page:10

2.3K 261 162
                                    

Sonunda Elise-chan'ı Mori-san'a geri getirebildiğimizde derin bir nefes bıraktım. Hiçbir şey yapmamasına rağmen yolu uyuyarak geçirdi.

Onu bağlamak çok zekice bir fikirdi.
Böylelikle kollarım acı çekmemiş oldu.

"Elise-chan umarım seni çok yormamışlardır."

Mori'nin bu kıza olan düşkünlüğüne karşı sevimsizce gülümsedim.

"Eğlendiğine eminim."

Koltukta uyuyan Elise'nin aniden kalkıp ellerini çırpmasıyla bütün dikkati üzerine çekmişti.

"Uçurtma olmak çok eğlenceliydi, bir daha yapalım!"

"Ne uçurtması Elise-chan?"

Elise'nin konuşacağı sırada parmağımı dudaklarına bastırıp susturdum.

"Şşh, bu bir sır. Sadece üçümüz arasında."

Yavaşça kafa salladığında sırıttım.

"Yani ben dışlanan kişiyim ha?"

Mori-san kollarını göğsünde birleştirip gülümsediğinde bende ellerimi iki yana açıp derin bir nefes aldım.

"Bazı şeyleri senin yönteminle hallediyorum, patron."

Mori-san yaptığım küçük bir imayı dahi anlayacak kadar zeki biri olduğu için anlayıp anlamadığı için şüphe duymuyorum.

"Sana öğrettiğim şeyleri uygulaman ne kadar güzel, başarısız olsanda."

"Belkide taktiklerin pasif kaldığı içindir."

Chuuya'nın benden hoşlanması için verdiği saçma taktiklerin hiç biri işe yaramadı.
Bununla övünemez.

"Belkide sen beceremiyorsundur."

Küçük bir tartışma olsada altta kalmak canımı sıkıyordu.

"Hey, siz neyden bahsediyorsunuz?"

Chuuya tatlı sesiyle aramıza girdiğinde sırıtmamı genişletip Mori-san'a baktım.
Resmen gözlerimizle konuşuyorduk.
O Chuuya'ya onu sevdiğimi söylemeyecekti bende eski patronun gerçek ölüm hikayesini anlatmayacaktım.

"Hiçbir şey. Tekrar teşekkürler."

Mori-san koltuğuna oturduğunda bende odadan çıkmak için kapıya dogru ilerledim.

"Geliyor musun, bücür?"

"Evet,"

Bücür dememe karşılık hiçbir şey söylememesine biraz şaşırsamda belli etmeyip geçmesini bekledim.
Kapının dışarısında bekleyen Tachihara'yı görmemle yine sinirlerim bozulmuştu.
Ne zaman bu veledi görsem Chuuya'ya asılmak için elinden geleni yapıyordu.
Ve ondan her geçen gün daha çok nefret ediyordum.

"Chuuya-san sanırım Gin bir görevde yaralanmış. Yardım istiyor, ilgilenebilir misiniz?"

İlk defa normal bir konu için gelmiş olması beni biraz şüphelendirmişti.

"Tabii. Nerede?"

"En son bankanın önünde olduğunu söylemişti. Bir kaç ekip gönderelim mi? Biraz kalabalıklarmış."

"Ben hallederim."

Beni beklemeden yürümeye başladığında arkasından bağırmak zorunda kaldım.

"Benim köpeğim olduğunu unutma Chuuya, ve sana daha gitmen için izin vermedim."

Yürümeyi bırakıp küfrettiğinde istemsizce sırıttım.
Beni dinliyor olması bile çok hoş.

daybookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin