2 yıl sonra.
Bir şeyler değişti. Çok şey değişti. Hayatımda en değer verdiklerimi kaybettim. 1 hafta değil, 1 ay değil, 5 ay değil. 2 yıl boyunca kim varsa hepsi gitti.
Belki de böylesi iyiydi. Bizim için..
Ama ben iyi miydim..? O iyi miydi...?
Değildik. Iyi değildik.
Kimse iyi değildi.
Ama belki birbirimizin yaralarını sarardık. Affederdik belki de geçmişi.
Affederdik...Telefonu yatağa koyup hunharca ağladım. Allah belamı versin ben bir gerizekalıyım. Onu her şeyden, herkesten çok seviyorum. Ama onu kaybettim.
Ben ağlarken Rose odaya girdi.
"Lisa yemek hazı- Dur! Neden ağlıyorsun?" diyerek yanıma geldi.
Konuşamıyordum. Bitiyordum. Rose'ye bakıyordum ağlayarak. Sonra konuşmaya başladım.
"Ben.. Jungkook'a yazdım..." dedim ağlayarak.
"Ne...?" dedi bu sırada bana sarılıyordu.
"Beni istemiyor.. Rose.. Beni istemiyor.." dedim artık daha çok ağlıyordum.
"Lisa ona neden yazdın?.." dedi bana bakarak.
"Rose 2 yıl. 2 yıldır buna dayanmaya çalışıyorum. Yapamıyorum artık.."
Dedim.
O kadar ağlıyordum ki, beni tanımayan biri görse halime acırdı. Aynı Rose gibi. Bana hem üzgün hem de korkulu gözlerle bakıyordu."Rose sen nasıl dayanıyorsun? Benim yüzümden sende Jimin'le ayrıldın." dedim.
"Dayanamıyorum.. Lisa ben bilmiyorum.. Ama Jimin'de beni affetmeyecek. Biliyorum bunu..." dedi gözlerinin dolduğunu fark ettim.
"Rose.. Hepsi benim yüzümden. Ben özür dilerim.." dedim. Her geçen konuşma da daha da çok ağlıyordum.
"Saçmalama Lisa. Hepsi o baban olacak adamın suçu senin değil sakın bir daha bunu söyleme!" dedi.
"O benim babam değil.." dedim artık ağlamıyordum.
"Lisa yarın onları göreceğiz biliyorsun değil mi?" dedi Rose. Bu aniden aklına gelmiş olacak ki bana şok içinde bakıyordu.
"Ne...? Unutmuşum.." dedim.
Yarın Jungkook'u görecektim. Buna hazır değildim. Buna asla ama asla hazır değildim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Titriyordum. O an nasıl davranacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu.Onu çok özlüyordum. Onu hem görmek istiyordum hemde buna hazır değildim.
Onu gördüğüm an ağlayacaktım biliyordum o an nasıl sakin kalacağımı bilmiyordum.Rose'de böyle hissediyordu. Rose de Jimin'i bu şekilde bırakmak zorunda kalmıştı.
O gece gözüme asla uyku girmedi. Hep onu düşündüm. Bu zamana kadar hep yaptığım gibi, yine ve yine onu düşündüm. Ağladım. Yastığa kafamı gömdüm ve ağladım. Sonra sustum tavana baktım. Ama o gece geçmek bilmedi. Telefonumu elime aldım. Ve saate baktım.
Saat 6'ya geliyordu. Şok içinde kaldığım esnada 1 saat sonra okula gitmem gerektiğini hatırladım. Zar zor ayağa kalktım ve elimi yüzümü yıkamaya gittim. Rose çoktan uyanmış ve kahvaltı hazırlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Change | Liskook
FanfictionSen beni istemesen de ben her zaman senin olacağım. Çünkü sen bana, ben sana aitim.