Aylin.
Sürahiye benzeyen bardağımdaki içkiyi zar zor bitirdikten sonra, Asaf güçlükle beni arabaya sokmayı başarmıştı.
Yarı uyukluyor, ara ara da gülüyordum. Asaf, araba kullanacağından veya bir arabaya tek delinin yeteceğini düşündüğünden, içmemişti ve ona olan saygım her saniye artıyordu. Nefsine bu bu kadar hakim olabilen bir insan tanımamıştım daha önce.
O arabayı sürerken, çakırkeyifliğin de etkisiyle, hülyalı hülyalı onu izliyordum.
"Sadece bir bardak derken bir bildiğim vardı Aylin, ve çantandan çıkardığın o devasa şeyi de kastetmiyordum."
Omuz silktim. "Bir daha içmeyeceğim zaten, bir daha içenin ebesini-"
"Hop!" dedi bana hızlı bir bakış atarak. "Ağır ol bence."
Güldüm.
"Tamam tamam, sustum."
Birkaç dakika daha onu izledim. Sonunda evin önüne gelmiştik. Arabayı park edip bana doğru döndü.
"Haydi, inelim. Burada uyuyacaksın, az kaldı."
Bir şey demeden ona bakmaya devam ettim. "Ne var?" gibisinden bir bakış attı.
"Okay Boğacı'ya umutsuzca aşıkken ne düşünüyordum acaba? O çok kötü biri. Bana ne yaptığını biliyorsun, değil mi? Delirtti beni, mecazi anlamda da değil üstelik."
Acı acı güldüm. Okay'ın adı geçtiğinde Asaf'ın gerildiğini rahatça görebiliyordum.
Konuşmaya devam ettim.
"Keşke onu sevmeseydim diyorum hep, biliyor musun? Ona verdiğim kalbime acıyorum bazen. Ama hepsi geçmişte kaldı. Kalbimde, onun sevgisine dair bir şey kalmadı artık. Onu gördüğümde hissettiğim tek şey pişmanlık. Nefret, belki. Daha fazlası yok."
Bana döndü ve direkt gözlerime baktı. Ela gözlerini incelerken düşündüm, belki de mavi artık en sevdiğim renk değildi.
"Ondan nefret etme Aylin. Ne kadar klişe gelse de aşk ve nefret birbirine çok yakındır. Bu tıpkı, bazılarının altın sarısı görürken diğerlerinin mavi gördüğü elbise gibi. Başka bir gözle bakman yeter, farklı bir açıdan bakman yeter. Bu yüzden, nefret etme ondan. Bir bakmışsın yeniden sevmeye başlamışsın."
Güldüm. "Asaf, ben artık nereden bakarsan bakayım, o elbiseyi altın sarısı göremem. Nefret etmemi istemiyorsan ondan, etmem. Hayatımdan çıktığında sanki hiç olmamış gibi davranırım."
Asaf bir şey demek yerine yapabileceği en iyi şeyi yaptı; bana sarıldı.
Çok beklemeden kollarımı ona doladım.
Ayrıldığımızda ikimizin de yüzünde huzurlu bir ifade vardı.
"Asaf..." diye mırıldandım birbirimize bakmayı sürdürürken "Keşke en başında seni sevseymişim."
Bir an afalladı. "Bu ne demek oluyor?"
"Şu demek oluyor..." dedim ona biraz yaklaşarak "Ben seni sevmek istiyorum. Okay'ı ya da kimseyi sevdiğim gibi değil. Kafamda kurduğum kişiyi değil, sadece seni, sen olduğun için sevmek istiyorum."
Yüzünde çok garip bir ifade vardı ve çözemiyordum. Şu an aklını okumak için her şeyi vermeye hazırdım.
"Aylin..." diye fısıldadı birkaç saniye sonra. "Sana olan ilgimi saklayamam. Sen harika birisin ve beni sevmen ancak bir lütuf olur."
"Eee?" dedim heyecanla "Neden bu kadar uzatıyorsun?"
Bana biraz daha yaklaştı ve elini yüzüme dayadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayın Karanlık Yüzü
Short StoryHiç tanışmadığı birini özleyebilir miydi insan? Cevabınız hayır ise daha önce ulaşamayacağınız birilerini sevmemişsiniz demektir. Bunu biliyorum çünkü ben de benim nefes aldığımdan haberi bile olmayan birine aşık oldum. Sonradan anladım ki bu yaptığ...