32. Bölüm ~İstemiyorum!~

754 25 39
                                    

Bölüm şarkısı (bu şarkı Rüzgar'dan Lal'e); Defoluyorum- Emir Can İğrek

Gitme Rüzgar! Bırakma beni!..
***
3 saat geçmişti Rüzgar gideli. Çocuklar uyumuştu. Ben yatağımda, Rüzgar'ın yastığına sarılıp ağlıyordum.

Haklıydı... O hep haklıydı... Ama ben onu gerçekten çok seviyorum! Her şeyden çok...

Kapı açıldı, O geldi. Kafamı yastıktan kaldırıp bakmıyordum, ama biliyordum. Bu odaya ondan başka kimse kapıyı çalmadan girmezdi. Kimsenin adım sesleri onunki gibi değildi.

Gözlerimi açmamıştım. Yanımdaki komidinin üzerine bir bardak bıraktı, çikolatalı süt...

Yanıma geldi. Saçlarımı okşadı. Saçlarıma öpücükler kondurdu. İçmişti, buram buram rakı kokuyordu.

Ayağa kalktı. "Ne var?" diye sordu. Büyük ihtimalle telefonla konuşuyordu. Telefonu sessizdeydi ki çaldığını duymadım. "Bir şeyi de kendiniz halledin!.. Gelemem!.. Yarın bakarız." dedi. Biraz sonra tekrar yatağa oturdu.

Karnıma elini koydu. Aynı anda da yanağımı okşuyordu. "Neden söylemedin sevgilim? Neden söylemedin? Bu kadar mı değersizdim senin gözünde?" diye sordu. Uyuduğumu sanıyordu ama her söylediği kelime kalbimi paramparça ediyordu. Ben, Onu üzdüğüm için kendimden nefret ediyordum!

"Özür dilerim Rüzgar!" dedim gözlerimi açmadan, fısıldayarak.

Yanıma yattığını hissettim. Bir eli hala yanağımdaydı. Gözümü açtım. Burunlarımız değiyordu. "Ben bebek bakabileceğimi sanmıyorum, aldıracaktım. Sen çocuğunun olmasını çok istiyordun, üzülürsün diye söylemedim..." dedim. Sesim zor çıkıyordu.

"Sen de istiyordun, Lal. İstemiyor muydun?" dedi.

"İstiyordum. Bu dünyanın ne kadar iğrenç olduğunu gördüğümde vazgeçtim. Kendimin ne kadar iğrenç olduğumu gördüğümde de aldırmaya karar verdim." dedim.

Yatakta oturur pozisyona geçti. "Ağlama artık... Sütünü iç." dedi. Ben de doğruldum. Komidinin üzerindeki sütten birkaç yudum aldım. "Yarın randevu almak için hastaneyi ararım. En yakın tarihte, kürtaj olursun..." dedi ve ayağa kalkıp odadan çıktı.

Kabullenmişti... Direnmeyecekti... Benim onu sevmediğimi düşünüyordu ve bu yüzden o bebeği istemiyordu.

"Rüzgar!" dedim arkasından ayağa kalkıp. Geri geldi, ifadesiz bir suratla bana bakmaya başladı. "Ben seni seviyorum!" dedim.

Buruk bir gülümseme yayıldı yüzüne. Kafasını onaylarcasına salladı. Arkasını döndü. Gidecekti.

Kolundan tutup durdurdum. "Sen?" diye sordum. Bana döndü. Gözlerime baktı.

"Ben," dedi. "Ben seni gerçekten seviyorum, Lal..." dedi. Yapma Rüzgar! Yapma!.. Yalvarırım yapma!..

Gitti... Ben yerde ağlamaya devam ettim. O bana inanmıyordu... Benim sevgime inanmıyordu...
***
Sabaha kadar odanın kapısının önünden kalkmadım. Gözlerim kupkuruydu ağlamaktan. "Hala?" dedi Su.

Yanaklarımda kalan yaşları hızlıca sildim. "Efendim halacım?" dedim. Yanıma oturup bana sarıldı. Ufacık kollarını boynuma doladı.

"Sen neden ağladın?" diye sordu.

"Ağlamadım halacım!" dedim sesimin titremesini engellemeye çalışarak.

"Gözlerin neden kıpkırmızı?" diye sordu minicik elini yanağıma koyup.

"Ben kabus gördüm, uyuyamadım! Ondan kırmızılar..." dedim.

"Rüzgar abi nerede? O seni korurdu!" dedi.

Yenge Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin