21- İlan-ı Aşk is Coming

22 3 0
                                    



Seokjin salondaki kanepede oturmuş Namjoon'la yaşadıkları o garip, duygusal anı düşünürken kendi kendine gülümsedi. İlk defa böyle hissediyordu ve bu his ona oldukça yabancı olsa da bir o kadar da güzeldi. Namjoon'u düşünmek Seokjin'i mutlu ediyordu.

"Seokjin?"

Bir anda yan tarafında Yoongi'nin sesini duydu ve hızlı bir şekilde tüm düşüncelerinden sıyrıldı. Düşüncelerinin içinde o kadar fazla kaybolmuştu ki, eve gelen Yoongi ve Taehyung'u fark etmemişti bile. Yoongi tepesinde dikilmiş ona sorgulayıcı bir ifadeyle bakarken, Seokjin gülümsedi.

"Hoş geldiniz çocuklar."

"Hoş bulduk." dedi Taehyung yorgun bir şekilde yanıtlarken. Ve daha sonra da ağzını kocaman açarak esnemiş ve konuşmaya devam etmişti. "Ve iyi geceler."

Taehyung geldiği gibi salondan ayrılıp gözden kaybolurken, Yoongi Seokjin'in yanındaki boşluğa oturmayı tercih etmişti. Oturduktan hemen sonra ise Seokjin'e doğru dönmüş ve onu gözünü bile kırpmadan baştan aşağıya süzmüştü.

"Ne bu halin senin?" diye sordu şüpheci bir ifadeyle Seokjin'e bakarken. Seokjin ise o anda onun neyden bahsettiğini zerre kadar anlamamıştı. Bunu da sorduğu soruyla birlikte açıkça belli etti.

"Ne varmış halimde?"

"Durduk yere gülümsüyorsun." dedi Yoongi tek kaşını kaldırırken. "Hayırdır?"

"Gülümsüyor muyum?" diye sordu Seokjin şaşkın bir ifadeyle. "Hiç farkında değilim inan ki."

"Anlat bakalım." dedi Yoongi sorgulayıcı bir ifade ve ses tonuyla Seokjin'e doğru iyice dönerek. "Kimmiş bu eve yemeğe davet edilecek kadar önemli ve bizim bilmediğimiz arkadaş?"

"Okuldan arkadaşım." diye açıkladı Seokjin ciddi bir ifadeyle. "Hani şu her hafta gittiğim sosyal sorumluluk projesi var ya, o projenin kurucusu."

"Hmm.." dedi Yoongi çenesini kaşırken. "Demek bir hayli duyarlı bir insan senin bu eve yemeğe çağrılan arkadaşın?"

"Yah! Yoongi!" dedi Seokjin itiraz eder bir ifadeyle cevap verirken. "Alt tarafı yemek yedik. Ne var bunda?"

"Konu sen olunca, alt tarafı bir yemek olmaktan çıkıyor o iş. Sen kimseyi eve sokmazsın. Dört yıldır bu evde beraber yaşıyoruz biz. Ve şu eve bizim dışımızda gelen tek kişi benim sevgilim, kardeşinin sevgilisi ve de Hyung Shik. Gerçi o kımıl zararlısını da nasıl eve soktuysan zaten, hala anlam veremiyorum ya neyse."

"Hyung Shik'i sen de seviyorsun." dedi Seokjin gülerek. "Boşa inkar etme. Biraz gevşek olabilir ama kimseye bir zararı yok arkadaşımın."

"Neyse ne." dedi Yoongi elini umursamazca sallarken. Daha sonra da küçük gözlerini daha da kısıp Seokjin'e ciddi bir ifadeyle bakmıştı. "Sen bırak şimdi o kımıl zararlısını da bana şu eve yemeğe çağrılan önemli arkadaştan bahset."

"Durmadan eve yemeğe çağrıldığını söylemeye devam mı edeceksin cidden?" dedi Seokjin gözlerini devirirken. Yoongi ise ona omuzlarını silkerek cevap vermişti.

"Evet. Çünkü eve yemeğe çağrıldı."

"Her neyse, tamam." dedi Seokjin tekrardan gözlerini devirirken. "Arkadaşız işte. Bir tesadüf eseri Hyung Shik'in beni zorla götürdüğü bir partide tanıştık. Daha doğrusu beni o partideki bir sarhoş sapığın elinden kurtardı."

"Sarhoş sapık mı?" diye sordu Yoongi gözlerini kocaman açarak. Daha sonra da huysuz bir şekilde söylenmeye başlamıştı. "Bundan benim niye haberim yok?! Kim Seokjin, yoksa sen benden bir şeyler saklamaya da mı başladın artık?"

