Mary Hugh'ın getirdiği çay ve bisküvilerden Emma'ya uzatıp sessizce yerine kuruldu. Dün akşam şaşkınlıktan bir şey diyememişti. Kadın'ın ısrarı üzerine Emily'nin salonunda oturmuş çay içiyorlardı. Kadın hafif bir Fransız aksanıyla konuşmaya başladı.
"Babam Fransa'ya gittiği sıralarda anneme âşık olmuş. Sonra onunla evlenip orada yaşamaya başlamışlar. Ben ve kardeşlerimde orada büyüdük fakat zaman zaman İngiltere'ye gelirdik. Annen benim çok iyi bir arkadaşım aynı zamanda da kuzenimdi. Ben evlendikten sonra İngiltere'ye gelmek için çok fazla fırsatım olmadı. İki yıl önce eşim öldü. Bende daha fazla orada kalmak istemedim fakat bunca yıl sonra buraya gelmek kolay değildi. Uzun bir zaman oğlum Ian, Fransa'da ki işlerimizi toparlamaya uğraştı. Annen ve babanın öldüğünü duyduğumda çok üzülmüştüm.." Emma nefes alıp çayını yudumladı. Mary neredeyse nefes almadan onu dinliyordu. Aynı zamanda Emily'de dikkat kesilmiş Emma'dan başka kimse konuşmuyordu. Emma çayını önündeki masaya koyup konuşmaya devam etti. "Senin onlardan başka kimsen olmadığını biliyordum. Simon'ın aç gözlü lakabını duyduğumda vasini ondan almak için iletişime geçtim fakat Simon ısrarla seni vermek istemiyordu. Son bir aydır İngiltere'deyim. Olan olayları duydum fakat sana nasıl anlatacağımı bilemediğim için yanına gelmeye cesaret edemedim. Bir oğlum ve bir kızım var. Kızım Fransa'da bir Kont'la evli. Oğlum Ian ve ben Londra'ya alışmaya çalışıyoruz. Senin de benimle kalmanı istiyorum Mary.." Kadın umut dolu bakışlarıyla Mary'e bakıyordu. Mary hafifçe tebessüm edip cevap verdi.
"Ben aslında yakın zamanda taşraya taşınmayı düşünüyorum Leydim.. Teklifiniz için teşekkür ederim fakat bunu kabul edemem.." Emily tam itiraz edecekken Emma ondan önce davrandı.
"Kendini yük olarak hisset memelisin Mary, bunu annene borçluyum. Cameron Dükü'yle olan nişanın bozulmuş olabilir fakat senin gibi güzel ve nazik bir Leydinin kısa zamanda iyi bir eş bulacağına eminim. İzin ver sosyete de şaperonluğunu yapayım.."
"Teklifiniz çok nazik fakat-"
"Hemen cevap vermene gerek yok Mary. Biraz düşünmek istemeni ve kararsız kalmanı anlıyorum. İzin ver sana kendimi tanıtayım. Eğer hala cevabın geçerliyse sadece aile dostun olarak kalmayı da isterim.." Mary kadına gülümseyip cevap verdi.
"Pekala Leydim.." Mary çayını almak için uzandığında, Hugh'ın içeri girip anons etmesiyle Mary'nin eli havada kaldı.
"Alverstoke Markisi, Lord Stephen Thompson.."
"Hiç gerek yoktu.."
"Ama efendim siz ısrar-"
"Teşekkür ederim Hugh, sen işini iyi yaptın. Richard'la konuşup maaşını arttırması için gerekeni yapacağım.." Hugh Stephen'in son söylediğine aldırmadan odadan çıktı. Stephen'de yakışıklı yüzünde çapkın bir gülümseme ve elindeki çiçeklerle Mary'e yöneldi.
"Bu gün yine güneşi kıskandırıyorsunuz Leydim.."
"Teşşekkür ederim Lordum, bu ziyaretinizi neye borçluyuz.." Mary'nin sorusu Stephen'in daha da gülümsemesine sebep oldu fakat cevap vermedi. Onun yerine Emily'ye yönelip elini öptü. Emily kibarca gülümsedi. Daha sonra Emma'nın yanına gelip onunda elinden öptükten sonra Mary'nin yanındaki koltuğa geçip oturdu. Sonra Emma'ya yönelerek soru sordu.
"Fransa'dan yeni döndüğünüzü duydum Leydim, Lonra'ya alışabildiniz mi?"
"Evet Lord Stephen alıştım, çok naziksiniz.."
"Nezaket benim diğer adımdır.." Mary çayını yudumlamadan önce mırıldandı.
"Mütevazilik de cabası.." Stephen'de Emily'nin kendisine servis ettiği çayı alıp Mary'e yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Asla (Tamamlandı)
Historical FictionMary Merriville amcasının yaptığı bir hata yüzünden Haversham Dükü Jordan Cameron'un öfkesine maruz kalır. Birde bu yetmezmiş gibi Londra'nın çalkantılı ve acımasız sosyetesi gözlerini Mary'e dikmişken; Mary birden bire kendini daha önce hissetmediğ...