4- 1. Adım: Adını Öğren

17 3 0
                                    



Seokjin yoğun bir haftayı nihayet atlattıktan sonra güzel bir cuma akşamının sakinliğini doyasıya yaşıyordu. Önce güzel bir yemek hazırlamış, sonra da sevdiği müzikler eşliğinde yemeğini keyifle yemişti. Ortalığı topladıktan sonra ise salonun yere kadar uzanan devasa pencerelerinin önüne yerleştirdiği tekli koltuklardan birine oturmuş ve karşısındaki manzarayı seyrediyordu.

Tüm Seoul gözlerinin önündeydi. Rengarenk ışıklardan oldukça hareketli ve canlı görünüyordu şehir. Seokjin derin bir iç çekti. Okulun ikinci döneminde bir lisede staja başlamıştı. Haftanın iki günü liseli öğrencilerine matematik öğretiyordu artık. Kalan üç günde ise okula gelip derslerine giriyor ve Hyung Shik sayesinde kendisini çeşitli etkinliklerin içinde buluyordu.

Oturduğu koltuktan kalktı ve kendisine kahve hazırlamak amacıyla mutfağa doğru ilerledi. Geniş, bembeyaz mutfağa girdiğinde kahve makinesine gerekli malzemeleri ekleyip, çalıştırmış ve kahvesinin hazır olmasını beklerken dalgınlıkla saçlarıyla oynamaya başlamıştı. Hemen sonra kahvesinin hazırlandığına dair çıkan bip sesiyle birlikte dalgınlığından kurtuldu ve fincana sıcacık kahveyi döküp, buharının havaya süzülmesini izledi. Tam bu sırada kapının açılıp kapanma sesini duymuş ve adım seslerinin ona doğru yaklaştığını hissetmişti. Yüksek ihtimalle gelen kişi Taehyungdu. Zira Yoongi dört aydır eve fırtına gibi girip, Jimin'in abisine olan tüm nefretiyle ortalığı birbirine katmayı tercih ediyordu.

"Selam."

Tahmin ettiği gibi Taehyung mutfak kapısından başını uzatmış, daha sonra da gülümseyerek içeri girmişti.

"Selam." diye karşılık verdi Seokjin kahve makinesini kapatırken. "Yemek yedin mi?"

"Yedim." diye yanıtladı Taehyung yavaş adımlarla Seokjin'in yanına gelirken. Daha sonra da onun boşluğundan faydalanarak, dumanı tüten ve tüm mutfağı kokutan leziz kahveyi eline almış ve koca bir yudum içmişti. "Mmm.. Harika olmuş."

"Kardeş olmasaydın asla sevilmezdin Taehyung." diye söylendi Seokjin gözlerini devirerek. Taehyung ise sırıtarak kahvesinden bir yudum almış ve daha sonra da mutfak tezgahına yaslanmıştı. Seokjin pes ederek kendisi için bir kahve daha hazırlamaya girişirken, abisini izleyip kahvesini yudumlamaya devam etti.

"Abi?"

"Efendim?"

"Ee.. şey.."

"Ney?"

"Yardımına ihtiyacım var."

"Hangi konuda?"

Seokjin meraklı bakışlarla kardeşini süzerken, Taehyung duraklamış ve daha sonra da utangaç bir tavırla ensesini kaşımıştı.

"Hoseok ve benim ikinci yılımız. Ve ben de ona bir hediye almak istiyorum. Ama maddi yönden küçük bir desteğe ihtiyacım var."

"Kredi kartımı alabilirsin Taehyung." dedi Seokjin kendi kahvesini fincana koyarken. Bu sırada dış kapı açılmış ve Yoongi gürültülü bir biçimde içeri girmişti. Adım sesleri mutfağa doğru yaklaşırken, Taehyung mutlulukla gülümseyerek Seokjin'e bakmıştı. Hemen ardından elindeki fincanı tezganın üzerine bırakıp, heyecanla Seokjin'e sarıldı.