"Saçmalama." dedi Seokjin arkadaşının omzuna dokunurken. "Sadece beni dans pistinde onunla birlikte dans etmem için zorladı. Hepsi bu kadar."

"Ve şu senin eve yemeğe çağrılan arkadaşın da seni kurtardı, öyle mi?"

"Evet."

"Hmm.." dedi Yoongi tekrardan düşünceli bir ifadeye bürünerek. "O günden beri de arkadaşsınız yani?"

"Evet. Sayılır." dedi Seokjin gülümseyerek başını aşağı yukarı sallarken. "Bir defasında da bana yaralı bir kediyi tedavi etmem için yardım etti."

"Bir bakalım." dedi Yoongi gözlerini kısarak düşünürken. "Seni bir sapığın elinden kurtardı, sana yaralı bir kediyi tedavi ederken yardım etti, seni kendi sosyal sorumluluk projesine dahil etti ve seninle arkadaş oldu?"

"Tam olarak öyle."

"Jinnie, sana asılıyor olmasın bu?" diye sordu Yoongi bir anda şüpheli bir ifadeyle Seokjin'e bakarken. Seokjin ise bunun üzerine gözlerini kırpıştırmıştı. "Bütün bu olaylar bana bunu çağrıştırdı nedense."

"Hayır Yoongi. Öyle biri değil o." diye itiraz etti Seokjin hemen Namjoon'u savunmaya geçerek. "Bana asla diğer aptalların yaptığı gibi saçma imalarda bulunmadı. Hiçbir zaman gözlerinde o sapıkça bakışla bana baktığını görmedim. Aksine son derece kibar ve içten biri."

"Hmm.. Bir bakalım." dedi Yoongi yeniden gözlerini kısarak düşünmeye başlarken. "Duyarlı, kibar, içten, yardımsever, korumacı ve en önemlisi de azgın bir çapkın değil. Ve bizim eve yemeğe davet edildi."

Seokjin, Yoongi'nin Sherlock Holmes tavırlarına gözlerini devirirken, Yoongi düşüncelerinden bir anda sıyrılmış ve Seokjin'e bakıp tek kaşını kaldırmıştı.

"E sen bu çocuktan bal gibi de hoşlanıyorsun."

"Yah! Yoongi!" dedi Seokjin arkadaşının omzuna bir tane vururken. "Öyle pat diye söylenir mi böyle bir şey?!"

"Bir dakika, bir dakika.." dedi Yoongi gözlerini kocaman açarak. "Hiç itiraz etmedin? Sen bildiğin bu çocuktan hoşlanıyorsun yani öyle mi?"

"Of!" dedi Seokjin utangaç bir tavırla ellerini yüzüne kapatırken. Yoongi ise şaşkınlıktan ağzı beş karış açık arkadaşına bakıyordu. "Utandırmasana insanı!"

"İnanamıyorum!" dedi şok olmuş bir şekilde Seokjin'in utangaç halini izleyerek. "Sen cidden birinden hoşlanıyorsun! Benim en yakın dostum birinden hoşlanıyor! Vay be! Kırmızı kar da yağacak mı acaba?"

"Yoongi.." dedi Seokjin ellerini yüzünden çekip mızmızlanarak. "Dalga geçme benimle."

"Tamam tamam." dedi Yoongi gülerek. "Sonunda birinden hoşlandığını gördüm ya, artık ölsem de gam yemem. Bir an geçmişteki geri zekalılar yüzünden tüm aşk hayatını başlamadan bitirdiğine inanmaya başlamıştım. Neyse ki sonunda şu travmalarını atlattın."

"Yoongi?" dedi Seokjin meraklı bir ifadeyle. Daha sonra da mahcup bir tavırla alt dudağını dişlemiş ve kısık bir sesle mırıldanmıştı. "Sence o da benden hoşlanıyor mudur?"

Yoongi bu soru üzerine Seokjin'i böyle görmenin verdiği mutlulukla birlikte arkadaşına kocaman ve içten bir şekilde gülümsemişti. Seokjin, Yoongi'nin tanıdığı en temiz kalpli ve en masum iki insandan birisiydi. Diğeri ise tabi ki biricik sevgilisi Jimin..

"Senden hoşlanmayan mı var Tanrı aşkına Kim Seokjin?" diye sordu gözlerini bıkkın bir ifadeyle devirerek. "Senin peşinde koşan kaç kişiyi dövmek zorunda kaldığımın sayısını unuttum ben."

