page:21

1.9K 201 230
                                    

Küçük sıyrıklar ve iki kurşun yarasını saymazsak tek derdim cesetleri nereye gömmem gerektiği.

Ne kadar canım yansada hava tamamen aydınlanmadan bu sorunu halletmem gerekiyordu.
Şirketten bir kaç kişiyi arayıp görevlendirdiğimde daha önce oturduğum banka tekrar oturup gelmelerini bekledim.

Cidden rahat bir nefes bile alamıyorum.

Uzun sürmeden geldiklerinde parlayan Güneş'e baktım.

"Dazai-san yaralanmışsınız!"

Hiç tanımadığım bir kız saçma bir şekilde ilgi gösterince muzip bir şekikde gülümsedim.
Elini sadece göğsümde gezdirmesi ve resmen üzerime yapışması beni sinir etmeye başlamıştı.

"Maalesef hanımefendi, güzelliğinizin ve zarifliğinizi bu görüntümle bozmak istemiyorum. Ayağa kalkıp dik bir şekilde durmanız bir kadına yakışacak en güzel harekettir.~"

Üzerimden defol kaltak.

"Ah, haklısınız. Sizin gibi mütevazı bir beyefendi ile bir gece geçirmeyi çok isterim."

"Tabii, ondan önce size bir şey hediye etmek istiyorum."

"Ne hediyesi?"

Kadın umutla ellerini alkışlarcasına çırptığında ifademi bozmadan yerde yatan adamlardan birinin silahını aldım.

"Ölüm,"

Tepki vermesini beklemeden bir kaç kez ateş ettiğimde kendimi durdurup cesetleri toplayan ekibe seslendim.

"Burada başka bir ölü daha var."

Yerde yatan kişiye bir süre baktıklarında her hangi bir şey söylemeden cesedi aldılar.

İşimiz bittiğinde Mori-san beni aramak yerine çalışanlardan birini aramıştı.
Çalışanın elindeki telefonu alıp karşı tarafın konuşmasını bitirmesini bekledim.

"Ne demek Dazai adamlarımızı öldürüyor? Bir sebebi vardır umarım."

"Patron,"

"Dazai? Bu doğruysa güzel bir açıklaman olmalı değil mi?"

"Hata ondaydı bu sefer,"

"Yine saçma bir neden mi? Geçen seferki olayı unutmadım. Adamlarımızın beşi senin saçma soruna cevap vermedikleri için öldü. Kıza aynı soruyu mu sordun; Bandajın ana maddesi nedir, ha?"

"Hayır, konuşmama izin verir misin?"

"Saçma nedenlerinden dolayı insanları öldürmemen konusunda anlaşma yaptık sanıyordum. Hâla akıllanabilmiş değilsin."

"Mori-sa-."

"Yeter Dazai, geldiğinde bu konu-.'

Sinirle telefonu yere fırlattığımda parçalara ayrılmasını izlemesi zevk vermişti.
Beni hiç dinlemiyordu, sinir kat sayım gittikçe yükseliyor.
Telefon kullanılmayacak durumda olduğu için tekmeleyip yanımdan uzaklaştırdım.

"D-Dazai-san telefon..."

"Yenisini ver."

Elimi uzattığımda başka birinden aldığı telefona bana vermişti.
Tekrardan Mori-san'ı aradığımda bekletmeden açtı.

"Az önceki şey için üzgünüm Mori-san, telefon birden elimden fırladı."

"Ya öyle mi?"

"Evet, her neyse."

"Buraya gel Dazai."

Ömür boyu bana ders verici saçma şeyler anlatacaktı.

daybookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin