Seokjin elindeki limonlu sodadan bir yudum daha aldı ve ardından bardağı bar tezgahının üzerine dikkatlice bıraktı. İçinde buz küpleri olan soda ona iyi gelmişti. Hemen sonra bakışlarını tezgaha bıraktığı bardaktan alıp yan tarafında kendi sodasını yudumlayan gri saçlı çocuğa çevirdi.
Seokjin'in sarhoş sapıkla imtihanından sonra gri saçlı olan, onun iyi olup olmadığından endişelenmiş ve ona istediği gibi soğuk bir içecek ısmarlamayı teklif etmişti. İşte şimdi ikisi de bar taburelerinin üzerinde yan yana oturuyor ve birlikte buzlu sodalarını yudumluyorlardı.
Seokjin kendisini diken üstünde hissediyordu ve genelde konuşkan biri olsa da şu an için söyleyecek herhangi bir şey bulamıyordu. Az önce bir sapık tarafından dans etmeye zorlanmış ve gri saçlı bir yabancı tarafından da o sapıktan kurtulmuştu. Şimdi de o yabancıyla oturmuş soda içiyordu. Normalde bu Seokjin gibi birinin yapmayacağı şeyler listesinde mutlaka yer alan bir maddeydi. Fakat Seokjin şimdilik bütün bunları umursamamaya karar vermişti.
"Daha iyi misiniz?"
"Evet." dedi Seokjin kafasını aşağı yukarı sallayarak karşısındaki yabancıya bakarken. Daha sonra da yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirmişti. "Teşekkür ederim. O sarhoş adamı def ettiğiniz için.. Ve tabi soda için de.."
"Sorun değil." diye yanıtladı gri saçlı, yüzünde tıpkı Seokjin gibi ufak bir gülümsemeyle ona bakarken. "Yapmam gerekeni yaptım sadece."
"Partilerden bu yüzden nefret ediyorum." diye itiraf etti Seokjin yüzünde hoşnutsuz bir ifadeyle ilerideki pistte dans edenleri izlerken. "Aklını alkol yüzünden rafa kaldırmış bir sürü salakla uğraşmak zorunda kalıyorsun."
"Katılıyorum."
Seokjin gri saçlı çocuğun da onunla aynı fikirde olduğunu fark ettiğinde gözlerini dans edenlerden alıp tekrardan ona dikmişti. Gri saçlı ise bakışlarını elindeki soda bardağına sabitlemiş ve hemen ardından sodasından bir yudum almıştı.
"Siz de mi partileri sevmiyorsunuz?"
"Saatlerce alkol ve ter kokusunun birleşimini solumak pek akıl karı gibi gelmiyor bana." diye cevapladı gri saçlı yabancı, parmağıyla soda bardağının çevresinde bir daire çizerken. Seokjin ise onun konuşurken hafifçe belirginleşip kaybolan gamzelerini izledi.
"Peki neden soluyorsunuz?" diye sordu Seokjin meraklı bir ifadeyle kaşlarını kaldırarak. Bu sorusu gri saçlı yabancının bakışlarını bardağından çekip kendisine doğru yöneltmesine neden olmuştu. Seokjin sorusunu daha anlaşılır yapmak adına gülümseyerek yineledi. "Yani bugün neden bu partiye geldiniz demek istiyorum."
"Çünkü partiyi yakın bir arkadaşım düzenledi. Bu durumda bana da gelmek dışında bir seçenek kalmıyor haliyle."
Seokjin gülümseyerek halinden anlıyormuşçasına kafasını salladı. Demek gri saçlı da kendisi gibi arkadaş kurbanıydı.
"Peki siz?" diye sordu gri saçlı tek kaşını kaldırarak Seokjin'in yüzünü süzerken. "Siz neden nefret ettiğiniz halde buradasınız?"
"Çünkü en yakın arkadaşım bir ömür törpüsü." diye yanıtladı Seokjin iç çekerek. Bunun üzerine gri saçlı, küçük bir kahkaha atarak gamzelerinin tamamiyle içe çökmesine neden olmuştu. Seokjin'in ise gamzelere neden bu kadar taktığı hakkında hiçbir fikri yoktu. "Hayatının aşkıyla tanıştığını iddia ediyor. Ve bu yüzden de en yakın arkadaşlık görevimi yapmak üzere işte buradayım."