"Teşekkür ederim. Sen dünyanın en iyi abisisin."

"Biliyorum." dedi Seokjin muzipçe gülerek. Tam bu sırada Yoongi beş karış suratıyla birlikte mutfakta belirmişti.

"En azından birisi mutlu." dedi 32 diş sırıtan Taehyung'u işaret ederek. Sonrasında ise Seokjin'in saniyeler önce fincana döktüğü sıcak kahveyi sahiplenip, bir yudum almıştı. Seokjin derin bir iç çekti ve üçüncü kez kendisine kahve hazırlamaya koyuldu.

Yoongi elindeki fincanla birlikte mutfaktaki sandalyelerden birine oturunca, Taehyung da onun karşı tarafındaki sandalyeye kurulmuştu. Seokjin makineye kahve eklerken ikisi de onu izliyordu.

"Hoseok'a hediye alacağım, yıl dönümümüz için." diye açıkladı Taehyung bu kez de Yoongi'ye bakarken. Ağzı kulaklarındaydı. "Harika bir bileklik beğendim ve bayılacağına eminim. Sadece param almaya yetmiyordu. Ve benim kurtarıcı abim hediyeyi alabilmem için bana kredi kartını vereceğini söyledi."

"Aaah! Haksızlık!" diye bağırdı Yoongi hoşnutsuz bir ifadeyle. "Milletin abisi, kardeşi sevgilisine hediye alabilsin diye sponsor olur, bir de benim sevgilimin abisine bak. Biz görüşmeyelim diye Jimin'in peşine adam takıyor."

"Ne?!"

Seokjin ve Taehyung aynı anda tepki verdiklerinde Yoongi kahvesinden bir yudum daha alıp, şakaklarını ovuşturdu.

"Jimin'le buluşur buluşmaz abisinin arkadaşlarından birisi dibimizde bitti ve Jimin'i alıp götürdü. Sevgilimi sadece ve sadece beş dakika görebildim." diye açıkladı Yoongi acıklı bir halde. "Tanrı aşkına ben ne günah işledim de bütün bunlar başıma geldi? Jinnie bir önceki hayatımda banka hortumlamış olabilir miyim?"

"Yoongi.." dedi Seokjin üzgün bir şekilde arkadaşının omzunu patpatlarken. "Çok üzgünüm."

"Ben de.."

"Jimin'in abisi bir ihtimal psikopat olabilir mi?" diye sordu Taehyung kahvesinden bir yudum daha aldıktan hemen sonra. "Ya da kontrol manyağı?"

"Manyak olduğu kesin." diye katıldı Yoongi nefret kusan bir ifadeyle. "Ve yakında beni de delirtecek. Akıl sağlığımı korumam için bu adamın bir an önce baş göz edilmesi gerek."

Seokjin kahve makinesinin alarmıyla birlikte fincana yeniden kahve dökerken, kapı zili çalmış ve Taehyung koşar adımlarla kapıyı açmaya gitmişti. Yoongi çaresiz bir şekilde oflayıp puflamaya devam ederken, Taehyung az sonra arkasındaki Jimin'le birlikte içeri girdi. Yoongi Jimin'i görür görmez oturduğu sandalyeden fırlamış ve kollarını sevgilisine dolayıp başına bir öpücük kondurmuştu.

"Özür dilerim Yoongi." dedi Jimin mahcup bir ifadeyle geri çekildiğinde. "Abimin peşime Sejun Hyungu takacağını asla düşünmemiştim."

"Sorun değil."

Seokjin fincana döktüğü kahveyi Jimin'e doğru uzatırken anlayışlı bir ifadeyle gülümsemiş ve Jimin'in de ona gözleri kaybolana dek gülümsemesini izlemişti. Jimin kahveyi alıp Yoongi'nin yan tarafına geçerken, Seokjin kendisi için dördüncü kez kahve hazırlamaya çoktan girişmişti bile.

NOTICE MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin