23- Acımasız ile Aptal

16 2 0
                                    


Seokjin gelen mesaja anlam verememiş ve Namjoon'un onunla alay ettiğini düşünüp sinirle yattığı yerde doğrulmuştu. Önce onunla görüşmek istemiyor ve sonra da ona mesaj atıyordu öyle mi? Seokjin ona kendisiyle bu şekilde oynayamayacağını gösterecekti.

Sırtını yatak başlığına dayadı ve sinirli bir şekilde sertçe ekrandaki klavyeyi tuşlayarak Namjoon'a cevap yazdı.

'??'

Evet, iki tane soru işareti yazıp yollamıştı. Zira Namjoon bundan fazlasını hak etmiyordu. Ve Seokjin cümlelerini hak etmeyen insanlar için harcamamayı yıllar önce öğrenmişti.

Sessizlikte öylece oturdu ve sağ ayağını gergince sallayarak Namjoon'un cevabını bekledi. Fakat Namjoon cevap yazmak yerine onu aramış ve telefonunun melodisinin odanın içinde yankılanmasını sağlamıştı.

Seokjin tam da o sırada kararını verdi. Onun ağzının payını güzelce verecek ve sonra da acısını yaşayıp, onu da diğerleri gibi geçmişte bırakacaktı. Zira bunu yapabilecek kadar güçlüydü.

Derin bir nefes alıp verdi ve Namjoon'dan gelen aramayı buz gibi bir ses tonuyla cevapladı.

"Alo?"

"Seokjin?"

Namjoon'un garip ses tonu Seokjin'in kafasını karıştırmış olsa da kendisinden ödün vermeyecekti. Bu nedenle az önceki gibi soğuk bir sesle tekrardan gri saçlı olana cevap vermişti.

"Efendim?"

"Neden ben değilim?" diye sormuştu Namjoon mesajda yazdığını bu kez de sesli olarak dile getirirken. "Neden?"

Seokjin onun bu anlamsız sorusuyla ne demek istediğini çözmeye çalışırken, Namjoon garip bir şekilde konuşmaya devam etmişti.

"Neden ben değil de o?"

Seokjin işte o zaman onun bir hayli sarhoş olduğunu anladı. Zira Namjoon'un kalın sesi boğuk ve bir o kadar da hüzünlüydü. Seokjin onun ne sorduğunu ve neden bu kadar perişan olduğunu anlayamamıştı.

"Ne?" diye sordu kaşlarını anlamayarak çatarken. "Hiçbir şey anlamıyorum Namjoon. Neden bahsediyorsun?"

"Neden ben değilim?" diye devam etti Namjoon ve sarhoş olmasının verdiği hisle birlikte konuşurken dili hafifçe dolanıyordu. Seokjin'in söylediklerini pek de umursamamışa benziyordu. Daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibiydi. Bu soruyu sanki Seokjin'e değil de kendine soruyordu. Sözcükler ağzından büyük bir çaresizlikle çıkıyor ve Seokjin bütün bunların ne demek olduğunu düşünmekten kafayı yemek üzere olduğunu hissediyordu.

"Anlamıyorum." dedi Seokjin bir kez daha. "Ne söylemeye çalışıyorsun?"

"Boş ver." dedi Namjoon karşı tarafta derin bir iç çekerken. Arka taraftan gelen yüksek sesli müzikte bile üzgün iç çekişi duyulmuştu. Seokjin onu anlamaya çalışıyor fakat hiçbir şey anlayamıyordu. Namjoon onu neden aramıştı? Ve neden böyle garip sorular soruyordu? "Boş ver, sorun değil. Önemli değil."

"Namjoon?" dedi siniri bir hayli bozulmuş bir şekilde azarlayan bir tonda diğerinin ismini söyleyerek. "Tanrı aşkına neden bahsediyorsun sen? Doğru düzgün açıklar mısın şunu?"

"Hiç." dedi Namjoon bitkin bir şekilde cevaplayarak. "Yok bir şey. Saçmalıyorum sadece. Sen bana bakma."

"Sarhoş musun sen?" dedi Seokjin bir an için yumuşayıp haline acıyarak. Zira Namjoon'un sesi Seokjin'e o kadar umutsuz ve çaresiz gelmişti ki, Seokjin ona olan tüm öfkesinin dağıldığını hissetmişti. Seokjin'in maalesef ki oldukça yumuşak bir kalbi vardı. Namjoon onu kırmış olsa bile onun üzgün olması Seokjin'i de üzmüş ve endişelenmesini sağlamıştı.

NOTICE MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin