Perdenin camı kapatamadığı yerlerden gelen güneş ışıklarının yüzüme vurması ile huysuzca elimi gözlerimi kapatmak ve gelen güneş ışıklarından az da olsa korunmak adına yüzüme koydum.
Bu sırada bir şeyi fark ettim.
Uyanmıştım.
Rüyaydı işte.
Sık sık olmasa da rüyalar görüyordum fakat dün geceki gerçekten çok gerçekçiydi. Uyandığıma sevinmiştim.
Üstümdeki örtüyü kaldırıp kendime doğru düzgün bir şekilde ayılmak için zaman tanıdım.
Simsiyah ve üstünde desen olmayan iç karartıcı halımı izlerken, neden bir rüyadan bu kadar etkilendiğimi düşünüyordum.
Gerçek olmadığı kesin olsa bile, o çocuğu daha önce hiçbir yerde görmediğime emindim fakat zihnimin nasıl onu yarattığını da anlamamıştım.
Gerçek hissetirmişti.
Bunun hakkında çok düşünmemeye karar verip yatağımdan uyuşukça kalkıp lavaboya doğru ilerledim. Bugün kursum başlayacaktı.
Olabildiğince evdeki kimseyle temasa girmemeye çalışıp lavaboda işlerimi hallettikten sonra tekrar odama dönüp hızlıca hazırlanarak gittiğimi haber vermeye gerek duymadan çıkmıştım, alışkınlardı zaten.
Konumu emin olmak üzere bir kere daha kontrol ederek yürümeye başlamıştım, yaklaşık 15 dakikalık yürüyüşten sonra gelmek istediğim yere gelmiştim.
Dışarıdan oldukça küçük görünen binanın içine girdiğimde beni karşılayan geniş alan ile şaşırmadığımı söylesem yalan olur.
Alan geniş olmasına rağmen hissedilen titreşim ve müzik sesiyle birlikte büyük bir kapının yanına yaklaşmıştım.
İçeri girdiğimde ayakta durup konuşan 2 kişi ve bilgisayara bakan arkası dönük 3 kişiyi görmüştüm.
Beni fark ettiklerini sanmıyordum ki bu normalde benim için iyi bir şeydi, insanların ilgi odağı olmaktan hoşlanan biri değildim.
Fakat doğru yerde olup olmadığımı öğrenmem gerekiyordu.
Beni fark etmeleri için boğazımı temizleyip "Dans kursu için gelmiştim, doğru yerde miyim acaba?" diye sorduğumda dört kişinin gözleri bana döndü, bilgisayarla uğraşanlardan biri çok odaklanmış olacaktı ki o hiç umursamadı.
Ayakta duran iki kişiden sarışın olanı bana yaklaşıp gülümsedi.
"Evet, doğru geldin...?"
"Hyunjin. Hwang Hyunjin."
Elini uzatıp gülümsemesini genişletti. "Ben Felix, şu arkamda gördüğün kendi kendine tartışan kişi Minho. Bilgisayar başındaki üçlüler ise Wooyoung, San ve Yunho." hepsi bana dönüp hafif bir baş selamı verdiğinde ben de aynı şekilde karşılık verdim.
Birlikte ne yaptıklarına bakmak için bilgisayar başındaki üçlünün yanına gittik. San bana seçtikleri şarkıyı gösterirken kapının açılma sesini duydum ama dönüp bakmadım.
"Şey... Doğru yere mi geldim acaba?" Yabancı gelmeyen sesle donup kalmıştım, benzerliktir sadece diye düşünecekken kafamı kapıya çevirdiğimde nefes alamadığımı hissetmiştim.
Rüyamda görmüş olduğum çocuk canlı ve gerçek bir şekilde kapının önünde duruyordu.
••
stAn aTeeZ
bölümler çok kısa bir de geç geliyor ben olsam bana kafa atardım çok sinir bozucu

ŞİMDİ OKUDUĞUN
o | hyunin
FanfictionHyunjin'in hayatı rüyasında gördüğü kişiyle tanışmasıyla değişir. • !Kısa bölümler!