5. Bölüm ~Yenge~

3.5K 126 21
                                    

Kafeteryadan kalkıp otoparka doğru yürümeye başladık. Rüzgar elimden tutuyordu. Rüzgar'ın arabasına yaklaştığımızda Feyyaz abi beni görüp yanıma geldi. Feyyaz abi Rüzgar'ı tanıyordu, Rüzgar ve benim elime baktı.
- Feyyaz abi sen eve git, benim Rüzgar'la biraz işim var, sonra da taksiyle Bora'ya geçerim. Dedim. Daha biraz önce arabada Feyyaz abiye anlattıklarımdan sonra beni Rüzgar'la el ele görmesine şaşırması doğaldı.
- Taksi olmaz küçük hanım, sen beni ara ben alıp bırakırım seni Bora'ya. Dedi Feyyaz abi.
- Ben bırakırım seni işimiz bitttikten sonra. Dedi Rüzgar soğuk bir ses tonu ile.
- Tamam. Dedim. Feyyaz abi kafasını onaylar şekilde salladı ve gitti. Kapımı Rüzgar'ın korumalarından biri açtı.
- Buyur yenge. Dedi açarken. Yenge. Hoşuma gitti bu. Teşekkür edip ön koltuğa geçtim. Rüzgar'da şöför koltuğuna geçti. Korumalar yandaki arabaya bindi. Yolda giderken Rüzgar bana soru sormaya başladı, beni tanımaya çalışıyor gibi.
- 19 yaşındasın. Tam doğum tarihin ne? Diye sordu.
- 08.02.2001. Dedim.
- Kova. Dedi. Kafamı "Evet" anlamında salladım.
- Peki senin? Diye sordum kafamı ona çevirip.
- 07.07.1995. Dedi. Konuşurken bana değil aynalara bakıyordu.
- Yengeç. Dedim. Bana dönüp yaklaşık 3 saniye baktı ve önüne dönüp:
- Evet. Dedi. Ve devam etti:
- Bora kim? Diye sordu. Ona ne? Saçmalama, herkes sizi sevgili sanacak, tabiiki de soru sorması ve seni tanıması gerekiyor Lal!
- Çocukluk arkadaşım. Dedim.
- Sık sık onun evinde kalır mısın? Diye sordu.
- Evet, Eylül ve onunla iyi anlaşıyoruz. Dedim.
- Eylül'le ne zamandan beri tanışıyorsunuz? Diye sordu. Çok soru soruyor. Sıkıldım.
- Lise 2. Dedim.
- Bir görümcen var. Dedi.
- Hı, ne? Dedim. Ne görümcesi ya? Hani biz Rüzgarla 'sevgili'yiz ya, onun kız kardeşi senin görümcen oluyor.
- Ha, anladım. Dedim. Rüzgar gülmeye başladı. Ne var be?
- Benimle sevgili olduğuna alışman gerekiyor. Dedi sırıtarak. Sonra bacaklarıma bakıp:
- Sen üşümüyor musun? Diye sordu.
- Yoo, ben seviyorum etek giymeyi. Dedim. Kaşlarını çattı ve yüzüme baktı. Sonra ifadesiz bir şekilde bakıp önüne döndü. Birkaç dakika sonra bir kafenin önünde durdu ve aşağı indi. Ben de arabadan indim. Elimi tuttu ve kafeye girdik. Bir masaya geçip oturduk. Deniz kenarında çok hoş bir kafeydi.
- Görümcem, senden büyük mü? Diye sordum gülümseyerek. Bu soruya Rüzgar'da güldü. Gamzeleri çok güzel. Bize ne bundan! Konu bu değil.
- Hayır. 17 yaşında. Dedi. Kafamı salladım ve devam ettim:
- Bizi gerçekten sevgili mi sanacak yoksa bir oyun olduğunu bilecek mi?
- Gerçek sanacak. Onu huzursuz etmek istemiyorum, böyle bir oyuna gerek olduğunu bilmesin. Dedi. Yine kafamı salladım. Bu sırada garson geldi ve ne istediğimizi sordu.
- Bir Türk kahvesi. Dedim. Rüzgar kafasını bana çevirdi, kısa bir süre baktıktan sonra garsona dönüp:
- Bende Türk kahvesi istiyorum. Dedi. Sen Bora'ya ne diyeceksin Lal? Ben onu unuttum, sevgili yapsaydım ilk Bora'nın haberi olurdu ve benim bile yeni haberim oldu. Bora her şeyi anlayacak.
- Benim bir yalan uydurmam lazım! Dedim sesli bir şekilde. Kahvelerimiz gelmişti, Rüzgar kahvesinden bir yudum alıp:
- Ne yalanı? Diye sordu.
- Bora benim çocukluk arkadaşım, sevgilim olsa ilk onun haberi olurdu. Her şeyi anlayacak! Dedim tedirgin bir şekilde.
- Tamam sakin. Dün sevgili olduk, benden hoşlandığını biliyordun ama beni sevdiğini kabul edemiyordun; bu yüzden kimseye hiçbir şey söylemedin ve bugün her şeyi anlatmak için Bora'da kalıyorsun, sorun çözüldü mü? Dedi sakin bir ses tonuyla. Bunu şu an mı uydurdu? İlginç.
- Tamam ama onun sen ve beni yan yana görmemesi gerek. Dedim bir çırpıda.
