Mori-san tam olarak iki saat kırk üç dakika boyunca beni azarladı ve bir şeylerden ders çıkarmam gerektiğini söyledi. Gerisini dinlemeyip süreyi saymakla geçirdim. Hâla ne anlattığı hakkında hiçbir fikrim yok.
O kadar sıkıcıydı ki bir an ruhumu teslim edecektim.
Gerçi benim istediğim şeyde bu ama bu şekilde değil.
Odadan çıktığımda bütün enerjim sömürülmüş gibi hissetmemi engelleyemedim."Sonunda çıkabildin bandaj israfı, cekedini al. Sen odaya girmeden önce Mori-san **** çetesinin direk yok etmemizi istedi. Biraz hızlı olda geceyi dışarıda geçirmeyelim, yol biraz uzun."
Ha?
Chuuya çoktan uyanmış ve hiç bir şey sormamış, kızmamıştı. Bunu geçiyorum ve hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu.
Bir şey olmamış olması bir sır.
Ceketimi üstüme attığında ceketi tekrar omuzlarıma geçirdim."Güzellik uykunu alabildin mi bücür?"
"Piç, aramızda sadece 16 santimetre var!"
Aşağı inerken onu sadece sinir etmiş etmiştim ve her zamanki gibi doğru olan şeylere itiraz etmesine izin vermiştim.
"Nereye gidiyoruz?"
"Terk edilmiş bir köy, sanırım."
"Eğer köy terk edilmişse bunlar kime zarar veriyor?"
"Şöyle anlatayım o zaman; adamın teki bütün adamlarını köye yerleştirmiş ve köy onlardan oluşuyor. Bu da şehre büyük ölçüde zarar veriyor."
"Yani bir katliam?"
"Muhtamelen."
"Pekala, sen önden git. Sana yetişirim."
"Ne yaparsan yap."
Hayatı kadar değer verdiği motosikletine binip hızla uzaklaştığında aklımdaki muhteşem planla sırıttım.
Zevk aldığım tek şey Chuuya'yı sinir etmek değil.
Başkalarının acı dolu kıvranmasını izlemekte çok keyifli.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daybook
Non-Fiction"Şunu okumayı keser misin?" [soukoku] [bungou stray dogs] [tamamlandı]