİ UZATICAM DİYE İYİCE DEĞİŞİK Bİ YOLA GİRİYORUM BEN BAŞKA ÜYE BİLE SOKMAYACAKTIM BURAYA ????????
Bu bölümü yayınladıktan sonra bi kitap yayınlayacağım, sürekli silip duruyorum ama bunu silmeyeceğim sözLNDAŞDMAŞKDS bakarsanız güzel olur🥺
primci c
ŞİMDİ OKUDUĞUN
o | hyunin
FanfictionHyunjin'in hayatı rüyasında gördüğü kişiyle tanışmasıyla değişir. • !Kısa bölümler!