17- Yengeç'in Özlemi

16 2 0
                                    

*** 3 Ay Sonra ***


Seokjin iki katlı çiftlik evinin penceresinden etrafı izlerken, birçok şeyi düşünme fırsatı bulmuştu. Uzun zamandır ilk kez kendisiyle bu kadar uzun bir süre baş başa kalıyordu ve bu da sürekli olarak bir şeyler düşünmesini tetikliyordu.

Aklından geçen düşüncelerin baş kahramanı belliydi. Seokjin üç ay önce kütüphanedeki ders anlatma seansından sonra birlikte yedikleri yemekte Namjoon'a karşı arkadaştan biraz daha öte duygular beslediğini anlamış ve bu durumu şaşırtıcı derecede büyük bir sakinlikle kabullenmişti. Namjoon'un hayatına girmesi tesadüf eseri olsa da hayatında kalıcı olmuştu ve Seokjin onun varlığından mutluydu.

Seokjin'e diğerleri gibi yaklaşmamış olması onu bir sıfır öne geçirmişti. Seokjin üzerinde gezinen rahatsız edici, yüzeysel bakışlardan bıkalı o kadar çok olmuştu ki, Namjoon'un sevecen bakışları ona oldukça iyi gelmiş ve ilk kez biri onu izlerken hiç de rahatsızlık duymadığını fark etmişti.

Namjoon ona asılmamıştı, ona istemediği ucuz imalarda bulunmamıştı, ona sadece güzel bir yüzden ibaretmiş gibi davranmamıştı.

Namjoon onu görmüştü. Güzel yüzünün çok daha fazlasını içinde barındıran gerçek Seokjin'i.. Seokjin sadece bunun için bile Namjoon'dan hoşlanabilirdi. Fakat bunun yanında ondan hoşlanması için bir çok daha neden olması Seokjin için bir avantajdı tabi.

Zekiydi, eğlenceliydi, duyarlıydı, nazikti, içtendi. Gülümsediğinde aniden ortaya çıkıp erimenizi sağlayan kocaman gamzelere sahipti. Seokjin onu aylardır tanımasına rağmen kendisini her zaman onun farklı bir yönünü keşfederken bulmuştu. Ve Seokjin o keşfettiği yönlerin istisnasız hepsini sevmişti.

Namjoon ve Seokjin'in tesadüfi tanışması zamanla çok güzel bir arkadaşlığa dönüşmüştü. Cumartesi günleri sosyal sorumluluk projesi için olan buluşmaları hala devam ediyordu. Hafta içi ise mutlaka işlerinden fırsat bulabildikleri birkaç gün buluşur, beraber bir şeyler içer ve önemli önemsiz birçok şeyden bahsederlerdi.

Seokjin, Namjoon'la olduğu hiçbir zaman sıkıldığını ya da bir şeylerden bunaldığını hissetmemişti. Aksine gri saçlı olanla yaptığı en basit şey bile bir anda dünyanın en eğlenceli şeyine dönüşebiliyordu.

Seokjin, Namjoon'un arkadaşı olmayı içtenlikle seviyordu. Onun hayata bakış açısını, yaşadığı bir şeyi ona anlatırkenki heyecanını, utandığında ensesini kaşıyarak yere bakmasını, motorsikletine en sevdiği hayvanın adını vermesini, Seokjin'in yaptığı şakalara gamzelerini göstererek gülmesini ya da Seokjin ona bakmadığı zamanlarda onu gözünü kırpmadan izlemesini..

Seokjin dışarıyı izlediği devasa pencerenin önünde kendi kendine gülümsedi. Aslında Seokjin, Namjoon'un ta kendisini seviyordu.

Uzunca bir süre düşüncelerinin oradan oraya gezinmesine müsaade ettikten sonra pencerenin önünden çekildi ve kendisini arka taraftaki devasa yatağa bıraktı. Yaklaşık yirmi gündür Daegu'da, büyük annesinin ve büyük babasının yanındaydı.

Büyük annesi birden bire rahatsızlanmış ve Seokjin'in anne babası yurt dışında önemli bir seyahatte olduğundan dolayı Seokjin apar topar çiftlik evine gelmişti. Artık daha iyi olan büyük annesini hastaneye kontrollere götürüyor, onun tüm ilaç takibini yapıp, büyük babasının karnını doyurduğundan emin oluyordu. Zira büyük babasının evde ona bir şeyler pişirecek biri olmadığında kendi karnını doyurabilecek kadar yemek becerisi yoktu. Bu da Seokjin'i anne babası dönene kadar onlar için en ideal hasta bakıcı yapıyordu.

NOTICE MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin