(Alara'nın anlatımıyla)
Ve işte, birkaç saat sonra yola çıkacağız. Yani sabahın beşinde. Valizimi zar zor, saatlerce düşünerek, güç bela karar vererek hazırladım. Neden mi? Çünkü babaannem giydiklerime karışıyor, şort giymeme izin vermiyor! Tamam, abim de izin vermiyor ama onu bir şekilde kandırıyorum. Babaannem uyanık bir kadın, kanmıyor... Bir de Karadeniz damarı var ki, Nuh diyor peygamber demiyor! Neyse ben de dizimin hemen üzerinde biten şortlarımı yanıma aldım.
Abim "1-2 hafta kalırız gitmişken" dedi. Bora'yla 1-2 hafta aynı evde! Ayyyy! Çok heyecanlı! Yerimde duramıyorum, uyuyamıyorum! İşte bu da benim en büyük sorunum, galiba biraz tez canlıyım. Azıcık.
Abimin "isteme töreni", yada her ne deniyorsa, onu nasıl eğelenceli hale getirdik ama! Halay çektik, kurtlarımızı attık! Ohh! Miss! Ses sistemi konusunda Boracığımın çok yardımı oldu ama fikir tamamen BENİM.
Telefonumun titremesiyle irkildim. Gecenin bu saatinde kim mesaj atıyor acaba? Ekranda gördüğüm "Aslan Parçası" yazısı düşmeme neden oldu. Zaten yatakta baş aşağı duruyordum, kafamı çarptım! Kafam acıyor! Küçücük beynim de düşmüş olmasın?! Neyse artık yapacak bir şey yok, beyinsiz idare ededeceğiz. Bora onu "Aslan Parçası" diye kaydettiğimi duysa nasıl tepki verir acaba? Şu an için bunu duymaması gerekiyor çünkü henüz aramızda bir şey yok. Ama ben kararlıyım, onu evimin direği yapacağım!
Aslan Parçası: Sizin oralar serin mi olur? Bu muydu yani? Neyse söyleyeyim de ona göre kıyafet alsın.
Alara: Akşamları hafif serin olur, belki yağmur yağabilir bu mevsimde. Yazdım. Ayy, sesini duymak istedim mavişimin. Arasam mı? Parmağımı ara tuşuna götürüp bastım. Hemen açtı.
- Alo. Dedi. Senin sesine kurban!
- Alo, şey için aradım ben, şey... Diye gevelemeye başladım.
- Şey, yağmurluk almayı unutma demek için! Yağmur yağar oraya, ondan. Dedim. Heh, salaklığımı bir kez daha belli ettim!
- Hımm, anladım. Dedi.
- Alırım, yağmurluk. Oraya gidiyoruz ama otel rezervasyonu yaptırdı mı abin? Diye sordu.
- Ne oteli ya? Babaannemin konağı var, otelde kalmanıza izin vermez babaannem. Dedim. "Seni babaannemin en sevdiği damadı yapacağım koçum!" Diyemedim tabii. Ama olacak.
- Aynı çatının altında kalacağız yani. Dedi. Sesi heyecanlı çıkmıştı, yada bana öyle geldi.
- Evet, bahçesi ormanla birleşik, çok güzel olacak! Dedim.
- Sabırsızlıkla yarını bekliyorum o zaman. Dedi. Ölüyom len sana!
- Ben de. Dedim biraz kekeleyerek.
- Tamam, yarın görüşürüz o zaman. İyi uykular civcivim. Dedi. Bana "civcivim" DEDİ! LAAAN! İçimdeki filler horon tepiyor şu an! Aslan parçam bir düşün ben bunu söylersem bu kız uyuyamaz de! Zalımın oğlu!
***
Sonunda sabah oldu, yani 5 sabah sayılıyorsa.
Üzerime bu tişörtle tulumu giydim. Altına da kırmızı converse'lerimi. Trabzon'a gidince babaannem bunları değiştirmemi söyleyecek ama yol boyunca giyebilirim! Daha martılar bokunu yemedi biz niye bu saatte gidiyoruz? Abimin işleri... Ben birkaç haftadır abimin evinde kalıyordum zaten, annemle babama tavrımı belli etmek için. Siz nasıl benim canım abime inanmazsınız?! Bak aklıma geldikçe sinirleniyorum! Neyse... Burada buluşacaktık çocuklarla, belki de çoktan gelmişlerdir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yenge
Teen FictionMafya #1: 01.08.2020 Cinayet #5: 17.02.2021 Suç #2: 18.09.2021 Rüzgar #1: 09.11.2021 *** -TAMAMLANDI- Lal ve Rüzgar'ın sonsuzluğa uzanan öyküsü... (Çok da ciddiye almayın)