"Öyle değil." diye sordu Seokjin kafasını iki yana sallayarak. "Yani gerçekten hoşlanıyor mudur benden?"

"Hoşlanıyor." dedi Yoongi net bir şekilde kafasını sallayarak onaylarken. "Hoşlanmasa neden seninle her hafta görüşmek için seni sosyal sorumluluk projesine dahil etsin?"

"Aslında bugün sen aramasaydın neredeyse öpüşecektik." diye itiraf etti Seokjin utangaç bir tavırla. Yanakları ise anında pembeleşmeye başlamıştı. "Kalbim uzun bir süre normal bir şekilde atmayı bıraktı Yoongi. Az kalsın ağzımdan fırlayacak sandım."

"Ne?! Doğru mu duyuyorum?"

"Evet."

"Hay aksi!" dedi Yoongi kendi kendisine kızarak. "Keşke aramasaydım."

"Sorun değil." dedi Seokjin gülümseyerek arkadaşını rahatlatırken. "Hem daha onun benden kesinlikle hoşlandığından tam olarak emin değilim. Bilemiyorum. Bazen cidden arkadaşmışız gibi geliyor. Bazen de benden hoşlandığına emin oluyorum. Of! Çok karışık."

"Salak mısın sen?" diye sordu Yoongi gözlerini devirirken. "Senden gerçekten hoşlanmasa ne diye seni öpmeye kalkışsın? İnsan hiç arkadaşını öper mi?"

"Öpmez değil mi?"

"Öpmez tabi."

"Ben büyük annemlerin yanındayken de her gün mesaj attı, aradı. Bir de bana beni özlediğini söyledi." diye anlattı Seokjin ellerini utançtan alev alev yanan yanaklarına koyarken. "Bana dedi ki beni özlemese benimle konuşmak için çırpınmazmış."

"Kim Seokjin?" dedi Yoongi ciddi bir ifadeyle. "Sen cidden aptal mısın, yoksa kimseyle beraber olmadığın için verilen mesajları algılayamıyor musun?"

"Hoşlanıyor yani öyle mi?" diye sordu Seokjin hevesli bir ifadeyle gülümseyerek Yoongi'ye bakarken. "Hoşlanıyor?"

"Herif neredeyse diz çöküp evlenme teklifi edecek, bizimki hala ne diyor!" dedi Yoongi derin bir iç çekip, kafasını olumsuz bir şekilde iki yana sallarken. "Sen cidden umutsuz vakasın Seokjin."

"Ne bileyim Yoongi. İlk kez böyle hissediyorum. Anla beni lütfen."

"Tamam anlıyorum ben seni." dedi Yoongi gülerek. "Ama sorgulama aşamasını çoktan geçmiş olman lazım. Zira seninki net bir biçimde sana yürüyor."

"Öyle mi diyorsun?"

"Ben sana söyleyeyim, itiraf yakındır. Kendini hazırlasan iyi edersin. İlan-ı aşk is coming.."

"Salak." dedi Seokjin gülerek Yoongi'nin koluna vururken. "Neyse ben gidip yatayım artık. Yarın erkenden dersim var."

"İyi. Yat bakalım."

"Teşekkürler Yoongi." dedi Seokjin gülümseyerek arkadaşına sıcacık bir sarılma armağan ederken. Daha sonra da geri çekilmiş ve gülümsemesi biraz daha büyümüştü. Onunla bu konuyu konuştuğu için oldukça rahatlamış hissediyordu. Üzerinden büyük bir yük kalkmış gibiydi. "İyi ki varsın. Sen olmasan ne yapardım ben?"

"Çok düşünme bunları." dedi Yoongi gülümseyerek. "Ben varım ve her zaman da senin yanında olacağım."

"Biliyorum." dedi Seokjin onu minnet dolu bir ifadeyle onaylarken. "Ben de her zaman senin yanında olacağım. Sen benim için dosttan öte, kardeş gibisin. Taehyung'la hiçbir farkınız yok gözümde."

"Sen de benim için öylesin. Hadi şimdi ikimiz de ağlamaya başlamadan önce gidip uyu."

"Tamam." dedi Seokjin Yoongi'nin son cümlesine kıkırdayarak. "İyi geceler."

"İyi geceler Seokjin."

Seokjin odasına doğru ilerlerken birden bire ne kadar şanslı olduğunu anımsadı. Çevresinde oldukça az insan olsa da, hepsi birbirinden kıymetli ve harikaydı. Ve Seokjin onların hayatındaki varlığına sonsuza kadar minnettar olacaktı.


*** *** ***

NOTICE MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin