Heyecanımı gizlemeye çalışarak bana gönderilen konuma doğru yürüyordum.
Bir tür deja vu yaşıyor gibi hissediyordum fakat bu sefer gittiğim yerde Jeongin'i göreceğimi biliyordum.
Attığı konuma yaklaştıkça bu sefer ona ait olduğuna emin olduğum boyalı, kırmızı kafa görüş açıma girdi.
Ayakta dikilmiş, denizi izliyordu. Onun gergin olduğunu benim olduğum çok da yakın olmayan mesafeden bile anlayabilirdiniz.
Ellerini sabit tutamıyor terlemiş gibi ellerini sallayarak kendini serinletmeye çalışıyordu.
Çok fazla yolun ortasında durup onu izlediğimi fark ederek ''Yapalım bakalım şu işi.'' diye kendi kendime mırıldanarak yanına gittim.
''Jeongin?'' adıyla seslenerek dikkatini çekmek istemiştim fakat o, dikkatini kaybedip sendeledi ve ben belinden tutup onu kendime doğru çekmeseydim az daha düşecekti.
Birkaç adım gerileyerek yeterince kenardan uzaklaştığımızı ve düşme riskini yok ettiğime emin olduktan sonra yüzümden çok da fazla uzakta olmayan yüzüne dönüp kocaman olmuş gözlerine bakıp gülümsedim.
''Gerçekten ucuz bir romantik komedi filminde olacak tüm olayları yaşadık, farkındasın değil mi?''
Birkaç adım gerileyip tedirgince gülümsedi. ''Evet.''
''Biraz daha geriye adım atarsan gerçekten denize düşeceksin. Yürümeye ne dersin?''
*
Sessizce geçen yaklaşık 10 dakikadan sonra daha fazla dayanamayarak ''Konuşalım mı artık?'' dediğimde fısıldar gibi ''Pekala.'' demişti.
Yolun ortasında durunca onu bileğinden tutup piknik alanının olduğu ama hafta içi olduğundan gerek çok fazla kişinin olmadığı yere doğru çekiştirmiştim.
''Ben insan değilim.''
''Hah?'' diye istemsizce ağzımdan bir ses çıkınca o da ne dediğinin farkına varıp kendi kendine bir şeyler mırıldanmıştı.
''Tamam çok ani oldu bu. Daha doğrusu Dünya'ya göre insan değilim. Yani...Bunu açıklamak zor ama sen direkt bir tür uzaylıymışım gibi düşünebilirsin. Yeşil değilim ve antenlerim yok ama!''
Art arda hızlıca kurduğu cümlelerle resmen donakaldığımda bunu fark edip ''Sakin ol, her şeyi açıklayacağım şimdi.''
''Uzaylı olduğumu söyledim çünkü Dünya'ya ait değilim. CEYZ adı verilen bir gezegendenim ama orada işler biraz farklı.'' duraksayıp tepkimi ölçtükten sonra - Yüzümdeki her duyu organı sonuna kadar şokla açılmış, onu dinliyordum- konuşmaya devam etti.
''Ailemiz yok. En azından sizin anne-baba diye adlandırdıklarınızdan, ruh eşlerimizle birlikte biz de doğuyoruz ve belli bir yaşa geldiğimizde onların yanına, yani sizin Dünya'nıza yollanıyoruz. Senden küçük davranmamın sebebi yaptığın şey yüzünden 1 yıl teknik olarak yaşamıyor olmamdı. Ailemiz dediğimiz kişiler genellikle ruh eşlerimizin ileride tanışacağı kişiler oluyor bu yüzden Chan hyung aile üyelerimden biri.''
''Yani benim Felix ile tanışacağım belliydi?''
Kafasını sallayarak beni onayladıktan sonra kaldığı yerden devam etti.
''Küçükken bizi tanıyan ve gören tek kişinin ruh eşimiz olması gerekiyor. Genellikle aileleri bizi bir tür hayali arkadaş olarak görüyor bu yüzden sorun olmuyor ama başka birine tanıttığı zaman kendi gezegenimize geri dönüyor ve ruh eşimizin bize tekrar ihtiyacı olduğu zaman tekrar Dünya'ya gönderiliyoruz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
o | hyunin
FanfictionHyunjin'in hayatı rüyasında gördüğü kişiyle tanışmasıyla değişir. • !Kısa bölümler!