- Nedenmiş o? Dedi tek kaşını havaya kaldırıp.
- Çünkü Bora beni çok iyi tanıyor ve sana bakışlarımdan aşık olmadığımı anlar. Dedim.
- İlle de bana aşık olmak istiyorsun yani? Dedi sırıtarak. Yuh, onu mu diyorum ben! O da olur. Ne!? Olamaz öyle bir şey!
- Ne diyon sen ya? Dedim. Ona saçmaladığını anlatmaya çalışarak.
- Şaka yaptım. Dedi ve kahvesinden bir yudum aldı. Çok komik gerçekten! Böyle şaka mı olur.
- Bugün tanışalım arkadaşınla? Dedi. Ne dedi? Bugün mü dedi?
- Ha, ne? Bugün mü? Ben ne diyorum sen ne diyorsun. Dedim sitem edercesine.
- Daha yeni sevgili olduk, arkadaşın bir heves olduğunu düşünür, sen de aşık olduğunu daha önce hiç böyle hissetmediğini falan söylersin. Tabii daha önceki sevgililerine aşık olduysan bunu yemez. Dedi ve düşünmeye başladı. Lal senin daha önce sevgilin olmadı ki! Evet, yani Bora hiçbir şey anlamaz.
- Benim daha önce sevgilim olmadı ki. Aşık falan da olmadım, yani buna inanabilir. Dedim gülümseyerek.
- Daha önce sevgilin olmadı mı? Dedi şaşkın bir ifadeyle. Olması mı gerekiyordu? Daha 19 yaşındayım ben. Saçma sapan, ergence şeyler yaşamadım. Bunun nesine şaşırıyor ki?
- Hayır. Dedim. Ve devam ettim:
- Ben Bora'yı arayıp haber vereyim. Dedim. Rüzgar kafasını "Tamam" anlamında salladı. Telefonumu açıp 'Bora'yı tuşladım. 4 kez çaldıktan sonra Bora açtı:
- Efendim güzelim. Dedi.
- Şey, Bora, ben şey diyecektim, ımm. Diye kekelemeye başladım.
- Ney diyecektin Lal? Kötü bir şey mi oldu? Dedi Bora endişeli bir sesle.
- Yok, kötü bir şey olmadı. Ben sende kalacağım bu gece. Tabii Eylül'de. Dedim.
- Tamam. Bunun için mi aradın Lal? Diye sordu.
- Yok, aslında ben seninle birisini tanıştıracağım. Dedim.
- Bir saat sonra senin evinde oluruz. Diye ekledim.
- Lal kiminle tanıştıracaksın beni? Sen de Eylül gibi çöpçatanlık yapmaya falan mı başladın? Diye  sordu gülerek.
- Hayır, anlatırım geldiğimde. Dedim tedirgin bir sesle.
- Tamam, görüşürüz. Dedi gülerek. Ne düşünüyor acaba. Sevgili yaptığımı düşünmediği kesin.
- Görüşürüz. Dedim ve çağrıyı sonlandırdım. Rüzgar:
- Gerçekten sevgili olsak, arkadaşına bile böyle anlattığına göre acaba babana nasıl açıklardın bu durumu? Diye sordu Rüzgar gülerek.
- Babama anlatmak kolay olurdu, en zoru Bora'ya anlatmak çünkü beni bu hayatta en iyi o tanıyor. Dedim ciddi bir ses tonuyla. İnanır mı acaba Bora? Neden inanmasın? İnanmak zorunda, başka seçeneği yok. Kahvemden bir yudum aldım ve Rüzgar'a dönüp:
- İnstagram kullanıyor musun? Dedim. Bu konu önemli, benim takıntım var bu konuda; sevdiğim insanlar fotoğraflarımın hepsini beğenmek zorunda ve bu takıntımdan Bora ve Eylül'ün haberi var. Ya Eylül Rüzgar'ın profiline girip seni takip etmediğini gördüyse Lal? Daha Rüzgar'ın instagram kullanım kullanmadığını bilmiyoruz sakin.
- Evet. Dedi Rüzgar düz bir sesle.
- Hemen telefonunu ver! Dedim, yada bağırdım. Rüzgar şaşkın şaşkın bana bakmaya başladı.
- Hadi! Dedim. Telefonunu çıkarıp bana uzattı.
- Şifre. Dedim ve telefonu geri uzattım.
- 1903. Dedi. Cidden mi? Beşiktaş'ı tutuyor, ama buna şaşırmadım, şaşırdığım şey bu kadar kolay bir şifresi olmasıydı. Şifreyi girip instagramına girdim. Hesabı gizli?! Ha? Neden ki? Cins işte. Arama kısmına girip "lalaksoyy" yazdım ve kendi hesabımı takip ettim, bütün fotoğrafları beğendim ve telefonu rüzgara uzatıp kendi telefonumdan ona takip isteği attım. Takip isteğini görmüş olmalı ki telefondan birkaç saniye gözünü ayırıp bana baktı. Ve takip isteğini kabul etti. Sadece bir fotoğrafı var, fotoğrafı beğenip telefonumu masaya bıraktım.
Bora'nın evine gitmek üzere kafeden çıktık.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum💚

Yenge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin