1.3

182 24 1
                                    

Evde Rose ile uzun uzun konuştuk.

Sonrasında aniden Jimin Rose'ye yazdı ve Rose koşarak odasına çıktı ve şu anda onunla konuşuyor.

O sırada öylece oturup Jungkook'u düşünüyordum.
Her şeyi berbat ettim. Her şey benim yüzümden.

2 yıl önce bütün mutluluğumu kendim bozdum.

O sırada aklıma aniden gelen bir fikirle Jungkook'u aramak istedim.

"My love💓"  diye kaydetmiştim ve hala değişmemiştim.

Ekrana uzun uzun baktım. Arasam mı aramasam diye düşünürken kalbim git gide hızlanıyordu. Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde arama tuşuna bastım.

Telefonu kendimden uzaklaştırdım ve bekledim. O kadar heyecanlanıyordum ki. Açacak mı diye beklerken, açmadığını fark ettim.

Tam kapat tuşuna basacakken, bir anda

"Alo?" dedi Jungkook. Kalbim yerinden çıkıyordu ve ne desem bilemeden öylece kaldım. Sonra yavaş yavaş cevap vermeye başladım.

"Jungkook.. B-ben Lisa.." dedim o kadar sakin ve yavaş konuşuyordum ki. Heyecandan titrediğimi fark ettim.

"Biliyorum.. Numaran kayıtlı." dedi. O da benim gibi konuşmaya başlamıştı.
Ve beni rehberinden silmemişti. Oysaki ben, hiç böyle düşünmemiştim.

"Jungkook.. Seni çok özledim.. Artık sana kavuşmak istiyorum. Her şey için özür dilerim.. Ama sensiz yapamıyorum Jungkook. Ne olur yalvarırım sana."
Bunları Lisa söylüyor olamazdı. Ben söylüyor olamazdım. Bunları söylemek istemiyordum, ama ağzımdan her şey hızlıca çıkıyordu. Heyecandan ne dediğimi bile bilmiyordum..

"Özür dilerim.. Ben ne dediğimi bilmiyorum.." dedim sessizce ve neredeyse ağlamaya başlayacaktım!

"Lisa beni neden bıraktın?" dediğinde ağladığını fark ettim. İçime, kalbime bir şeyler oldu ve bende ağlamaya başladım. Jungkook ağlamazdı. Onu ilk kez böyle görüyordum sanırım. Sesi o kadar kötü geliyordu ki. O böyle oldukça kendimi öldüresim geliyordu.

"Jungkook özür dilerim.." dedim ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

"Lisa, beni neden bıraktın?" bu sefer tüm kelimeleri vurgulayarak söylüyordu ve sesi git gide daha da halsizleşiyordu.

"Sana yemin ederim her şeyi anlatacağım. Bana bir şans ver ve sana her şeyi anlatayım. Yarın.. Yarın anlatabilir miyim?" dedim ağlaya ağlaya zor da olsa konuşmaya çalışıyordum.

"2 Yıldır anlatmaya bile tenezzül etmedin, şimdi mi anlatacaksın?" dedi. Sesi sert çıkıyordu.

"Anlatamazdım... Jungkook seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun.. Geçerli sebeplerim vardı sana yemin ederim." hala ağlıyordum.

"Ben sensiz ne yaptım hiç düşündün mü? Ya aynısını ben sana yapsaydım? Ne yapardın? Ben öldüm. Ben yemin ederim öldüm." dediğinde hala ağlıyordu. Ve koltuğu sıkarak bende ağlıyordum. İçim o kadar acıyordu ki.

"Aşkım... Biliyorum biliyorum ben hepsini biliyorum.. Ne olursun bu telefon konuşması kötü bitmesin.. Sana yarın her şeyi yüz yüze anlatmak istiyorum.. Ne olur.." Dedim ve ağlamamı keserek cevap bekledim.

"Aşkım..? Bu kelimeyi duymayalı uzun zaman oldu." Dediğinde o kadar kötü oldum ki. Ne yapacağım bilmiyordum. Cevap da veremedim..

"Neyse Lisa.. Görüşürüz." dediğinde bağırmaya başladım.

"Ne?! HAYIR! Jungkook sana yarın her şeyi anlatayım ne olur.. Ondan sonra karar ver sana yalvarırım.." dedim.

"Lisa.. Görüşürüz dedim." dediğinde durdum.

"Yarın benim evime gel.. Saat 3'de." dedim. Çünkü ne olursa olsun onun bu dediğimi gece boyunca düşüneceğini biliyordum.

"Seni seviyorum.." dedim ve cevap bekledim ama tabikii kapattı. Telefonu kenara koydum ve odama gittim.

Sabah

"Günaydınn! Kahvaltı hazır." diye bağırıyordu Rose.

"Aşkım dün seni unuttum Jimin ile ne oldu?" dedim masaya otururken.

"O kadar güzel şeyler oldu ki, bu gün buluşacağız." dedi. Şok içinde baktım.

"Seni bu kadar kolay mı affetti?" dedim.

"Hayır.. Ona her şeyi anlatacağım.. Sadece buluşacak olmamıza seviniyorum. Dün ki konuşmamız hiç de güzel geçmedi." dedi ve yüzü asık bir şekilde masaya kahvaltılıkları koyuyordu.

"Bende bu gün Jungkook'la buluşacağım." dedim ve Rose bir anda durdu.

"Ne! Nerede, ne zaman oldu bu?! OHA!" dedi ve duraksadım.

"Dün çok kötüydü, bana geleceğim demedi ama ben geleceğine inanmak istiyorum.. Eve gelmesini söyledim.." dedim.

"Ben de bu gün evde yokum, sizin için harika zamanlama." dedi ve güldü.

"Ama gelecek mi?..." dedim.

"Şaka mısın kızım! Tabi ki gelecek." dediğinde ister istemez sırıttım.

Saat 3'e geliyordu ve heyecandan kalbim çıkıyordu. Ağlamamak için zor duruyordum. Evde bir sağa bir sola yürüyordum. Gelmezse nasıl toparlayacaktım? Ne yapacaktım?

Saat 3 buçuk oldu.

Ve koltuğa oturup ağlamaya başladım.
Gelmedi... Gerçekten gelmedi.. Ben o kadar hevesliydim ki... O kadar emindim ki.. Beni sevmediğine, beni istemediğine, beni dinlemek istemediğine artık emindim. Koltuğa yattım ve ağlıyordum. Kalbim o kadar acıyordu ki. Onsuz ne yapacaktım bilmiyordum. Ben ne olursa olsun bir kez benden dinlemek isteyeceğini düşünmüştüm. Ne olursa olsun salak gibi bunu düşündüm ve deliler gibi bekledim. Gerçekten kendime de kızıyordum.. Onu bu şekilde bekleyip heveslendiğim için. Tam gözlerimi kapatıyordum ki..

Zil çaldı.


Change | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin